Tarih Kursu Ders Notları,inkılap ders notları 1960 SONRASI DÜNYADAKİ GELİŞMELER, 7.ÜNİTE TOPLUMSAL DEVRİM ÇAĞINDA DÜNYA VE TÜRKİYE 1. KONU

1960 SONRASI DÜNYADAKİ GELİŞMELER, 7.ÜNİTE TOPLUMSAL DEVRİM ÇAĞINDA DÜNYA VE TÜRKİYE 1. KONU

Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders notları, Tarih ders notları, tarih ders notları, ayt tarih ders notları, tyt tarih ders notları, tarih özet, tarih 9 ders notları, tarih 10 ders notları, tarih 11 ders notları, inkılap tarihi ders notları, çağdaş Türk ve dünya tarihi ders notları, güncel tarih ders notları, özet konu anlatım, kısa tarih, yeni kitaba göre hazırlanmış ders notları, yeni müfredat tarih , tarih pdf

İÇİNDEKİLER

1960 SONRASI DÜNYADAKİ GELİŞMELER
Bloklar Arası Rekabet
Arap-İsrail Savaşları 
Süveyş Bunalımı 
Altı Gün Savaşı 
Yom Kippur Savaşı 

Camp David (Kemp Deyvid) Antlaşmaları
İran-Irak Savaşı 


1960 SONRASI DÜNYADAKİ GELİŞMELER
Bloklar Arası Rekabet
1945’te sona eren II. Dünya Savaşı’nın ardından dünya dengeleri yeniden kuruldu.
II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra ABD ve SSCB’nin siyasi gücü etrafında kümelenen devletlerin oluşturduğu, çok kutuplu dünyadaki güç mücadelesi Soğuk Savaş dönemini başlattı.
Doğu ve Batı Blokları; ABD ve SSCB öncülüğünde askerî, siyasi ve ekonomik alanlarda teşkilatlanarak ülkeler arasındaki ayrışmayı keskinleştirdi.
ABD ve SSCB arasındaki gerilim Kore Savaşı ile çatışmaya dönüştü.

Dünya devletlerinin büyük bir kısmı siyasi durumlarına göre ya ABD ya da SSCB yanında yer aldı.
1955’te yapılan Bandung Konferansı ile “Üçüncü Dünya Devletleri” olarak isimlendirilen Asya, Afrika ve Latin Amerika Devletleri tarafından Bağlantısızlar Bloku’nun oluşturdu.
Dünya siyaset dengesindeki gerilimin etkisini azaltacak bir süreci başlatmış oldu.
Bağlantısızlığın, yani hiçbir bloğa veya askerî ittifaka bağlı olmama hareketinin ilk teşkilatlanması, Yugoslavya lideri Tito ile Mısır Başbakanı Nasır’ın teşebbüsü ile 1961 yılında olmuştur.

Bu iki liderin teşebbüsü ile 1-6 Eylül 1961 günlerinde Belgrad’da 25 tarafsız ve bağlantısız ülkenin katılması ile bir konferans toplandı.

Toplantının sonunda 27 maddelik bir bildiri yayımlandı.
Bildiride, her türlü koloniyalizm ve sömürgeciliğe karşı geliniyor, 
Sömürgelerin bağımsızlık hareketlerinin desteklenmesi isteniyor, bilhassa Kongo, Angola, Cezayir’in bağımsızlık hareketleri destekleniyor, 
Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki ırkçı ayrım mahkûm ediliyor, 
Filistin Arap halkının tüm haklarının tanınması, 
Yabancı üslerin kaldırılması, genel ve tam bir silahsızlanma, bütün nükleer silahların yasaklanması, 
Büyük devletlerin kısa zamanda silahsızlanma antlaşması imzalamaları ve Çin’in Birleşmiş Milletlere kabulü isteniyordu.

1960 yılından itibaren Soğuk Savaş yerini Yumuşama (Detant) Dönemi’ne bıraktı. Yumuşama Dönemi’ne geçişte
Doğu Bloku arasında meydana gelen çatlaklar, (Yugoslavya ve Çin’in SSCB ile ters düşmesi) ve ABD ve SSCB arasında 1962’de meydana gelen Küba Krizi ile kendisini gösteren küresel çapta bir nükleer savaş tehlikesi etkili oldu.
Yumuşama Dönemi’nde bloklarda meydana gelen yapı değişikleri, Doğu ve Batı Bloklarının yakınlaşmasını sağladı.
1972’de SALT I ve 1979’da SALT II Antlaşmalarının imzalanmasıyla ABD ve SSCB nükleer silahlarını azaltma girişimlerinde bulundular.
Blokların birbirlerinin varlıklarına saygı göstereceklerini taahhüt ettikleri Helsinki Sözleşmesi’ni imzaladılar.

Arap-İsrail Savaşları
1948’de Filistin toprakları üzerinde İsrail Devleti’nin kurulmasıyla Orta Doğu’da başlayan gerginlik, uzun soluklu savaş dönemini başlattı.
1948’de Filistin’in Yahudiler ve Araplar arasında bölüşülmesini öngören Birleşmiş Milletler kararını önlemek için Araplar savaşa gitme kararı aldılar.
Arapların yenilgisiyle biten 1948’deki ilk Arap-İsrail Savaşı sorunları çözmedi.
1978’de Mısır ve İsrail arasında imzalanan Camp David (Kemp Deyvid) Antlaşması’na kadar İsrail ve Arap devletleri arasında üç önemli savaş daha yaşandı.
Süveyş Bunalımı

1952’de Hür Subaylar tarafından gerçekleştirilen askerî darbeden sonra Mısır devlet başkanlığını ele geçiren Albay Abdünnâsır, Süveyş Kanalı’nı millîleştirdi.
1881’den beri Mısır’da etkin olan İngiltere’nin ülkeden tamamen çekilmesini istedi.
İngiltere, Fransa ve İsrail aralarında anlaşarak Abdünnâsır’ın bu hamlesini önlemek istediler.
İsrail, Mısır’ın Ürdün ve Suriye ile yaptığı askerî ittifakın kendisini tehdit ettiğini bahane ederek Mısır’a saldırdı.
İngiliz ve Fransız birlikleri de Süveyş Kanalı’nı işgal etti.
Mısır bu saldırılar karşısında tutunamadı.
SSCB’nin Mısır’dan yana tavır sergilemesi üzerine ABD, Arap dünyasında Sovyet etkisinin artacağından çekinerek bu harekâtı desteklemedi.
Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararla İsrail, İngiltere ve Fransa’nın işgal ettiği Mısır topraklarından çekilmesi istendi.
Dönemin iki süper gücünün de bu karara destek vermesi üzerine İngiltere, Fransa ve İsrail işgal ettikleri Mısır topraklarından çekildiler.
Bu savaş sonucunda Orta Doğu’da siyasi dengeler değişti.
İngiltere ve Fransa Orta Doğu üzerindeki nüfuzlarını kaybettiler.
Bölgede ABD ve SSCB’nin etkisi arttı.

Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır’ın Arap dünyasındaki siyasi gücü arttı.

Altı Gün Savaşı

Mısır Devlet Başkanı Abdünnâsır, 1948 ve 1956 Arap-İsrail Savaşlarındaki yenilgileri telafi etmek için yeni bir savaşa hazırlandı.
Mısır, Suriye, Ürdün ve Irak arasında İsrail’e karşı askerî bir ittifak oluşturuldu.
1967’de Filistinli direnişçi grupların Suriye üzerinden İsrail topraklarına saldırması yeni bir savaşı ateşledi.
SSCB tarafından silahlandırılan Arap devletleri çok kısa bir sürede İsrail karşısında ağır bozguna uğradılar.
“Altı Gün Savaşı” diye bilinen 1967 Arap-İsrail Savaşı sonunda İsrail, Mısır’ın Sina Yarımadası’nı, Suriye’nin Golan Tepeleri’ni, Ürdün’ün Batı Şeria bölgesini ve Doğu Kudüs’ü işgal ederek sınırlarını dört kat genişletti.
Bu savaş sonucu Yahudiler yaklaşık iki bin yıl sonra ilk defa Kudüs’ün tamamına egemen hâle geldiler.
Yom Kippur Savaşı
1973’te meydana gelen ve Yom Kippur Savaşı olarak adlandırılan Arap-İsrail Savaşı, 1967 savaşının bir devamı niteliğindeydi.
1967 Arap-İsrail Savaşı’nda ağır yenilgiye uğrayan Mısır, Suriye ve Ürdün kaybettikleri toprakları geri almak için yeniden savaş hazırlıklarına başladı.
1970-1973 yılları arasında İsrail ve Mısır sınırında yaşanan bölgesel çatışmalar sonunda topyekûn bir savaşa dönüştü.
Taraflar, BM Güvenlik Konseyinin çatışmayı durdurma çağrısını dikkate alarak savaşı sonlandırdılar. 1974’te kesin ateşkes sağlandı.
İsrail’in Mısır ve Suriye sınırına BM Barış Gücü askerlerinin yerleştirilmesi kabul edildi.
1973 Arap-İsrail savaşı sonunda Arap ülkeleri, İsrail’i destekleyen Batı ülkelerine karşı petrol fiyatlarını bir siyasi güç olarak kullanma kararı aldı.
Arap ülkelerinin üretimi azaltmasıyla 1970’te varili 1,80 dolar olan ham petrol fiyatı 1973’te 34 dolara kadar yükseldi. 
Böylece küresel ölçekte bir petrol krizi ortaya çıktı.
Camp David (Kemp Deyvid) Antlaşmaları
1948’de İsrail’in kurulmasının ardından başlayan Arap-İsrail savaşları, 1978’de İsrail ve Mısır arasında imzalanan Camp David Antlaşması ile yeni bir sürece girdi.
Mısır’ın yeni devlet başkanı Enver Sedat, SSCB ile iş birliğinden vazgeçip ABD’ye yaklaşma kararı aldı.
Bunun üzerine ABD, Mısır ile İsrail arasında barış sağlanması için arabuluculuk yaptı. 
ABD, İsrail ve Mısır arasında 17 Eylül 1978’de Camp David Antlaşmaları imzalandı.
Antlaşmalara göre İsrail, Sina Yarımadası’nı Mısır’a geri verecek, 
Mısır da İsrail’in siyasi varlığını tanıyacaktı.
Böylece kurulduğu 1948’den bu yana İsrail’in siyasi varlığını, bir Arap devleti ilk kez resmen kabul etti.
Camp David Antlaşmaları, Mısır ve Ürdün’de ABD etkisini artırdı.
Antlaşmalara şiddetle karşı çıkan Arap devletlerinden Suriye, Irak, Libya, Güney Yemen ve Cezayir, bir “Red Cephesi” kurarak SSCB‟ye yaklaştı.

İran-Irak Savaşı
Irak ve İran’ın Basra Körfezi üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesi, Şattülarap suyolu meselesi, dinî ve etnik anlaşmazlıklardı.
1975’te Cezayir Antlaşması’nın imzalanmasıyla sorun çözülmüştü.
İran’da 1979’da Şah Rejimi’nin yıkılması ve dinî lider Ayetullah Humeynî’nin önderliğinde İslam Cumhuriyeti’nin kurulması bu dengeyi bozdu.
Irak’ın devlet başkanı Saddam Hüseyin, İran’ı ülkesindeki Şiî Müslümanları isyana teşvik ettiği gerekçesiyle suçladı.
Saddam Hüseyin’in asıl amacı İran’da gerçekleşen devrim sonrası zayıflayan İran ordusunun durumundan yararlanarak saldırıya geçmek ve Şattülarap suyolunun denetimini ele geçirmekti.
22 Eylül 1980’de Irak kuvvetleri İran’a sürpriz bir saldırı başlattı.
Savaşın başlarında Irak kuvvetleri İran topraklarına girerek Huzistan bölgesini ele geçirdi.
1982‟den itibaren İran kuvvetleri toparlanarak önce Irak’ın ele geçirdiği toprakları geri aldı.
İki taraf birbirine üstünlük sağlayamadı.
Sekiz yıl süren İran-Irak Savaşı, Birleşmiş Milletlerin ara buluculuğu ile 1988’de sona erdi.
İran-Irak Savaşı’nın ardından Camp David Antlaşmaları sonucunda oluşan Arap dünyasındaki bölünmeler daha da arttı.
Savaşta Suriye ve Libya İran’ı desteklerken; Suudi Arabistan, Ürdün ve Körfez Ülkeleri Irak’a destek verdi.
ABD, SSCB, Avrupa ülkeleri ve Türkiye tarafsız kaldı.

Not: Ünitenin devamına www.tarihkursu.com /ders notları bölümünden ulaşabilirsiniz.

Daha fazlası için bizi takip edin

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post