Amerika, Avustralya ve Afrika’nın bilinmeyen bölgeleri ile yeni yerler ve kıtalar keşfedildi.
Keşfedilen bölgelerde İspanyollar ve Portekizliler koloniler kurarak sömürge bölgeleri oluşturdular. Bu bölgelerdeki insanları köle ticaretinde kullandılar.
Akdeniz limanları önemini kaybederken Atlas Okyanusu üzerindeki limanlar [Lizbon, Bordeaux (Bordo), Anvers, Roterdam…] değer kazandı.
Avrupa’ya bol miktarda altın ve gümüş getirildi. Böylece Avrupa’nın ekonomisi güçlendi.
Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşti.
Burjuvalar asillerin topraklarını satın alarak büyük servet sahibi oldular.
Coğrafi Keşifler sonucu yeni bitki, sebze ve meyve türleri de keşfedildi. Tütün, kahve, pamuk, patates, domates, kakao gibi .
Hristyanlık keşfedilen bölgelerde yayılma imkânı buldu.
Dünya’nın yuvarlak olduğunun anlaşılması özellikle Katolik Kilisesinin birtakım öğretilerini derinden sarstı.
Bu durum kilise ve din adamlarına olan inancın sorgulanmasına neden oldu.
Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti’ne Etkileri
Coğrafi Keşifler sonucunda ticaret yollarının yön değiştirmesi,
Osmanlı ülkesinden geçen İpek ve Baharat yollarının önemini azalttı.
Atlas Okyanusu’ndaki limanlar önem kazanırken Akdeniz limanları önemini kaybetti.
Bu durum Osmanlı Devleti’nin gümrük gelirlerinde azalmaya, dolayısıyla da ekonomisinde gerilemeye neden oldu.
İpek Yolu üzerinde bulunan birçok Türk hanlığı ekonomik yönden zayıflayarak zamanla Rusların denetimine girdi.
Keşfedilen bölgelerden Avrupa’ya taşınan değerli madenlerin (altın, gümüş) zamanla Osmanlı ülkesine girmesi, Osmanlı para birimi olan akçenin değer kaybetmesine yol açtı. Bu durum eşya ve mal fiyatlarının artmasına (enflasyon) neden oldu.
HİNT DENİZ SEFERLERİ (1538-1553)
Coğrafi Keşifler sonucu Hint deniz yolunun
bulunmasından sonra Portekizler Hint ticaret yollarını denetimlerine aldılar.
Osmanlı Devleti, gerek bu bölgelerdeki Müslümanlara yardım etmek gerekse Portekizleri bölgeden uzaklaştırmak amacıyla Hindistan’a dört sefer düzenledi.
Bu seferler, Hadım Süleyman Paşa (1538), Piri Reis (1551), Murat Reis (1552) ve Şeydi Ali Reis (1553) tarafından gerçekleştirildi.
Ancak bu seferlerden bir netice elde edilmedi. Nedenleri:
Osmanlı Devleti’nin bölgenin önemini tam olarak kavrayamaması,
Osmanlı gemilerinin açık denizlere dayanıklı olmaması
Bölge halkının tam destek vermemesi etkili oldu.
Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Osmanlı donanmasını Akdeniz’den Hint Okyanusu’na geçirebilmek için “Süveyş Kanalı Projesi”ni hayata geçirmek istedi.
Bu proje ile Akdeniz ve Kızıldeniz’i bir kanalla birleştirmeyi amaçladı. Böylece Coğrafi Keşifler yüzünden önemini kaybeden Akdeniz limanları yeniden canlanabilecekti. Ancak bu proje hayata geçirilemedi.
Hint Deniz Seferleri oldukça büyük zorluklarla yapıldığı gibi, Osmanlı devletini ekonomik açıdan da olumsuz etkiledi.
ATLANTİK ÜLKELERİNİN AKDENİZ’E NÜFUZ ETME ÇABALARI
XVI. yüzyıl yoğun olarak Osmanlı Devleti
ile Atlantik ülkeleri (İspanya, Portekiz, İngiltere, Hollanda)
arasında Akdeniz’e hâkim olma mücadelesi içerisinde geçti.
Osmanlı-İspanya rekabetinde en önemli konulardan biri Orta Akdeniz’de jeopolitik konumuyla dikkat çeken Tunus oldu.
Osmanlı Devleti, Barbaros Hayrettin Paşa komutasında Tunus’u ele geçirdi.
Bu durum karşısında İspanya’nın desteklediği Andrea Dorya komutasında bir Haçlı donanması oluşturuldu.
28 Eylül 1538’de yapılan Preveze Deniz Savaşı ile Haçlı donanması büyük bir bozguna uğratıldı.
Türk denizcilik tarihinin bu en büyük zaferi sonrasında Akdeniz’deki üstünlük Osmanlı Devleti’ne geçti.
İspanyolların elinde bulunan Cerbe Adası’nın fethedilmesi Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki hâkimiyeti daha da güçlendi (1560).
II. Selim Dönemi’nde Kaptanıderya Lala Mustafa Paşa, Venediklerin elinde bulunan Kıbrıs’ı, ele geçirdi (1571).
Kıbrıs’ın fethedilmesi sonrası İspanya, Portekiz, Venedik gibi ülkelerden oluşan yeni bir Haçlı donanması oluşturdular.
İnebahtı mevkinde yapılan savaşta yaklaşık üç yüz parçalık Osmanlı donanmasını yaktılar (1571).
OsmanlI Devleti ile İspanya arasında Tunus üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesi yaklaşık kırk yıl sürdü. Ancak bu mücadele Osmanlı Devleti’nin Tunus’a hâkim olmasıyla sonuçlandı (1574).
Osmanlı Devleti ile Portekiz arasında yaşanan Akdeniz’e hâkim olma mücadelesi zamanla Atlas ve Hint Okyanusu’nda da devam etti.
Kuzey Afrika’nın en batısında yer alan Fas’taki hâkimiyeti için yapılan ve tarihte “Vadiü’s- Seyl Savaşı” olarak bilinen savaşta Portekiz donanmaları ağır bir darbe aldı.
Portekiz Kralı da bu savaşta hayatını kaybetti (1576).
Bu savaştan sonra Portekiz, Akdeniz ve diğer bölgelerdeki sömürgelerini kaybederek sömürgecilik rekabetinde geri plana düştü.
Hollanda, XVI. yüzyıla kadar İspanya’nın hâkimiyeti altında bulunuyordu.
İspanya’nın zayıflaması sonrası Hollanda, İspanya’dan ayrılarak bağımsız bir konuma geldi.
XVI. yüzyıl sonları ve XVII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı Devleti ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı.
Bu sayede birtakım ekonomik imtiyazlar kazanarak Akdeniz’de etkinliğini arttırmak istedi.
İngiltere, XVI. yüzyıl ortalarından itibaren büyük bir donanma gücüne sahip oldu.
XVII. yüzyıldan itibaren sömürgecilik faaliyetlerinde en büyük rakipleri olan İspanya, Portekiz ve Fransa’yı saf dışı bırakarak âdeta tek başına yol aldı.
Dünyanın birçok yerinde sömürge bölgeleri oluşturdu.
Zamanla Akdeniz Bölgesi’ne yönelerek bölgenin deniz ticaretini ele geçirmeyi ve Kuzey Afrika’da sömürge bölgeleri kurmayı hedefledi.