Tarih Kursu Ders Notları,KONU ÖZETLERİ İNSANLIĞIN İLK İZLERİ ( TARİH 9 2. ÜNİTE İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ 1. BÖLÜM)

İNSANLIĞIN İLK İZLERİ ( TARİH 9 2. ÜNİTE İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ 1. BÖLÜM)



Tarih ders notları, yks tarih ders notları, ayt tarih ders notları, tyt tarih ders notları, tarih özet, tarih 9 ders notları, tarih 10 ders notları, tarih 11 ders notları, inkılap tarihi ders notları, çağdaş Türk ve dünya tarihi ders notları, güncel tarih ders notları, özet konu anlatım, kısa tarih, yeni kitaba göre hazırlanmış ders notları, yeni müfredat tarih 

İNSANLIĞIN İLK İZLERİ
İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları
Yerleşik İnsan ve Medeniyet
Göbeklitepe
Çatalhöyük
Çayönü
Sözlü Kültür
Tarih Öncesi Dönemlendirme

İNSANLIĞIN İLK İZLERİ

İnsanın geçmişini, tabiatla mücadelesini, sosyal ilişkilerini ve inançlarını öğrenmek geçmişten günümüze ulaşan izlerin incelenmesine bağlıdır.
Yazıdan önceki dönemin aydınlatılabilmesi için en önemli unsur arkeolojik araştırmalar sonucunda elde edilen araç ve gereçlerdir.
İnsanlığın bu döneminde mağaralar, kerpiçten ilkel konutlar, taştan, kemikten, pişmiş kilden yapılmış aletler o döneme ayna tutar.

BEREKETLİ HİLAL

Günümüzden yaklaşık 2,5 milyon yıl önce Dünya, buzullarla kaplı olduğu için insan yaşamına uygun değildir.
Buzulların erimeye başlamasıyla birlikte doğal çevre insan yaşamına uygun hâle gelmiş ve ilk yerleşmeler başlamıştır. 
Bu yerleşimler günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce Anadolu’nun güneydoğusunda ve Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. 
Bereketli Hilal olarak da adlandırılan bu coğrafyada iklim giderek insan yaşamına uygun hâle gelmiş ve bu bölgede nüfus artmaya başlamıştır.

İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları

Yazının icadından önceki dönemde insanın hayat tarzı avcılık ve besin toplayıcılığı şeklinde başlamıştır.
Daha sonraki süreçte insanlar yabani tahılları ıslah ederek kendi
kontrolünde planlı bir tarımsal faaliyete başlamıştır.
Böylece bölgedeki avcı ve toplayıcı toplumlar giderek üretici konuma geçmiştir.
Tarıma geçişle birlikte keçi, koyun, sığır, domuz, at ve köpek gibi hayvanlar evcilleştirilmiş ve günümüzdeki köy yaşamına benzer yaşam biçimleri oluşturulmuştur.
Ancak konar-göçer yaşam tarzı, avcılık-toplayıcılık faaliyetleri ile birlikte sürdürülmeye devam etmiştir.
Yerleşik yaşam ve tarımsal üretim sonucunda daha kolay beslenme yollarının öğrenilmesi, nüfus artışına yol açmıştır.
İnsanlık bu dönemde tarımsal üretime dayanan bir ekonominin oluşumunu sağlamıştır. 
Anadolu’daki birçok yerleşim bölgesinde MÖ 9.000’lerden itibaren üreticiliğin başladığı görülmektedir.
Çayönü Höyüğü (Diyarbakır) ve Cafer Höyük (Malatya) yerleşkelerinde dünyanın en eski buğday türlerinden birisi olan “Emmer evcil buğdayı”nın bulunması buna örnektir.
Ayrıca MÖ 8.500’lerde Urfa ve Diyarbakır çevresinde buğday tarımının başlamış olması, tahılın ana vatanının Anadolu olduğunu ortaya koymaktadır.

Yazıdan önceki dönemde insanlar, mağara ve kaya sığınakları içinde küçük gruplar hâlinde seyrek bir biçimde yaşamıştır.
İnsanlığın bu ilk döneminde nüfus artışıyla birlikte mağaralar yerini, belli bir kısmı toprağa gömülü ve yuvarlak planlı kulübe şeklindeki barınaklara bırakmıştır.
Önceleri sadece barınak olarak kullanılan bu kulübeler, zamanla yapılar topluluğuna dönüşmüştür. 
Örneğin bir ön giriş ile gerisinde dikdörtgen  bir salondan oluşan “megaron” tipi evler, 
İzmir’deki Limantepe ve Baklatepe höyüklerinde  yapılan arkeolojik kazılarda saptanmıştır.

Tarım ürünleri ve hayvanlardan elde edilen liflerle giyinen ilk insanlar, kullandığı araç-gereçlerini çakmaktaşından yapmıştır.
Araç-gereçlerin yapımında zamanla obsidyen 
(doğal volkanik cam) ve kemikler de kullanılmaya başlanmıştır.
Zamanla araç-gereç teknolojisi gelişmiş ve mikrolit adı verilen önceki dönemlerdeki örneklerinden daha küçük ve değişken yapıda ok ucu, orak gibi birleşik alet ve silahlar yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır.
Tahılların beslenmede kullanılması, yemek hazırlama işlemini gerektirmiş ve bunun için çanak, çömlek, dibek ve havan gibi araç-gereçler üretilmiştir.
Antalya Öküzini’ndeki araştırmalar, buradaki avcı-toplayıcı toplumların ok ve yayı kullandıklarını göstermektedir.


Göbeklitepe (Şanlıurfa)

UNESCO Dünya Mirası” listesine alınan Göbeklitepe; Şanlıurfa’da , Örencik köyü yakınlarındadır.
Burada 1995 yılında Arkeolog Klaus Schmidt (Kılaus Şimit) tarafından kazı çalışmaları başlatılmıştır.
Göbeklitepe’de konut özelliği taşımayan yapılar dinî ve ayinsel bir amaç taşımaktadır. 
Günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olan bu yapılar, merkezde ikiz (T) şeklinde dikili taş ile onu çevreleyen taşlar ve duvardan oluşmaktadır.
Her bir dikili taş en az 40-50 ton ağırlığında ve 4 ile 6 m uzunluğundadır.
Günümüze kadar keşfedilen en erken tarihli  dinî mimarinin içerisinde yer alan 
Göbeklitepe’de; taş aletler, heykeller ve bitki kalıntıları bulunmuştur. 
İnsanoğlunun, tarım ve yerleşik hayattan sonra tapınaklar yaptığı şeklindeki yaygın görüş, Göbeklitepe’nin keşfiyle tartışmaya açılmıştır.

Çatalhöyük (Konya)

Anadolu’da yazıdan önceki döneme ait yerleşim alanlarından biri de Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarındaki  Çatalhöyük yerleşkesidir.
Kent Arkeolog J. Mellart (Melır) tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Çatalhöyük, Anadolu coğrafyasında 2 000 yıldan fazla bir zamanda köy yaşamından kentsel hayata geçişin önemli bir kanıtıdır. 
İlk yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük’te ezme ve öğütme taşlarının bulunması, buradaki insanların kendi ekmek ihtiyaçlarını karşıladıklarını göstermektedir. 
Ayrıca köpek ve sığır burada evcilleştirilen hayvanlar arasındadır. 
Çatalhöyük, UNESCO Dünya Mirası” listesinde yer almaktadır.


Çayönü (Diyarbakır)

Yazıdan önceki önemli yerleşim  merkezlerinden biri de Diyarbakır’ın Ergani ilçesi sınırlarındaki Çayönü’dür.
Çayönü Höyüğü’nde 1964 yılında Robert J. Braidwood (Rabırt J. Breydvud) ve Halet Çambel başkanlığında ilk kazı çalışmaları başlatılmıştır.
Çayönü’nde, Yakın Doğu’daki köy yerleşmelerinin ilk örneği görülmektedir.
Çayönü, günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce dere kenarında bereketli bir ovaydı. Çayönü Ovası, avcılık için de ideal bir konumdaydı.
Çayönü toplumundaki erkekler ortalama 170 cm, kadınlar ise 157 cm boyundaydı. Ortalama yaş 29-30 yıl arasında değişmekteydi.

Sözlü Kültür

Yazının icadından önce insanlar, toplumsal hafızalarını sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarmış ve bu yolla korumuştur.
Eski Yunan’da mit ve efsane anlatıcıları, Türklerde ozan ve âşık, Afrika’da topluluğun en yaşlıları; bu aktarım görevini üstlenmiştir. 
Toplumlar, sözlü geleneklerini oluştururken çevrelerinde olup biten ve kendilerini etkileyen bütün olay ve unsurları kullanmıştır.
Halk anlatıları; zamanla hem başka kültürlerden etkilenmiş hem de diğer kültürlerin sözlü ürünlerini etkilemiştir.
Örneğin Romalıların Türeyiş Efsanesi’ndeki dişi kurt ile Türklerdeki Türeyiş, Göç, Ergenekon destanlarındaki kurt motifi birbirine benzemektedir.


Tarih Öncesi Dönemlendirme

Tarih öncesi devirler sınıflandırılırken insanların kullanmış oldukları araç-gereç ve madenlerden yola çıkılmıştır.
Buna göre tarih öncesi Taş Çağı ve Maden Çağı şeklinde dönemlendirilmiştir.  Yazının icadıyla birlikte tarihî çağlar başlamıştır.
Taş Çağı: Eski Taş, Orta Taş ve Yeni Taş Çağı olmak üzere kendi içinde çağlara ayrılırken
Maden Çağı da Bakır, Tunç ve Demir Çağı olarak dönemlere ayrılmıştır. 
Zamanla bu dönemlendirmeye, üretim ve yerleşme biçimiyle yaşam koşullarını belirleyen diğer etkenler de eklenmiştir.

Tarih öncesi devirlerin, başlangıç ve bitiş zamanları bölgelere göre farklılıklar gösterir. 
Yazıdan önceki dönemlerde bütün insanların aynı sıralamayı takip etmemesi, tarih öncesi devirleri birbirlerinden kesin olarak ayırmayı zorlaştırmıştır. 
Bu nedenle tarih öncesi dönemlendirmede daha çok bölgesel
olarak adlandırmalara gidilmiştir.


ANADOLUDAKİ DİĞER ÖNEMLİ MERKEZLER

Konya, Akşehir Dursunlu fosil yatakları, Anadolu’da insan varlığına ilişkin kalıntıların ele geçirildiği en eski buluntu yeridir.

İstanbul, Yarımburgaz Mağarası’na günümüzden  270 bin-390 bin yıl önce ilk insanların yerleştiği 
tespit edilmiştir.

Antalya, Karain Mağarası, Anadolu’da insana dair en eski kemik kalıntılarını barındırması 
açısından çok önemlidir.

Not: Ünitenin devamına www.tarihkursu.com /ders notları bölümünden ulaşabilirsiniz.

2 thoughts on “İNSANLIĞIN İLK İZLERİ ( TARİH 9 2. ÜNİTE İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ 1. BÖLÜM)”

  1. Keşke 2.uniteyi bir sayfada toplasaydıniz ayrı ayrı yapmışsınız çok uzun oluyor böyle ama ellerinize sağlık inşallah gireceğim sınavda başarılı olurum

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post