Bu yazımızda güncel müfredata göre hazırladığımız 9. sınıf tarih dersi 2. ünitesi olan Eski Çağ Medeniyetleri soru- cevap çalışmasını paylaşıyoruz. 9. sınıf tarih soru cevap çalışmamız sayesinde ders kitabındaki çalışma sorularını rahatlıkla çözeceksiniz. 9. sınıf tarih yazılıya hazırlık çalışmamızdaki sorular sizleri 9. sınıf tarih yazılısına hazırlayacak. Tarih dersi 9. sınıf sorularımızı çözerek tyt tarih ve ayt tarih sınavlarında başarılı olacaksınız. Maarif modeline uygun olarak hazırladığımız 9. sınıf tarih soruları aşağıdaki konuları kapsamaktadır.
Tarım Devriminin Eski Çağ’a Etkileri
Medeniyet nedir
Bir toplumun maddi ve manevi varlıklarının, fikir, sanat çalışmalarıyla ilgili niteliklerinin tümü olarak tanımlanabilir.
Tarih Öncesi Çağlar nelerdir?
Eski Taş (Paleolitik) Çağı MÖ 600000
Orta Taş (Mezolitik) Çağı MÖ 12000
Yeni Taş (Neolitik) Çağı MÖ 10000
Maden Çağı; bakır, tunç ve demir olmak üzere üç döneme ayrılır.
Yazının İcadı ve Tarih Çağlarının Başlaması MÖ 3200
Eski Taş (Paleolitik) Çağı’nın genel özellikleri nelerdir?
İnsanlığın gelişiminin büyük bir bölümünü içine alan bu dönemde insanlar avcılık ve toplayıcılıkla geçinmiş, genellikle mağaralarda yaşamışlardır.
Bu dönemin temel teknolojisi taştan yapılan kaba aletlerdir.
Paleolitik dönem insanları mağaralara çizdikleri resimlerle kendilerini ifade ettiler.
Anadolu’daki önemli Paleolitik Çağ yerleşimleri nerelerdir?
İstanbul’daki Yarımburgaz, Antalya’daki Karain, Öküzini ve Beldibi mağaraları Anadolu’daki önemli Paleolitik Çağ yerleşimleridir.
Orta Taş (Mezolitik) Çağı’nın genel özellikleri nelerdir?
Bir geçiş evresi olan bu dönemde avcılıkta ustalaşmanın arttığı ve kullanılan araçların biraz daha geliştiği düşünülmektedir.
Mikrolit diye adlandırılan çakmak taşı ve obsidiyenden yapılmış geometrik biçimli küçük taş aletler dönemin karakterini yansıtmaktadır.
Köpeğin evcilleştirilmesiyle ilk kez bu dönemde bir hayvanın evcilleştirildiği düşünülmektedir.
Anadolu’daki önemli Mezolitik Çağ yerleşimleri nerelerdir?
Antalya’daki Öküzini ve Beldibi, Burdur’daki Baradız, Samsun’daki Tekkeköy mağaraları Anadolu’daki önemli Mezolitik Çağ yerleşimleridir.
Yeni Taş (Neolitik) Çağı’nın genel özellikleri nelerdir?
İnsanlar ilk kez Mezopotamya’da tahılı evcilleştirerek tarım devrimini gerçekleştirmiş ve yerleşik hayata geçmişlerdir.
Artı ürün, özel mülkiyet, toplumsal iş bölümünün çeşitlenmesi, kent devletlerine giden sürecin başlaması ve daha birçok şeyin temelinde tarım devrimi yer almaktadır.
Bu dönemin önemli özelliklerinden birisi de çanak-çömlek yapımıdır.
Anadolu’daki başlıca Neolitik Çağ yerleşimleri nerelerdir?
Konya’daki Çatalhöyük, Burdur’daki Hacılar, Malatya’daki Cafer Höyük ve Aksaray’daki Aşıklı Höyük Anadolu’daki başlıca Neolitik Çağ yerleşimleridir.
Maden Çağların genel özellikleri nelerdir?
Tarih öncesi dönemlerle başlayan bu dönem yazının icadından sonra da devam etmiştir. Maden Çağı; bakır, tunç ve demir olmak üzere üç döneme ayrılır. Kullanılan ilk maden olan bakırın dayanıksız olması yerini bakır ve kalayın alışımı olan tunca bırakmasına neden olmuştur. Uzun bir süre sosyal ve askerî hayatta yoğun bir şekilde kullanılan tunç ise yerini çok daha dayanıklı bir maden olan demire bırakmıştır.
Tarih Çağlar hangi olayla başlar
Yazının İcadı ile tarihi çağlar başlar. Tarım üretiminin fazlalığı sonucunda oluşan artı ürünün hem vergilendirilmesi hem de saklanması gerektiğinden kayıt altına alınması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu durum yazının icat edilmesinin önemli sebeplerinden biri olmuştur.
Yazının icadı ile insanlar kültürlerine dair tüm bilgi ve birikimlerini gelecek nesillere aktarabilmiş, kurdukları medeniyetlerin gelişmesini ve devamını sağlamışlardır.
Tarım Devriminin ortaya çıktığı belli başlı alanlar nerelerdir?
Mezopotamya, Güneydoğu Asya ve Orta Amerika
Tarım Devriminin ortaya çıktığı Orta Amerika hakkında bilgi veriniz.
Meksika Körfezi’nin kuzeyinden güneye dek uzanan Kuzey Amerika’yı ve Güney Amerika’yı birbirine bağlayan bir kara parçasıdır. Bu bölgede irili ufaklı birçok göl ve nehirler bulunmaktadır. Arazisi genellikle düz ve tarıma elverişlidir.
Tarım Devriminin ortaya çıktığı Güneydoğu Asya hakkında bilgi veriniz.
Çin’in güneyinden başlayarak güneyde Yeni Gine’ye ve batıda Hindistan’ın doğusuna dek uzanan bir bölgeyi kapsar. Lös topraklar adı verilen arazisi sulak ve verimlidir. Sarı Irmak, Gök Irmak, Ganj Nehri gibi geniş ve uzun ırmakların suladığı bol, geniş ve genellikle düz bu araziler sulu tarıma çok elverişlidir. Muson ikliminin etkisiyle de yılın belli zamanlarında çok yağış alan bir bölgededir.
Tarım Devriminin ortaya çıktığı Mezopotamya hakkında bilgi veriniz.
İki nehir arası anlamına gelmektedir. Mezopotamya Zağroslar ile Toroslar dağının etekleriyle Suriye çölünün arasında Fırat ve Dicle nehirlerinin suladığı bereketli toprakları içeren bir coğrafyadır. Yazları genellikle kurak geçmektedir. “Bereketli Hilal” de denilen bu bölge Anadolu’da Çatalhöyük’e ve güneyde Filistin topraklarına dek uzanmaktadır.
Tarım Devrimi Mezopotamya, Güneydoğu Asya ve Orta Amerika’da ne zaman başlamıştır?
İnsanlar tarihte ilk defa Mezopotamya’da MÖ 10000 yılı civarında yabani buğday tahıllarını evcilleştirip kendileri yetiştirmeyi denemişlerdir. Bunda başarılı olduktan sonra ektikleri bu evcil tahılları sulayabilecekleri, Fırat ve Dicle nehirlerinin geçtiği düz ve verimli arazilerde yaşamaya başladılar. Böylece insanlar tarım devrimiyle hem kendi besinlerini hem de yedikleri hayvanların besinlerini üreterek yaşamlarını sürdürebilmişlerdir.
MÖ 8000 yıllarında Asya’nın doğusunda Sarı ve Gök nehirlerin arazilerde yaşayan insanlar da benzer bir kaygıyla besin kaynakları olan bitkiyi evcilleştirmişlerdir. Ancak burada yaşayan insanların iklim ve coğrafi şartlar gereği evcilleştirebildikleri tahıl pirinç olmuştur.
Tarım devrimi MÖ 7000 yılı dolaylarında da Orta Amerika’da gerçekleşmiştir. Burada yaşayan insanlar teosinte adı verilen yabani bitkiyi evcilleştirmiştir. Böylece günümüzdeki mısır bitkisini yaşadıkları arazilerde ekip kendi besinlerini sağlamışlardır.
İnsanların avcı toplayıcı göçebe hayattan yerleşik hayata geçmesini sağlayan gelişme nedir?
Tarım devrimiyle önce tahılı evcilleştiren ardından da bu tahılların üreticisi hâline gelen insanlar artık besinini ekip biçtiği araziden sağlayacağı için yer değiştirmeden yaşamaya başlamışlardır. Böylece avcı toplayıcı göçebe hayattan yerleşik hayata geçilmiştir.
Tarım üretimi zor ve zahmetli olduğu ve kalabalık topluluklar hâlinde birlikte yaşamayı gerektirdiği için toplu yerleşimler, köyler ve ilk şehirler kurulmuştur.
Tarım Devriminin Genel Özellikleri Nelerdir?
Tarım devrimiyle birlikte yerleşik hayata geçilmiştir.
Köylerden kentlere, kentlerden şehir yaşamına ve devlet oluşumlarına değin bu süreçte insanlık tarihinin ilk medeniyetleri kurulmuştur.
İş kolları gelişmiştir.
Erkekler tarım devriminden sonra evcilleştirilen hayvanları gütme, toplayıcı olan kadınlar da bitkilerin evcilleştirilmesi işini ele almıştır.
Takas ve iş bölümünün ilk örneklerini oluşturmuştur.
Besin kaygısının giderek azalması ve daha çok nüfusun daha çok iş gücü anlamına gelmesiyle nüfus artışı hız kazanmıştır.
Kalıcı yerleşik yaşamın etkisiyle insanların taşınmaz mallar edinebilmesi özel mülkiyeti doğurmuştur.
Eski Çağ medeniyetlerinin olduğu bu bölgelerde yoğun nüfuslu şehirler kurulmuştur. Kurulan şehirler; yöneticiler, din adamları, askerler, çiftçiler ve tüccarlar gibi sosyal tabakalardan meydana gelmiştir. Şehirlerdeki bu sosyal sınıflar arasında bütünlüğü sağlayan devlet olgusu ortaya çıkmıştır.
Çatalhöyük hakkında bilgi veriniz.
İnsanlık tarihinin bilinen ilk kentlerinden birisi Çatalhöyük’tü. Günümüzden yaklaşık 9000 yıl önce bu şehirde bitkileri evcilleştirip tarım yapan insanlar artık toplu ve yerleşik bir yaşam sürmeye başlamıştı. Çatalhöyük kentinde evler bitişik, yan yanaydı ve sokak neredeyse yoktu. Evlerin giriş kapısı evin üstündeki damda yer alıyordu.
Temel geçinmeleri artık toprağı ekip biçerek tarımla uğraşmaktı. Aynı zamanda evcilleştirdikleri hayvanları da vardı ve bunları evlerinin yakınlarında besliyorlardı. Keçi ve koyun yetiştirip bunlarla besleniyorlardı. Her evde genellikle beş on kişi arasında değişen aileler yaşamlarını sürdürüyordu. Yaşadıkları evlerde genellikle bir ana oda bir de yiyecek depolama yeri olarak kullandıkları yan oda bulunuyordu. Kaybettikleri insanları bile bu odaların altına yaptıkları mezarlara koyuyorlardı. Zanaat ve sanat hayatlarının önemli bir parçasıydı. Çanak çömlek gibi yaptıkları aletleri ihtiyaçlarına göre her geçen gün geliştiriyorlar yeni eşyalar tasarlıyorlardı.
Eski Çağ’da Yönetenler ve Savaşanlar
Eski Çağ Devletleri Tarih Şeridi üzerinde gösteriniz.
Mezopotamya neresidir?
Mezopotamya adı Eski Yunancada nehirler arası anlamına gelmekteydi ve Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölgeyi adlandırmak için kullanılmaktaydı.
Bölge suyun bol olduğu bereketli topraklara sahip olması ve ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve dünya medeniyetine önemli katkılar sağlamıştır.
Mezopotamya’da yaşamış önemli medeniyetler hangileridir?
Sümerler, Akadlar, Babiller ve Asurlular
Sümerler hakkında bilgi veriniz.
MÖ 4000-2350 yılları arasında yaşamış olan Sümerler, yazı başta olmak üzere dünya uygarlığına birçok alanda katkıda bulunmuşlardır.
Kent Devletleri şeklinde organize olan ve başlarında ensi veya patesi adı verilen yöneticiler bulunan bu kentler sürekli olarak birbiriyle mücadele halinde olmuşlardır.
Güney Mezopotamya’da Basra Körfezi’nin kuzeyinde yer alan bu kentlerin en önemlileri: Uruk, Ur, Kiş, Umma, Nippur, Lagaş, Eridu, İsin ve Larsa’dır.
Sami kökenli Akadlı Sargon’un Uruk kralı Lugalzagesi’yi yenilgiye uğratarak yönetimi ele geçirmesiyle birlikte Sümerler siyasi güçlerini kaybetmişler, ancak kültürel anlamda uzun bir süre Mezopotamya’da var olmaya devam etmişlerdir.
Akadlar hakkında bilgi veriniz.
MÖ 2350-2150 yılları arasında varlığını sürdüren Akadlar İmparatorluk adı verilen sistemin temellerini atmışlardır.
Akad Kralı Sargon ve Sargon’un torunu Naram-sin zamanında başarılı seferler yapılmıştır.
Sargon ve Naram-sin’in Anadolu’ya düzenlediği sefere ilişkin kayıtlar Anadolu tarihi hakkındaki ilk yazılı kayıtları oluşturmaktadır.
Başkenti Agade (Irak) olan Akad İmparatorluğu Zagroslardan gelen Gutiler tarafından yıkılmıştır.
Asurlar hakkında bilgi veriniz.
Asurlular, MÖ 21. yüzyılda kent devleti olarak kurulmuştu. Asurlular adını, adına bir kent kurdukları Tanrı Aşşur’dan gelmekteydi.
Kuzey Irak dolaylarında hakimiyet kuran Asurlular Anadolu’da ticaret kolonileri kurmuşlar ve yazıyı Anadolu’ya getirmişlerdi.
Asurlular savaş ve diplomasinin gücünü kullanarak devrin en güçlü imparatorluğuna dönüşmüşlerdir.
İnşa ettikleri sarayların duvarlarına kazıttıkları rölyefler Asur acımasızlığını ve gücünü gözler önüne sermektedir.
Asurlular MÖ 612 dolaylarında Med ve Babil saldırıları neticesinde başkent Ninive’nin düşmesiyle yıkılmışlardır.
Babilliler Hakkında Bilgi Veriniz.
MÖ 20. yüzyılda Babil kenti etrafında ortaya çıkan Babillilerin en önemli hükümdarlarından olan Hammurabi, yaptığı reformlarla öne çıkmıştır.
Kültürel anlamda Mezopotamya’yı etkilemiş olan Babilliler, asma bahçeler inşa etmişlerdir.
Hammurabi’nin ölümünden sonra siyasi ve askeri anlamda ön plana çıkamayan Babilliler, Asur’un yıkılışında baş rol oynadıktan sonra tekrar Mezopotamya’nın önemli bir bölümüne hâkim olmuşlardır. Ancak Perslerin durdurulamaz yükselişi ile MÖ 539 yılında yıkılarak tarih sahnesinden silinmişlerdir.
Mısır Medeniyet Havzası hakkında bilgi veriniz.
Mısır, Nil Nehri’nin etrafında ortaya çıkmış bir medeniyettir. Kuzeyinde Akdeniz, güneyinde Nubia’nın yer aldığı Mısır medeniyet havzası doğu ve batı yönünde çöllerle çevrilidir. Bu da bölgenin saldırılardan uzak kalmasına olanak sağlamıştır. Nil’in etrafındaki alanlarda ve Delta’da yapılan tarım medeniyetin büyümesinde etkili olmuştur.
Eski Mısır tarihi, kurucu kralları kabul edilen Menes (Narmer)’in MÖ 3050’de iktidarıyla başlamakta ve MÖ 30’da Ptolemaios (Batlamyus) hanedanlığının Roma tarafından yıkılmasıyla sona ermektedir.
Eski Mısır uygarlığının en merak edilen eserlerinden olan Giza piramitleri IV. Hanedan zamanında inşa edilmiştir. Aşırı maliyetli olması sebebiyle sonraları bu tarz imar faaliyetleri yapılmamıştır.
Anadolu medeniyet havzasının ilk yerleşmelerden olmasının nedenleri nelerdir?
Ticaret yolları üzerinde kıtaları birbirine bağlayan Anadolu, önemli su kaynaklarına, tarım arazilerine ve yer altı kaynaklarına sahiptir.
Anadolu medeniyet havzasında yer alan önemli medeniyetler hangileridir?
Hititler, İyonyalılar, Urartular, Frigler ve Lidyalılar
Hititler hakkında bilgi veriniz.
Hititlerin kökeni, Anadolu’nun en eski toplumlarından olan Hattilere dayanır. Hititler kendilerini Hattili anlamına gelen Hititli olarak adlandırmıştır.
Hititler, MÖ 17. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasında Çorum’da yer alan Hattuşaş merkezli büyük bir imparatorluk kurmuşlardır.
Hititler Mısırlılarla MÖ 1274’te Kadeş Savaşı’nı gerçekleştirmişler, ancak iki taraf birbirine kesin bir üstünlük sağlayamamıştır. Bundan sonrası Hitit Mısır ilişkileri yumuşama göstermiş ve iki devlet arasında Kadeş Barışı yapılmıştır.
Kadeş Barış antlaşmasının tarihi özelliği nedir?
Hititler ile Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Barış antlaşması tarihin bilinen ilk antlaşmasıdır.
İyonyalılar hakkında bilgi veriniz.
İyonyalılar, Avrupa medeniyet havzasından etkilenmiş olan bir Anadolu medeniyeti olarak kabul edilmiştir.
Uzak bölgelerde kurdukları ticaret kolonileri sayesinde zenginleşmişler,
Anadolu’nun batısında birçok imar faaliyetini gerçekleştirmişlerdir. Ephesus (Efes), Miletus (Milet), Teos, Phocaea (Foça), Smyrna (İzmir), Samos (Sisam) ve Chios (Sakız) İyonya kentlerinden bazılarıdır.
Urartular hakkında bilgi veriniz.
Hurri kökenli bir topluluk olan Urartular başlangıçta Uruatri ve Nairi adı verilen birçok küçük krallıktan oluşuyordu.
MÖ 9. yüzyılda Doğu Anadolu, Güney Kafkaslar ve kuzey İran’ı da içerisine alan coğrafyada bir devlet kuran Urartular tarihleri boyunca Asur başta olmak üzere çeşitli düşmanlarla mücadele etmişlerdir.
Başkentleri Tuşpa (Van) olan Urartu Devleti’nin inşa ettiği kaleler, saraylar, tapınaklar ve su kanalları günümüze kadar ulaşmıştır.
Urartu Devleti, MÖ 6. yüzyılda İran’dan gelen Medler tarafından yıkılmıştır.
Frigler hakkında bilgi veriniz.
Ege göçleri neticesinde Anadolu’ya gelip yerleşen Frigler MÖ 8. yüzyılda Sakarya Nehri çevresinde Frig Devleti’ni kurmuşlardır.
Friglerin başkentleri ismini kurucu kral Gordios’dan alan Ankara sınırları içerisindeki Gordion’dur. Friglerin en önemli kralı efsanelere de konu olan Midas’tır.
Frig Devleti, Kafkasya’dan gelen Kimmerler tarafından MÖ 7. yüzyılda yıkılmıştır.
Lidyalılar hakkında bilgi veriniz.
MÖ 7. yüzyılda Gediz Ovası’nda kurulan Lidya Devleti’nin başkenti Sardes’tir (Salihli).
Parayı kullanan ilk topluluk olan Lidyalılar devrin en önemli ticaret güzergahlarından birisi olan Kral Yolu’na ve zengin altın kaynaklarına sahip olması sayesinde önemli bir zenginliğe ulaşmışlardı.
Lidya devleti MÖ 546 yılında Pers Kralı Kryos (Kirus) tarafından yıkılmıştır.
Haritada kuruldukları merkezler gösterilen Anadolu medeniyetleri hangileridir?
1- İyonyalılar 2- Lidyalılar 3- Frigyalılar 4- Hititler 5- Urartular
Avrupa Medeniyet Havzası’nda yer alan Yunan Şehir Devletleri hakkında bilgi veriniz.
Yunan şehir devletleri, Avrupa medeniyetinin oluşmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Bu şehirlerden Atina ve Sparta bölgede öne çıkan iki önemli kentdir.
Atina-Sparta rekabeti birçok savaşa sebep olduğundan Yunan şehir devletlerinin aralarında birlik sağlaması uzun bir süre mümkün olamamıştır.
Avrupa Medeniyet Havzası’nda yer alan Roma hakkında bilgi veriniz.
MÖ 756’da temelleri İtalya’da atılan Roma Krallığı MÖ 509 yılında bir ihtilalle Cumhuriyet’e dönüşmüştür. Bu süreçte yayılmacı bir anlayış sergileyen Roma, devrin en güçlü ordusunu kurmuştur.
Roma’da Cumhuriyet Dönemi MÖ 27’de yerini imparatorluğa bırakmıştır.
Roma Devleti, Kavimler Göçü’yle birlikte Doğu- Batı olarak ikiye ayrılmıştı.
Batı Roma, Vizigot ve Vandal saldırıları sonucu zayıflayarak MS 476’da yıkılmış; Doğu Roma ise Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethiyle son bulmuştur.
Avrupa Medeniyet Havzası’nda yer alan Makedonya hakkında bilgi veriniz.
MÖ 12. yüzyıldaki Dor göçleri ile temelleri atılan Makedon Devleti, II. Philip ile güçlü bir ordu kurmuş ve Yunanistan’ın büyük bir bölümüne hakim olmuştur. Fakat Philip’in ölümüyle birlikte tekrar isyanlar başlamıştır.
Oğlu Alexander (Büyük İskender) MÖ 4. yüzyılda Yunan şehir devletlerinde tekrar düzeni sağladıktan sonra doğuya yönelmiştir. Pers Devleti’ne son vermiş, Asya’nın güneyinde İndus Vadisi’ne kadar olan toprakları ve Afrika’da Mısır’ı ele geçirmiştir. Doğu ve Batı kültürünü birleştirerek sentez bir kültür (Helenistik) meydana getirmiştir.
İskender’in ölümünden sonra toprakları Diadohlar adı verilen komutanları arasında bölüşülmüş ve zamanla Roma hakimiyetine girmiştir.
Türkistan Medeniyet Havzası nerededir?
İranlılar ve Araplar, Türklerin yaşadığı Orta Asya’yı “Türk yurdu” anlamına gelen Türkistan olarak adlandırmışlardı.
6. yüzyılda Batılılar tarafından Turkhia (Türkiye) olarak adlandırılmış olan bölge, kuzeydoğuda Baykal Gölü, güneybatıda Gobi Çölü’nden başlayıp batıda Hazar Denizi’ne kadar uzanmaktadır.
Türkistan’da genellikle konargöçer hâlde yaşayan Türkler, kağanın liderliğinde boy federasyonu şeklinde örgütlenmişlerdi. Konargöçer hayatın etkisiyle teşkilatçı bir yapıya sahip olmuşlardı.
İskitler Hakkında Bilgi Veriniz.
Konargöçer bir topluluk olan İskitler MÖ 9. yüzyılda Türkistan’da baş gösteren kıtlık ve kuraklık sebebiyle Hiung-nular’la (Hunlar) giriştikleri mücadeleyi kaybederek önce Karadeniz’in kuzeyine göçmüşlerdir.
Atı, savaş alanlarında çok etkili kullanan İskitler sonra batıya ve güneye doğru hareketle Anadolu ve Mezopotamya’da süvari birliklerinin kullanılmasına öncülük etmişlerdir.
İskitler, Anadolu ve Mezopotamya’nın siyasi ve demografik yapısını da etkilemişlerdir.
Asya Hunları Hakkında Bilgi Veriniz.
MÖ 220 yılında kurulan Asya Hun Devleti, Türklerin Asya’nın içlerinde kurdukları bilinen ilk devlettir.
MÖ 209 yılında Mete’nin Kağan olması ile Asya Hunları seferler düzenleyerek Çin İmparatorluğu’nu yenilgiye uğratılmıştır.
Asya Hun Devleti tarihi, Türk tarihi açısından ordu yapılanmasından devlet teşkilatına kadar birçok alanda ilklerin ortaya konulduğu devirdir.
Asya Hunları Çin entrikalarının da etkisiyle artan taht kavgaları sonucunda güney ve kuzey olmak üzere ikiye ayrılmıştı.
Sonrasında hem komşularıyla hem de Çin’le olan mücadeleler neticesinde yıkılmıştır.
Sümerlerin Yönetim ve Ordu Sistemleri Hakkında Bilgi Veriniz.
MÖ 3200’de yazının mucidi olan Sümerler, devletlerin ortaya çıkmasını sağlayacak siyasi örgütlenmeyi de meydana getirerek dünya tarihinin seyrini değiştirmişlerdir.
Sümerler otuzun üzerinde şehir ve kasabanın bulunduğu Güney Mezopotamya’da kurulmuştur. Her büyük şehir bir krallık gibi örgütlenmiştir. Krallar devletin idare yetkisini ellerinde tutmanın yanında başrahip, başkomutan ve başyargıç olma niteliklerine de sahiptir.
Kentler arasında sınır anlaşmazlığı sebebiyle uzun süren savaşlar yaşandığından kentlerin etrafı surlarla çevrilmiştir. Sümer kentleri zamanla büyüyerek devletleşmiş, bu durumda savunma endişesi artmış ve düzenli askerî birlikler kurulmuştur.
Savaş arabalı askerler ve piyadelerden oluşan Sümer ordularında kullanılan savaş aletleri ok, yay, balta, mızrak, kalkan ve miğferdir. Sümerlerde askerler üniforma benzeri kıyafetler giyip aynı türde silahlar kullanmıştır.
Mısırlıların Yönetim ve Ordu Sistemleri Hakkında Bilgi Veriniz.
MÖ 3. binyılda Nil havzasındaki Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır’ın birleşmesiyle büyük bir devlet hâline gelen Antik Mısır krallıkla yönetilmişti. MÖ 2950- 332 yılları arasında otuzun üzerinde hanedanın yönetimi ele geçirdiği dönemler yaşanmıştı.
Mutlak güce sahip olan Mısır kralları MÖ 15. yüzyıldan sonra firavun ünvanını kullanmaya başlamışlardı ve adlarına anıtsal mezarlar (piramitler) inşa edilmiştir. Mısır kralları, zamanla tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilmeye başlanmış ve tanrısallaştırılmıştı.
Gerektiğinde asker gönderen ve kral adına vergi toplayan valiler merkezden bağımsız hareket edebilmişti. Zamanla valilerin askerî yükümlülükleri ile mahkeme ve tapınaklardaki yükümlülükleri ortadan kaldırılarak eyaletlerin başına kral tarafından görevliler atanmıştı. Askerî ve sivil üst düzey görevlere hanedan üyesi soylular getirilmişti.
Mısır ordusu başlangıçta valilerin topladığı milis kuvvetlerden oluşmuştu. Sürekli savaş hâli içinde olmayan devlette düzenli bir orduya da ihtiyaç duyulmamıştı. Fakat iç kargaşa ve isyanlardan ders alınarak gençlerden oluşan bir ordu kurulmuştu.
Mısır ordusunda paralı askerler ve köle savaşçılar da kullanılmıştı. Ayrıca sınır güvenliği için tehdit unsuru olan konargöçer savaşçılar orduda istihdam edilerek tehlike kaynağı olmaktan çıkarılmıştı.
Orduda kullanılacak metal silahların üretimi için bakır yönünden zengin olan bölgeler ele geçirilmişti. Savaş aleti olarak ok, mızrak, kama ve kalkan kullanılmıştı. Mısır ordusunu çağdaşlarından güçlü kılan, bu metal silahları yanında atlı savaş arabalarıydı. Kızıldeniz’de güvenliği sağlamak için de gemiler inşa edilmişti.
Bu ordu sayesinde kralın otoritesini kabul etmeyen valiler itaat altına alınmış, firavunun güvenliği sağlanmış ve ticaret kervanları her türlü saldırıdan korunmuştu.
Akadların Yönetim ve Ordu Sistemleri Hakkında Bilgi Veriniz.
Günümüzde Bağdat’ın güneyinde kalan bölgede MÖ 2350-2150 yılları arasında devlet olarak varlığını sürdürmüş olan Akadlar krallıkla yönetilmişti.
Sami kökenliler tarafından kurulan devlet zamanla Mezopotamya’nın tamamına hâkim olarak çok uluslu bir yapı kazanmıştı.
Şehir devleti modelinden büyük devlet modeline geçen Akadlarda krallar “dünya hâkimi” olarak anılmış ve Akad Devleti de “dünya imparatorluğu” ve “tanrı krallığı” olarak nitelendirilmişti.
Düzenli ve güçlü bir ordunun yanı sıra güçlü yönetim organizasyonuna sahip olmaları Akadları öne çıkarmıştı. Akadlar ilk daimî orduyu kurmuş fakat ordu ihtiyaçlarının karşılanması için düzenli bir sistem kurmamışlardı.
Kral Sargon ve onun torunu Kral Naramsin, hareket kabiliyeti olan güçlü ordularıyla merkezden uzak bölgelere seferler düzenleyerek ordunun ve başkentin ihtiyacını karşılamaya çalışmışlardı. Ancak Akad nüfusunun farklı din ve ırklardan oluşması ülkede sık sık isyanlar yaşanmasına sebep olmuş ve bu da merkezden uzak bölgelerdeki hâkimiyetin zayıflamasına yol açmıştı.
Ordu ihtiyaçlarının karşılanmasında süreklilik sağlanamayınca devlet, askerî gücünü kaybetmiş ve dağ kavimlerinin saldırıları sonucu yıkılmıştı.
Akad krallarının, Sümer krallarından farklı olarak çok uzak bölgelere seferler düzenlemiş olmaları, kurdukları devletin bir imparatorluk olarak değerlendirilmesine yol açmıştır. Akadlarla birlikte sınırları belirlenmiş kent devleti modelinden, “bütün dünyayı” yönetmeye aday bir imparatorluk düşüncesine geçildiğini veya bu düşüncenin temellerinin atıldığını söyleyebiliriz.
Hititlerin Yönetim ve Ordu Sistemleri Hakkında Bilgi Veriniz.
MÖ 1650-1190 yılları arasında Anadolu’da varlığını sürdürmüş olan Hititler krallıkla yönetilmiştir.
Hitit kralları öldükten sonra tanrı olarak anılmış, kralların ruhlarına kurbanlar sunularak ayinler yapılmıştır. Kral öldükten sonra onun soyundan gelen vârisi tahta çıkmıştır.
Güney Batı Asya ve Mısır’la etkileşimin artması sonucu Hitit krallarının yetki ve otoritesi genişlemişti. Krallar; büyük kral, imparator ve tanrının gözdesi gibi ünvanlarla anılmıştır. Krallar, Fırtına Tanrısı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak başrahip ve başkomutan ünvanlarına sahiptir.
Hitit Devleti’nde memurlar idarî, askerî ve dinî işlerden sorumludur. Üst düzey görevlilerin bulunduğu Pankuş adı verilen bir meclis vardır. Sorumlulukları oldukça geniş olan ve bütün işlerinde krala karşı sorumlu olan başyardımcı konumundaki saray görevlisi, kral adına başkent Hattuşaş’a uzak olan sınır bölgelerini idare etmiştir.
Yolların, kanalların ve tapınakların bakımını yaptırmış, vergi toplamış ve kalelerde asayişi sağlamıştır. Başka bir önemli görevi ise muhafız alayı komutanlığıdır. Hitit ordusunun başat unsurları piyadeler ve savaş arabalı askerlerdir. Piyadeler, savaş arabalı askerlere nispetle daha kalabalıktır. Piyadelerin temel birliği, hür erkekler arasından askerî mesleğe girenler ve imparatorluğun çeşitli bölgelerinden askere kaydedilenlerden oluşmuştur. Savaşlarda asıl vurucu unsurlardan olan piyadeler aynı zamanda sınırlardaki kalelerin güvenliğini sağlamak ve isyanları bastırmakla görevlidir.
Hitit askerleri savaş aleti olarak pala ve baltanın yanı sıra uzun mızraklar da kullanmıştır. Hitit ordusunda kullanılan silahlar bronzdan imal edilmiştir. Hitit ordusu, düşman kuvvetlerine savaş arabalarıyla saldırarak onları zayıflattıktan sonra esas darbeyi piyadelerle indirmiştir.
Hititler günümüzde Suriye sınırlarında kalan Kadeş şehrini Mısır’a karşı savunmuş ve savaştan bir süre sonra iki büyük devlet arasındaki ilk barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması’nı imzalamıştır.
Hitit ülkesinin bir imparatorluk olduğunu söyleyebiliriz. Bugüne değin “imparatorluk” terimi şu durumları tanımlamak için kullanılmıştır:
a) Bir merkezi iktidarın geniş toprakları ve birkaç toplumu içine alıp, askeri fetihlerle ve zor kullanarak onlara egemen olması, uyruğuna aldığı ülkelerin üretim fazlasından yararlanması;
b) Üstün bir idari çerçevenin varlığı. Öyleyse Hitit devleti daha önce olmasa da, en azından yaklaşık 1400’den itibaren kesinlikle bir imparatorluktu.
Romalıların Yönetim ve Ordu Sistemleri Hakkında Bilgi Veriniz.
Roma Devleti, günümüzde İtalya sınırları içindeki Roma’da bir şehir devleti olarak kurulmuş ve sonra çok geniş bir alana hâkim olmuştu.
Şehir devleti ölçeğinde olduğu dönemde krallıkla yönetilmişti. Roma Devleti, 300 klandan oluşmuştu ve yalnızca bu klanlardan birine üye olan yetişkin erkekler yurttaşlık haklarına sahipti. Bu klanlardan birine mensup olmayanlar siyasi haklara sahip olmadıkları gibi askerlik de yapamazlardı.
MÖ 509’da cumhuriyet idaresine geçilmişti. Aristokratların egemen olduğu bu sistemde kralın yetkileri iki yüksek devlet memurunda toplanmıştı. Konsül denilen bu yetkililer, idari konularda senatoya danışırlardı.
MÖ 27’de İmparatorluk Dönemi başlamıştı. Bu yönetim sisteminde hükümdarın yetkileri artmış, senatonun etkisi ise azalmıştı. Zamanla yönetim sistemi mutlak monarşiye benzer bir hâl almıştı.
Paganizmin hâkim din olduğu ve başta Casear (Sezar) olmak üzere hükümdarların başrahip ünvanını kullandığı Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlık ilk ortaya çıktığında devlet tarafından yasaklanmıştı. Sonraları Roma’nın evrensel imparatorluk anlayışına katkıda bulunacağı düşünüldüğünden 380’de resmî din olarak kabul edilmişti.
Roma Devleti; güçlü, düzenli ve disiplinli bir orduya sahipti. Ordunun çoğunluğu piyadelerden oluşmuş ve her Roma yurttaşı asker kabul edilmişti.
Zamanla askere daha fazla ihtiyaç duyulması üzerine paralı asker istihdamı da başlamıştı. Roma ordusu lejyon adı verilen askerî birliklerden oluşmuş, askerler de lejyoner olarak adlandırılmıştı.
Çoğunluğu piyade olan lejyonerler, zırh, miğfer ve yakın dövüş silahlarıyla donanmıştı.
Roma askerleri kullandıkları miğfer, zırh, kılıç ve kalkanlar sayesinde rakip ordular karşısında avantaj sağlamıştı.
Üstten ve yanlardan gelebilecek saldırılara karşı Roma piyadelerinin kalkanlarını kullanarak korunmasını sağlayan savunma taktiği, kaplumbağa düzeni olarak adlandırılmıştı. Fakat kullandıkları bu teçhizat onların hareket kabiliyetini kısıtlamıştı. Karada güçlenen Roma ordusu, Akdeniz hâkimiyeti için büyük bir donanmayla da desteklenmişti.
Asya Hun Devleti’nin Yönetim ve Ordu Sistemleri Hakkında Bilgi Veriniz.
Eski Çağ Türklerinden günümüze kalan yazılı kaynak bulunmaması dolayısıyla bu dönemde yaşamış olan Türklerle ilgili bilgilerin çoğu Çin kaynaklarına dayanmıştır. Çin yıllıklarına göre Hunlara ait ilk bilgiler MÖ 318 yılına aittir.
Yazılı kaynaklara göre İç Asya’da yaşayan Türklerin buraya hâkim olarak kurdukları ilk devlet MÖ 220 yılında kurulan Asya Hun Devleti, devletin bilinen ilk hükümdarı ise Teoman’dır.
Teoman ve sonraki hükümdarlar; şanyü, kağan ve han gibi ünvanlar kullanmıştır.
Eski Türklerde ülkeyi yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılmış ve bu inanç “kut” olarak ifade edilmiştir. Asya Hun hükümdarı “Gök Tanrı’nın, güneşin, ayın tahta çıkardığı Tanrı ‘kut’u Tanhu” olarak kabul edilmiştir. Şanyü ölünce yerine şanyünün en büyük oğlu veya kardeşi geçmiş fakat vârisler arasında çoğu kez taht kavgası yaşandığından yönetimde istikrarın sağlanması güçleşmiştir.
Eski Türkçede “il” terimiyle adlandırılan devletin “bağımsızlık, vatan, halk ve töre” olmak üzere dört temel unsuru vardır.
Hükümdar yönetimle ilgili kararlar alırken “toy” veya “kurultay” adındaki meclise danışmıştır.
Asya Hun Devleti’nde askerlik özel bir meslek olarak görülmemiş, orduda ücretli asker istihdam edilmemiştir. Bütün idari görevliler aynı zamanda orduda komutanlık yaptığı için askerî disiplin devlet mekanizmasına da yansımıştır. MÖ 209 yılında devletin başına geçen Mete Han ordu sisteminde reformlar yapmıştır. Bu yıl, günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sembolik olarak kuruluş yılı kabul edilmiştir.
Mete Han uyguladığı onlu sistemle orduyu birliklere bölerek komuta etmiş, 10.000 kişilik 40 tümenden oluşan Hun ordusunun mevcudu 400.000’e erişmiştir. Boyların askerî kuvvetleri savaş esnasında bir ordu düzenine girip baş komutan tarafından disiplinli bir şekilde yönetilebilmiştir.
Mete Han, kendi icat ettiği ıslık çalan oku ile ordusundaki okçuları hareket ettirmiştir. Savaşlarda genellikle Turan taktiği uygulanmıştır. Sahte bir geri çekilme ile pusu kurulduktan sonra düşman ordusu çevrelenmiş ve okçularla uzaktan vurulmuştur. Ok ve yaydan başka mızrak, süngü, kalkan ve kılıç da kullanılan silahlardandır. Demircilikte gelişmiş olduklarından bu madeni, silahlarının etki gücünü artırmak için de kullanabilmişlerdir.
2.3. ESKİ ÇAĞ’DA HUKUKUN TOPLUMSAL DÜZENE ETKİLERİ