Tarih Kursu 9. Sınıf Tarih DERS NOTLARI 9. Sınıf Tarih I. Ünite Geçmişin İnşa Sürecinde Tarih Ders Notları

9. Sınıf Tarih I. Ünite Geçmişin İnşa Sürecinde Tarih Ders Notları

DERS NOTLARI TARİH 9

Bu yazımızda güncel müfredata göre hazırladığımız 9. sınıf tarih dersi 1. ünitesi olan Geçmişin İnşa Sürecinde Tarih ünitesinin özet ders notlarını paylaşıyoruz. 9. sınıf tarih kitabı özet pdf ders notları sayesinde derslerde daha başarılı olacaksınız. Maarif modeline uygun olarak hazırladığımız 9. sınıf tarih dersi notları aşağıdaki konuları kapsamaktadır.

Geçmişin İnşa Sürecinde Tarih

Tarih Öğrenmenin Faydaları

Tarihin Doğası

Tarihsel Bilginin Üretim Süreci

Tarih Araştırma ve Yazımında Dijital Dönüşüm

TARİH ÖĞRENMENİN FAYDALARI

Tarih öğrenmenin Bireye Faydaları:

Milli Bilinç ve Kimlik: Tarih öğrenmek, bireylerin vatan sevgisi, bayrak sevgisi ve bağımsızlık gibi milli değerleri anlamalarını sağlar. Bu, bireylerin kimliklerini daha iyi kavramalarına yardımcı olur.

Geçmişten Ders Alma: Bireyler, geçmişte yaşanan olaylardan ders çıkararak gelecekte benzer durumlarla nasıl başa çıkabileceklerini öğrenirler.

Geniş Perspektif ve Anlayış: Tarih, bireylerin olayları ve olguları daha geniş bir çerçeveden değerlendirmelerini sağlar. Bu, bireylerin dünyaya bakış açılarını genişletir ve farklı kültürleri, siyasi, sosyal, ekonomik koşulları anlama becerilerini geliştirir.

Empati ve Yorumlama Becerisi: Tarih, bireylerin empati kurma yeteneklerini geliştirir ve olayları sadece kendi perspektiflerinden değil, başkalarının gözünden de değerlendirebilmelerine yardımcı olur.

Sorgulama ve Analiz: Tarih öğrenmek, bireylerin sorgulama, yorumlama ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirir, olayların farklı sebeplerini ve sonuçlarını anlayabilmelerine olanak tanır.

Kendi Geçmişini Anlama: Bireyler, ailelerinin ve toplumlarının geçmişini öğrenerek, bugün geldiği noktayı daha iyi anlarlar.

İlham ve Motivasyon: Tarihteki önemli figürlerin başarıları ve zorluklarla başa çıkma yöntemleri bireylere ilham verir. Kendi yaşamlarında karşılaştıkları engelleri aşmaları için motivasyon sağlar.

Bilgi ve Kültürel Zenginlik: Genel kültürü artırır ve tarihsel bilgi birikimini genişletir.

Tarih öğrenmenin Topluma Faydaları:

Toplumsal Aidiyet ve Birliktelik: Ortak bir geçmişe ve değerlere sahip olmak, toplumun bir araya gelmesini ve toplumsal aidiyet duygusunun güçlenmesini sağlar. Bu, toplumun zorluklar karşısında birlikte hareket etme yeteneğini artırır.

Ortak Değerlerin Benimsenmesi: Tarih, bir toplumun ortak kimliğinin oluşmasında kritik rol oynar. Ortak değerlerin benimsenmesi, toplumsal bütünlüğü ve devamlılığı destekler.

Milli Bilincin Güçlendirilmesi: Tarih, topluma milli bilinç kazandırarak, toplumun kendi varlığını ve değerlerini koruma isteğini artırır. Bu, toplumsal dayanışmayı ve milli mücadele ruhunu besler.

Gelecek İçin Ders Alma: Toplumlar, geçmişte yaşanan olaylardan ders çıkararak, benzer durumların tekrar yaşanmaması veya etkilerinin en aza indirgenmesi için politikalar geliştirebilir.

Kültürel ve Tarihi Mirasın Korunması: Tarih bilinci, toplumların kendi kültürel ve tarihi miraslarını koruma konusunda duyarlı olmasını sağlar. Bu da, kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasına katkıda bulunur.

Kolektif Hafıza ve Kimlik: Toplumun kolektif hafızasını canlı tutar. Geçmişte yaşanan olayları ve kişilikleri anarak, toplumsal kimliğin sürekliliğini sağlar.

Toplumsal Dayanışma ve İş birliği: Geçmişteki dayanışma örneklerini öğrenmek, toplumsal iş birliğini ve yardımlaşmayı teşvik eder. Ortak geçmişe dayalı olarak toplumun kriz zamanlarında bir araya gelmesini sağlar.

Değişim ve süreklilik

Değişim ve süreklilik, tarihle ilgili temel kavramlardan biridir. Tarih boyunca toplumsal yaşamdaki bazı unsurlar değişmiş, bazı unsurlar ise devamlılığını korumuştur.

Değişim ve süreklilik kavramları aracılığıyla bugün ile geçmiş arasında bağ kurulur. Örneğin bir toplumun dili, gelenekleri, mimari anlayışı gibi pek çok unsur yüzyıllar boyunca hem varlığını korumuş hem de kendi içinde bazı değişimler yaşamıştır. Tarihçiler, bu değişim ve sürekliliğin sebepleri ve sonuçlarını da inceler

TARİHİN DOĞASI

Tarihin bir bilim dalı olduğunu gösteren kanıtlar ve gerekçeler

Yöntemlerin Kullanımı: Tarihçiler, diğer bilim dallarında olduğu gibi belirli yöntemler kullanırlar. Bu yöntemler arasında kaynak eleştirisi, tarihsel karşılaştırmalar, neden-sonuç ilişkilerini analiz etme gibi bilimsel süreçlere dayalı yaklaşımlar bulunur. Bu durum, tarihin sistematik ve disiplinli bir çalışma alanı olduğunu gösterir.

Bilinmeyenin Peşinde Olma: Tarihçiler, geçmişteki olayları anlamak için mevcut kaynakları inceleyerek yeni bilgiler elde etmeye çalışırlar. Bu süreçte, bilinmeyen sorulara cevap aramak ve yeni teoriler geliştirmek temel amaçtır. Tıpkı bir fizikçinin yeni bir parçacık keşfetmeye çalışması gibi, bir tarihçi de bilinmeyen bir medeniyetin izlerini sürer.

Diğer Bilimlerle İlişki: Tarih, arkeoloji, antropoloji, sosyoloji gibi diğer bilim dallarıyla sıkı bir ilişki içindedir. Bu disiplinler arası çalışmalar, tarihçilerin daha kapsamlı ve doğru sonuçlara ulaşmasını sağlar. Örneğin, bir tarihçi bir medeniyeti anlamak için arkeologların bulgularından ve antropologların kültürel analizlerinden yararlanabilir.

Sistematik Bir Yaklaşım: Tarihçiler, olayları rastgele değil, belirli bir sistematik çerçeve içinde incelerler. Kronoloji, nedensellik ve değişim gibi kavramlar, tarihçilerin kullandığı temel analiz araçlarıdır. Bu sistematik yaklaşım, tarihe bilimsel bir karakter kazandırır.

Sürekli Gelişen Bir Alan: Tarih, yeni kaynakların bulunması, yöntemlerin gelişmesi ve farklı perspektiflerin ortaya çıkmasıyla sürekli olarak değişen ve gelişen bir alandır. Tarihi bilgi yeni bir kaynak bulunduğunda değişebilir.Bu durum, tarihin statik bir bilgi değil, sürekli güncellenen ve geliştirilen bir alan olduğunu gösterir.

Tarihsel bilginin bilimsel olması için neler gerekmektedir?

Sistemleştirme: Tarihsel bilgilerin belirli bir düzen içinde sınıflandırılması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Bu sayede tarihsel olaylar arasındaki ilişkiler ve neden-sonuç bağlantıları daha net bir şekilde ortaya konabilir.

Kaynak Eleştirisi: Tarihsel bilgilerin güvenilirliği ve doğruluğu, kullanılan kaynakların eleştirel bir şekilde değerlendirilmesine bağlıdır. Farklı kaynaklar arasındaki çelişkiler tespit edilmeli ve en doğru bilgiye ulaşmak için titiz bir inceleme yapılmalıdır.

Bilimsel Yöntemlerin Kullanımı: Tarihsel araştırmalarda bilimsel yöntemler kullanılmalıdır. Bu yöntemler arasında hipotez kurma, veri toplama, analiz etme ve sonuç çıkarma gibi adımlar yer alır.

Tarihte Neden-Sonuç İlişkisi

Eğer tarihsel olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisi kurulamazsa, tarih sadece birbirini izleyen rastgele olayların bir koleksiyonu olarak kalır. Bu durumda, tarihçiler olayları anlamlı bir şekilde açıklamak yerine, sadece kronolojik bir sırayla anlatmak zorunda kalırlar.

Tarihsel olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkileri sayesinde gelecekteki olası gelişmeler hakkında tahminlerde bulunmak mümkün olur. Ancak bu ilişkiler göz ardı edilirse, tarih tamamen öngörülemez ve rastlantılara bağlı bir süreç olarak görülür. Bu da tarihçilerin geleceğe yönelik herhangi bir yorum yapmasını engeller.

Tarihçi, olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini ortaya çıkararak, geçmişi anlamaya ve açıklamaya çalışır. Ancak neden-sonuç ilişkileri göz ardı edilirse, tarihçinin rolü sadece olayları sıralamak ve yazgıyı öne sürmekle sınırlı kalır. Bu da tarihçinin bilimsel bir araştırmacı olmaktan çıkarak, daha çok bir hikaye anlatıcısına dönüşmesine neden olur.

Metafor

Metafor, bir şeyi başka bir şeye benzeterek daha etkili ve çarpıcı bir anlatım elde etmektir.

Bu benzetme, iki farklı şey arasında aslında olmayan bir bağlantı kurar.

Örnek: “Kalbim taş gibi oldu.” Bu cümlede kalp, hissetmeyen, duymayan bir taş ile benzetilerek kişinin duygusuz bir hale geldiği anlatılır.

Diğer Örnekler:

O bir aslandır. (Güçlü ve cesur bir kişi)

Denizler kadar derin bir aşkı var. (Çok büyük bir aşk)

Zaman su gibi akıp gidiyor. (Zamanın sürekli ve hızlı geçtiği)

Analoji

Analoji, karmaşık bir durumu daha basit ve anlaşılır hale getirmek için iki farklı şey arasındaki benzerlikleri vurgulamaktır.

Bu benzetme, iki şey arasında mantıksal bir ilişki kurar.

Örnek: “Bir atom, güneş sistemine benzer. Çekirdek güneş, elektronlar ise gezegenler gibidir.” Bu cümlede atomun yapısı, güneş sisteminin yapısına benzetilerek daha kolay anlaşılır hale getirilir.

Diğer Örnekler: “Bir ağaç gibi büyüyor.” (Sürekli olarak gelişme ve büyüme)”Bilgisayar bir beyin gibidir.” (Bilgisayarın düşünme ve işlem yapma yeteneği)” Bir puzzle gibi, her parça bir bütünün parçasıdır.” (Bir sistemdeki her öğenin önemi)

Metafor ve Analoji Arasındaki Fark

                        Metafor                                                          Analoji

Amaç               Daha etkili ve çarpıcı anlatım             Daha basit ve anlaşılır açıklama

Bağlantı          İki şey arasında hayali bir bağlantı                İki şey arasında mantıksal bir ilişki

Dil                   Daha şiirsel ve sanatsal                                  Daha bilimsel ve mantıksal

Tarihsel bilginin özellikleri
Tarihsel olaylar tekrarlanamaz bu yüzden gözlemlenmesi mümkün değildir.
Tarihsel bilgi, laboratuvar ortamında tekrar edilmesi ya da üzerinde gözlem yapılması mümkün olmayan geçmiş yaşantıları ele alır.
Tarihçiler farklı kaynaklardan elde ettikleri çok sayıda kanıttan yararlanır:
Tarihçiler, araştırma süreçlerinde ulaştıkları belge, bulgu ve anlatılar üzerinden geçmişi yeniden kurgular.
Tarihçilerin her türlü yazılı ve görsel belgeden, arkeolojik buluntu ve kalıntıdan, konuyla ilgili yapılmış çalışmalardan ya da görgü tanıklığından yararlanması gerekir.
Tarih, kaynaklara ve kanıtlara dayandırılması gereken bir disiplindir.
Az sayıda belge günümüze ulaşmıştır.
Uzak geçmişte yaşanan olay ya da olgularla ilgili bir araştırma yapıldığında kaynak sayısı daha az olacak ve daha az kanıta erişilecektir.
Bazı tarih çalışmalarında kaynaklara bağlı olarak daha sınırlı bir çalışma alanı söz konusudur.
Tarih diğer bilim dallarından faydalanır.
Tarih çalışmalarında kronoloji, coğrafya, arkeoloji, nümismatik, diplomatik gibi farklı disiplinlere ait alan bilgilerinden yararlanılır.
Tarihçiler, bu alan bilgilerini kullanarak kaynaklarını hesaplanabilirlik, ölçülebilirlik ve kesinlik ölçütlerine göre değerlendirir.
Tarihsel bilgide Fen Bilimlerinde olduğu gibi kesin bilimsel yasalara dayanan tarihsel olgular bulunmaz.
Tarihsel olgular, fen bilimlerinin aksine kesin yasalara dayandırılamaz; tarihçilerin kaynaklar üzerinden ulaştığı çıkarımlara ve yorumlara bağlıdır.
Tarih çalışmaları belli bir sistem dâhilinde ve nesnel bir yaklaşımla yapılması, ayrıca farklı kaynaklar üzerinden çok sayıda kanıta ulaşılması yönüyle bilimsel nitelik taşır.
Bazı tarihsel bilgiler değişebilir.
Bir konu hakkında çalışma yapılırken kullanılan kaynaklara veya tarihçinin bakış açısına göre farklı yorumlar ya da çıkarımlar ortaya konabilir.
Tarihsel bilgiler; elde edilen yeni bilgilere, belgelere ve araştırma sonuçlarına göre değişebilir.
Tarih Nedir
Tarih; toplumların başından geçen olayları zaman ve yer göstererek belgelere dayalı bir biçimde anlatan bunların sebep ve sonuçlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini objektif olarak ele alan sosyal bir bilimdir.

Geçmiş ve tarih kavramları arasındaki farklar
Geçmiş, yaşanmış, somut olayların bütünüdür; geri dönülemez bir zaman dilimidir. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşu, Fransız İhtilali gibi olaylar geçmişe aittir. Ancak bu olayları sadece kendi başlarına düşünemeyiz. Bu olayları anlamak, yorumlamak ve geleceğe taşımak için tarih bilimine ihtiyaç duyarız.
Tarih ise, geçmişteki bu olayları belgeleyen, yorumlayan ve anlamlı bir bütün haline getiren bir insan etkinliğidir. Tarihçiler, çeşitli kaynakları (kitaplar, belgeler, arkeolojik buluntular vb.) kullanarak geçmişi yeniden inşa ederler. Örneğin, bir tarihçi, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunu incelerken, o dönemde yazılmış tarih kitaplarına, seyahatnamelere, fermanlara ve diğer belgelere başvurur. Bu belgeleri analiz ederek, imparatorluğun nasıl kurulduğu, hangi etkenlerin rol oynadığı gibi sorulara cevap arar.
Kısacası, geçmiş, yaşanmış olan her şeydir; tarih ise bu yaşanmışlıkları anlamlandırma, yorumlama ve geleceğe taşıma çabasıdır.
Geçmiş, bir nevi ham madde ise, tarih bu ham maddeden yapılan bir eser gibidir.
Tarihçiler, bu eseri oluştururken kendi bakış açılarını, bilgi birikimlerini ve kullandıkları kaynakları da işin içine katarlar. Bu nedenle, aynı olayı farklı tarihçiler farklı şekilde yorumlayabilirler.

Zamanın Farklı Düzeyleri ve Tarihsel Zaman:
Bireysel Zaman: Hızlı akan, kişisel deneyimlere dayalı zaman algısı.
Toplumsal Zaman: Sosyal yapıların etkisiyle daha yavaş akan zaman algısı.
Coğrafi Zaman: Çevresel faktörlerin etkisiyle neredeyse durmuş gibi algılanan zaman algısı.
Tarihsel Zaman: Toplumsal olayların kronolojik sırasını belirleyen ve tarihçilerin kullandığı zaman kavramı.

Takvim Sistemleri ve Tarihsel Dönemlendirme
Güneş ve Ay hareketleri gözlemlenerek takvimler oluşturulmuştur. Her toplum kendine özgü bir takvim oluştururken yaşamlarını en çok etkileyen olayı takvimlerinin başlangıcı olarak kabul etmişlerdir.
Ay Takvimi: İlk olarak Sümerler tarafından kullanılmıştır.
Güneş Takvimi: İlk olarak Antik Mısırlılar tarafından kullanılmıştır.
Roma Düzenlemesi: Julius Caesar zamanında Antik Mısır güneş takvimi yeniden düzenlenmiştir.
Gregoryen Takvim: Antik Mısır güneş takvimi 1582’de Papa XIII. Gregor tarafından düzenlenmiştir ve günümüzde bu takvim kullanılmaktadır. Bu takvimin başlangıcı İsa’nın doğduğu yıl (0 yılı) kabul edilmiştir.
Zamanın Sınıflandırılması
Tarih yüzyıllık dönemlere ve çağlara ayrılmıştır. Tarihi çağlara ve yüzyıllara ayırmak, tarihçilerin araştırmalarını kolaylaştırır.
Çağ: Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası; asır, dönem, devir.
Yüzyıl: Milat başlangıç alınarak 0-99, 100-199, 200-299 vb. olarak sayılan yüzyıllık dönem.
Avrupa’da XVII. yüzyıldan itibaren tarih dönemlere ayrılarak incelenmeye başlanmıştır. Bu dönemlendirme sırasında Avrupa’da yaşanan gelişmeler ve değişimler dikkate alınmıştır. Bu yaklaşımın nedeni; Avrupalı tarihçilerin, kendi yaşadıkları coğrafyayı diğer bölgelerden daha ileri ve önemli bir merkez olarak kabul etmesidir
İnsanoğlu yazının keşfini bir dönüm noktası olarak kabul etmiştir. Bunun sonucunda yazıdan önceki zamanlar tarih öncesi, sonraki zamanlar ise tarihî dönemler olarak adlandırılmıştır.
Tarih Öncesi Devirler: Yazılı kaynakların olmadığı dönemdir. Antropolojik Araştırmalar XIX. yüzyılda hız kazanmış ve tarih öncesi devirler hakkında bilgi sağlamıştır.
Tarihi Devirler: Sümerlerin MÖ 3200’lerde yazıyı icat etmesiyle tarihi devirler başlar.

Tarihi Çağlar:

Eski Çağ: Yazının icadından Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar (bazılarına göre, Hıristiyanlığın Büyük Kostantinus tarafından resmî din olarak kabul edildiği 336-337 ye kadar) olan devre, Eski Çağ denir.

Orta Çağ: Eski Çağ’ın bitiminden İstanbul’un fethi olan 1453 yılına (veya Amerika’nın keşif tarihi 1492 yılına) kadar olan devre de Orta Çağ denilmektedir.

Yeni Çağ: 1453’ten 1789 yılındaki Fransız ihtilaline kadar olan devre Yeni Çağ denir.

Yakın Çağ: Fransız ihtilalinden günümüze kadar olan devre de Yakın Çağ denilmektedir.

Tarihsel Olay ve Olgu

Tarihsel olay: Tarihte insanlığı etkileyen siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik dinî konularda kısa sürede meydana gelen gelişmelerdir. Olaylar; kendine has özelliklere sahiptir, somut bilgiler içerir, yer ve zaman bildirir. Olayların başlangıç ve bitiş süreleri de bellidir. (Örneğin, ilk Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicreti).

Tarihsel olgu: Tarihte insanlığı etkileyen olayların ortaya çıkardığı sonuçlara göre uzun sürede meydana gelen değişimlerdir.

Olgular; geneldir, süreklilik gösterir, soyuttur. Olgularda belirli bir yer ve zaman söz konusu değildir. (Örneğin, İslamiyet’in yayılışı).

Örnekler:

James Watt’ın buhar makinesini icat etmesi olaydır, Sanayi Devrimi olgudur.

Fransız İhtilali’nin başlaması olaydır, milliyetçilik düşüncesinin ortaya çıkması olgudur.

Atatürk’ün 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkışı olaydır, Türk inkılabı olgudur.

Neden-Sonuç İlişkisi:

Tarihsel olaylar ve olgular arasında sıkı bir neden-sonuç ilişkisi bulunur. Bir olay, başka bir olayın nedeni olabilir veya bir olgunun sonucu olabilir. Bu ilişkiyi anlamak, tarihsel süreçleri daha iyi kavramamızı sağlar.

Örnek:

XVI. yüzyıl sonunda yaşanan Küçük Buzul Çağı dünya çapında tarımsal üretimin azalmasına neden olmuştur, ancak Celali İsyanlarının tek nedeni bu değildir.

Fransız İhtilali, milliyetçilik düşüncesinin yayılmasına önemli katkı sağlamıştır.

TARİHSEL BİLGİNİN ÜRETİM SÜRECİ

Tarihsel bilginin üretim sürecindeki aşamalarda nesnel bir yaklaşım benimsenir. Tarihi olaylar tekrarlanamadığı için gözlem ve deney yapılamaz. Bunların dışında birçok bilimsel yöntem uygulanır. Fen bilimlerinde ve diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi sistemli bir şekilde veri toplanır ve bu veriler analiz edilir. Bu süreçte diğer bilim dallarından da yararlanılır.

Tarihe Yardımcı Bilimler

Arkeoloji: Kazı yolu ile toprak ve su altındaki maddi kalıntıları ortaya çıkarır.

Sosyoloji: Toplumları ve toplumsal olayların neden ve etkilerini inceleyen bilim dalıdır.

Diplomatik: Resmi belgeleri cins, şekil ve içerik bakımından inceleyen bilim dalıdır.

Heraldik: Resmi belgelerdeki mühür, arma ve özel işaretleri inceleyen bilim dalıdır.

Coğrafya: Yeryüzünü fiziki, ekonomik, beşeri ve siyasi yönlerden inceleyen bilim dalıdır.

Paleografi: Geçmişte kullanılan yazı çeşitlerini ve bu yazıların özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.

Epigrafi: Kitabeleri ve üzerindeki yazıları şekil ve içerik bakımından inceleyen bilim dalıdır.

Etnografya: Toplumların yaşayışlarını, hayat tarzlarını, örf ve adetlerini inceleyen bilim dalıdır.

Antropoloji: İnsan ırklarının kökenini ve insan gelişimindeki biyolojik, toplumsal ve kültürel etkileri inceleyen bilim dalıdır.

Filoloji: Günümüzde ve geçmişte konuşulan dilleri ve bu dillerin gelişimlerini inceleyen bilim dalıdır.

Nümismatik: Bir devletin veya uygarlığın siyasi, ekonomik ve kültürel yapısı hakkında bilgi veren para ve madalyaları inceleyen bilim dalıdır.

Kimya: Bir buluntu veya belgenin gerçek olup olmadığını ya da hangi döneme ait olduğunu ortaya çıkarırken kendisinden yararlanılan bilim dalıdır.

Kronoloji: Geçmişten günümüze meydana gelen olay ve olguların zamanını tespit ederek sıralar.

Tarihin Kaynakları

Geçmişte yaşanmış olaylara ait her türlü yazısız veya yazılı bulguya “belge” veya “kaynak” denir. Tarihçiler, tarihsel bilginin üretim sürecinde çeşitli kaynaklar kullanmaktadır. Bu kaynaklar, genel olarak birinci elden ve ikinci elden kaynaklar olarak isimlendirilmiştir.

Birinci elden kaynaklar, olayların yaşandığı dönemde ya da bu dönemden hemen sonra oluşan veya oluşturulan özgün kaynaklardır. Kitabe, abide, arkeolojik buluntu, para vb.

İkinci elden kaynaklar ise olayların yaşanmasından çok daha sonra birinci elden kaynaklara dayandırılarak ortaya konmuştur. İlber Ortaylı’nın kitabı gibi.

Tarihin kaynakları oluşma biçimlerine göre;

Sözlü kaynaklar (efsaneler, destanlar, menkıbeler vb.),

Yazılı kaynaklar (tabletler, kitabeler, kronikler, fermanlar, beratlar vb.),

Sesli ve görüntülü kaynaklar (resimler, fotoğraflar, filmler, video bantları vb.),

Eşya ve nesneler (arkeolojik buluntular, tarihî eşya ve nesneler) şeklinde de sınıflandırılmaktadır

Tarihsel Bilginin Üretim Süreci:

Tarihsel bilginin üretim sürecinde öncelikle araştırma yapılmak istenen konuyla ilgili bir problem belirlenir.

Daha sonra bu araştırma probleminin sınırlarını zaman, mekân ve içerik açısından belirlemek için sorular sorulur.

Hem soruların sorulması hem de cevapların aranması aşamalarında belli bir plan doğrultusunda hareket edilir.

Tarihçiler, seçtikleri konu ya da araştırma problemi çerçevesinde ilgili kaynakları tarar ve kullanılabilecekleri kaynakları belirler. Bu aşamada kütüphaneler, arşivler, müzeler, tarihî mekânlar ve genel ağ siteleri üzerinden kapsamlı bir araştırma yapılır.

Toplanan bilgiler sınıflandırıldıktan sonra eleştirel bir yaklaşımla ele alınır ve konuyla ilgili bilgiler tespit edilir. Kaynaklardan elde edilen bilgilerin sınırlı olması durumunda ise farklı kaynaklara başvurularak bilgi toplama işi yeniden gerçekleştirilir.

Tarihsel bilginin üretim sürecinde kullanılacak kaynaklar, gerçeklik ve güvenilirlik açısından dikkatle sorgulanmalı; kaynaktaki bilgilerin doğru olup olmadığı belirlenmelidir. Ayrıca farklı bakış açılarını yansıtan çok sayıda kaynaktan yararlanmak, ortaya konan tarihsel bilginin güvenilirliğini ve geçerliliğini artıracaktır.

Tarihçiler, kaynakları inceleme ve sorgulama aşamalarında bilimsel yöntemler kullanmalıdır. İncelenme esnasında kaynakların türü, yazarı, tarihi, oluşum şekli, konumu, dijital kimliği, uzantısı gibi temel unsurlar belirlenmelidir. Daha sonra bu kaynaklarda herhangi bir çelişki, tutarsızlık, belirsizlik, boşluk, propaganda, ön yargı veya yönlendirme olup olmadığı tespit edilmeli; tüm kaynaklar sınırlılık, geçerlilik ve güvenilirlik açısından sorgulanmalıdır.

Tarihçiler, eserlerini ortaya koymadan önce kaynaklardaki kanıt ve bilgileri eleştirel bir yaklaşımla yorumlamalı ve bunları ele aldıkları problem çerçevesinde değerlendirmelidir. Bu süreçte kullanılan kaynaklardaki içeriğin ana fikri ve kaynaklarda geçen şahıs, yer, zaman gibi unsurların özellikleri belirlenmelidir. Kaynaklarda verilen olay ve olgulara ilişkin her türlü bilgi ortaya konmalı; elde edilen kanıt ve bilgiler, o dönemin şartları göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır.

Tarihçiler, özgün ve bilimsel bir eser ortaya koyarken yararlandıkları kaynaklara atıf yapmalı ve bu kaynakları eserin kaynakça bölümünde göstermelidir. Kaynakçanın belirtilmesi, yapılan çalışmanın güvenilirliğini artırdığı gibi bilimsel ve mesleki etik açısından da zorunludur.

ADIM ADIM TARİH ARAŞTIRMALARININ AŞAMALARI:

1. ADIM: Araştırma Konusunun Belirlenmesi ve Sürecin Planlanması

2. ADIM: Kaynaklardan Bilgi toplama

3. ADIM: Kaynakların İncelenmesi

4. ADIM: Kaynakların Sorgulanması

5. ADIM: Kaynaklardan Elde Edilen Bilgilerin Yorumlanması

6. ADIM: Araştırma Raporunun Hazırlanması

Tarih biliminin yöntem basamakları

1. Tarama (Kaynak Arama)

Bu aşamada tarihçi, konuyla ilgili tüm olası kaynakları araştırır ve toplar. Bu kaynaklar, yazılı belgeler (kitaplar, gazeteler, mektuplar), görsel materyaller (fotoğraflar, filmler), maddi kalıntılar (eserler, yapılar) ve sözlü tarih gibi çeşitlilik gösterebilir.

2. Tasnif (Sınıflandırma)

Toplanan kaynaklar, konu ve tarihsel döneme göre düzenlenir ve sınıflandırılır. Bu sayede karmaşık görünen bilgi yığını daha anlaşılır hale gelir ve analiz için hazırlanır.

3. Tahlil (Çözümleme)

Sınıflandırılan kaynaklar, içerikleri açısından detaylı bir şekilde incelenir. Bu aşamada kaynakların güvenilirliği, tarafsızlığı ve kapsamlılığı değerlendirilir. Kaynaklar arasındaki çelişkiler ve eksiklikler tespit edilmeye çalışılır.

4. Tenkit (Eleştiri)

Tahlil edilen kaynaklar, bilimsel yöntemlere göre eleştirilerek doğru sonuçlara ulaşılmaya çalışılır. Bu aşamada kaynakların yazarı, yazıldığı tarih, amaç ve ideoloji gibi faktörler göz önünde bulundurulur. Kaynakların orijinalliği sorgulanır.

5. Terkip (Sentez)

Son aşamada ise elde edilen bilgiler bir araya getirilerek anlamlı bir bütün oluşturulur. Bu sayede konuyla ilgili yeni bir görüş veya açıklama ortaya konulur.

1.4 DİJİTALLEŞMENİN TARİH ARAŞTIRMA VE YAZIMINA ETKİSİ

Sayısallaştırma: Fiziksel bir materyali (kitap, belge, fotoğraf vb.) dijital ortama aktararak okunabilir ve işlenebilir hale getirme işlemidir. Örneğin, bir kitabın taranarak PDF formatına dönüştürülmesi sayısallaştırmadır.

Doğuştan dijital veri: Başlangıçta dijital ortamda üretilen ve fiziksel bir karşılığı olmayan veri türüdür. Sosyal medya paylaşımları, e-postalar ve web siteleri gibi platformlarda üretilen veriler doğuştan dijital veridir.

Büyük veri: Çok büyük hacimli, çeşitlilik gösteren ve yüksek hızda üretilen veri kümesidir. Sosyal medya verileri, internet trafiği verileri ve sensör verileri büyük veriye örnektir.

Yoğun veri: Belirli bir konu veya olay hakkında çok detaylı ve kapsamlı bilgi içeren veri türüdür. Bir tarihsel olayın tüm belgelerinin dijitalleştirilmesiyle elde edilen veri kümesi yoğun veriye örnektir.

Yapılandırılmış veri: Tablo, veritabanı veya elektronik tablo gibi düzenli bir formatta saklanan veri türüdür. Nüfus sayımı verileri, kütüphane katalogları yapılandırılmış veriye örnektir.

Veri analizi: Toplanan verilerin anlamlandırılması, ilişkilerin belirlenmesi ve sonuçların çıkarılması işlemidir. Tarihsel verilerin analiz edilmesiyle geçmişteki olaylar hakkında yeni bilgiler elde edilebilir.

Veri madenciliği: Büyük veri kümelerinden gizli kalmış bilgi ve örüntüleri keşfetme işlemidir. Tarihsel verilerde veri madenciliği yaparak beklenmedik ilişkiler ve kalıplar bulunabilir.

Yakın okuma: Bir metnin her kelimesi, cümlesi ve paragrafı üzerinde detaylı bir inceleme yapmaktır. Tarihsel metinlerin anlaşılması için yakın okuma önemlidir.

Uzak okuma: Birçok metni genel olarak tarayarak ana fikirleri ve konuları belirleme işlemidir. Tarihsel araştırmada geniş bir kaynak taramasında uzak okuma kullanılır.

Hiper Metin: Birbiriyle bağlantılı yazı, görüntü, video gibi verileri içeren bir metin organizasyonudur. Genel ağ (web), birbirine bağlantılı milyarlarca sayfadan oluşan bir hiper metin sistemidir.

Dijital kaynaklar

Dijital kaynaklar, dijital doğmuş [born digital (born dijital)] ve sonradan dijitalleştirilmiş kaynaklar olarak ikiye ayrılır.

Genel ağ siteleri, çevrim içi forumlar, e-kitaplar, elektronik kayıtlar, dijital ses kayıtları ve konum verileri dijital doğmuş kaynaklardır,

Yazılı, basılı ve görsel kaynakların taranarak bilgisayara aktarılmış hâline sonradan dijitalleştirilmiş kaynak adı verilir.

Dijital tarih çalışmalarındaki ilk adım; veriyi ya da arşiv belgelerini sayısallaştırmak [digitization (dicitizeyşın)], kodlama dili ile etiketlemek [tagging (teging)] ve bunları dijital yayın hâline getirerek herkesin ulaşabileceği bir kaynağa dönüştürmektir.

Daha sonra bu verilerin bilgisayarda okunulabilir hâle getirilmesi ve kaynaktan elde edilen verilerin yapılandırılması aşamasına geçilir. Bu süreçte belgelerden elde edilen büyük verinin uluslararası standartlara uygun olarak tasnif edilmesi, birbiriyle ilişkilendirilmesi; kavram ağacı [thesaurus (tesaurus)], otomatik sözlük, açık erişim, açık veri, bağlı veri, ileri arama, filtreleme, dışa aktarma gibi işlemlerin yapılması gerekir.

Sonraki süreçte ise elde edilen yapılandırılmış veriler; istatistik programları, coğrafi bilgi sistemleri (CBS), ağ, içerik gibi analiz araçları ile haritalanır, görselleştirilir ve yorumlanır.

Tarihsel kaynakların dijitalleştirilmesi sonrasında ortaya çıkacak olan büyük veriyi analiz etmek ve yorumlamak, tarih araştırmacılarının iş yükünü büyük oranda artıracaktır. Bu iş yükünü azaltmak için ulusal ve uluslararası iş birlikleri kurularak ortak çalışmalar yapılabilir veya yapay zekâ uygulamaları yoluyla araştırmacıların farklı yorumlara ve sonuçlara ulaşması sağlanabilir. Bununla birlikte günümüzde geliştirilen teknolojik araçlar sayesinde tarihsel bilginin görsel ve tematik olarak işlenmesi, veriler arasındaki gözle görülemeyen ilişki ağlarının ortaya çıkarılması gibi pek çok avantaj sağlanmıştır.

Tarihçiler, dijital yöntemler sayesinde sayfalarca belge hakkında doğru değerlendirmeler yapabilme, yeni sorular sorabilme ve konulara farklı açılardan bakabilme imkânına sahip olmuştur. Bununla birlikte geleneksel ve dijital tarih yazımlarını birbirini tamamlayan ve tarihsel bilginin zenginleştirilmesine katkıda bulunan iki yöntem olarak düşünmek gerekir.

Büyük miktarda verinin ulaşılabilir hâle gelmesi, tarihçilerin toplumsal ve kültürel değişimler hakkında daha kapsamlı analizler yapmasını sağlamıştır.

Dijital tarih çalışmalarında izlenen süreç

Araştırma ve Veri Toplama: Tarih araştırmacısının bilimsel ilgi ve merakı doğrultusunda bir konu belirlenir. Bu konu seçiminde daha önce yapılan çalışmalar, ileri sürülen teoriler, sahip olunan inanç ve değerler etkili olabilir. Konu belirlendikten sonra doğru ve güvenilir kaynaklar üzerinden veri toplanır.

Verileri Dijitalleştirme: Verilerin dijitalleştirilmesi süreci, fiziksel olarak var olan belgelerin veya bilgilerin dijital formata dönüştürülmesidir. Taranan veya dijital olarak kaydedilen belgelerin uygun dosya formatlarına (PDF, JPEG, TIFF vb.) dönüştürülmesi gerekir.

Verileri Düzenleme ve Kataloglama: Dijitalleştirilen verilerdeki yanlış, eksik, tutarsız ya da hatalı bilgiler ayıklandıktan sonra meta verilere dönüştürülür. Daha sonra bu veriler sınıflandırılarak kataloglanır ve etiketlenir.

Verileri Analiz Etme ve Yorumlama: Veriler derinlemesine incelendikten sonra anlamlandırılır ve yorumlanır. Elde edilen sonucun güvenilir ve geçerli olması için bu aşamada çok dikkatli olunması gerekir.

Sonuçları Paylaşma ve Sunma: Elde edilen verilerin görsel hâle dönüştürülmesi ve paylaşılması sürecidir. Bu süreçte araştırma bulgularının daha kolay anlaşılması ve yorumlanması için tablo, grafik, diyagram, harita vb. görsel araçlardan yararlanılabilir. Sonuçlar; araştırmanın etkisini ve değerini artırmak için bilimsel dergi, toplantı, rapor ya da genel ağ siteleri; diğer araştırmacılar tarafından yeniden analiz edilmesi için de veri setleri aracılığıyla paylaşılabilir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

DERS NOTLARI TARİH 9

9. Sınıf Tarih II. Ünite Eski Çağ Medeniyetleri Ders Notları9. Sınıf Tarih II. Ünite Eski Çağ Medeniyetleri Ders Notları

Bu yazımızda güncel müfredata göre hazırladığımız 9. sınıf tarih dersi 2. ünitesi olan Eski Çağ Medeniyetleri ünitesinin özet ders notlarını paylaşıyoruz. 9. sınıf tarih kitabı özet pdf ders notları sayesinde derslerde daha başarılı olacaksınız. Maarif modeline uygun olarak hazırladığımız 9.