Bu sayfada sizlerle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline göre hazırladığımız güncel 9. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevaplarını (2024-2025) paylaşıyoruz. 9. sınıf tarih ders ve çalışma kitabı cevapları konulara ve sayfa numaralarına göre sıralanmıştır.
Tarih dersi 9. sınıf ders kitabı etkinlik cevapları kapsamı:
Ünite: 9. Sınıf tarih Dersi 3. Ünite Orta Çağ Medeniyetleri ders kitabı cevapları
Konu: 3. Ünite Ölçme Değerlendirme Soruları ders kitabı cevapları
Sayfa Aralığı: 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252 ve 253. sayfaların 9. sınıf tarih dersi kitabı cevapları
9. Sınıf Tarih Kitabı 3. Ünite Ölçme Değerlendirme Soruları ve Cevapları
1. Etkilenen Toplumlar ve Bölgeler
Hunlar: Göçün başlıca aktörü olan Hunlar, Ural Dağları’ndan başlayarak Avrupa’nın büyük bir kısmına yayılmışlardır. Bu yayılma sürecinde birçok germen kabilesini de beraberlerinde sürükleyerek Roma İmparatorluğu’na büyük baskı uygulamışlardır.
Germen Kabileleri: Gotlar (Vizigotlar ve Ostrogotlar), Vandallar, Burgundlar, Franklar, Saksonlar gibi Germen kabileleri, Hunların baskısı ve Roma İmparatorluğu’nun zayıflamasıyla birlikte göç hareketlerine katılmışlar ve Avrupa’nın farklı bölgelerine yerleşmişlerdir.
Roma İmparatorluğu: İmparatorluk doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Batı Roma İmparatorluğu, Hunların baskısı ve Germen kabilelerinin istilası sonucu yıkılmıştır. Doğu Roma İmparatorluğu ise daha uzun süre ayakta kalabilmiş ancak sınırlarını koruyabilmek için büyük mücadeleler vermiştir.
Sasaniler: Doğu’da ise Sasaniler Doğu Roma İmparatorluğu ile olan mücadele ederek Anadolu’daki topraklarını genişletmiştir.
2. Sorunun Cevabı: B) Ağır iklim koşulları
Metinde açıkça belirtildiği üzere, Orta Asya’daki aşırı sıcaklıklar, kuraklıklar, şiddetli soğuklar ve salgın hastalıklar gibi ağır iklim koşulları, Türklerin göç etmesine neden olan başlıca faktörlerden biridir. Bu koşullar, tarımı ve hayvancılığı olumsuz etkileyerek insanların yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştırmıştır.
3. Sorunun Cevabı:
Türkistan’da yaşanan zorlu iklim koşulları, doğrudan ekonomik hayatı etkilemiştir. Bu etkileri şu şekilde sıralayabiliriz:
Tarım ve hayvancılığın olumsuz etkilenmesi: Aşırı sıcaklık, kuraklık ve soğuklar, tarım ürünlerinin yetişmesini zorlaştırmış, hayvanların ölümüne neden olarak besin kaynaklarını azaltmıştır.
Ekonomik kayıplar: Tarım ve hayvancılıktaki düşüş, Türklerin ekonomik olarak zayıflamasına ve yaşam standartlarının düşmesine yol açmıştır.
Göç ihtiyacı: Ekonomik zorluklar, yeni meralar ve su kaynaklarına ulaşmak için göç etmeye zorunlu kılmıştır.
Yeni ekonomik düzenlerin oluşması: Göç eden Türkler, yeni yerleştikleri bölgelerde farklı ekonomik faaliyetlere yönelerek yeni ekonomik düzenler oluşturmuşlardır.
4. Sorunun Cevabı:
Türkistan’da yaşanan kitlesel göçler, kültürel, siyasal ve ekonomik alanlarda önemli değişimlere neden olmuş olabilir:
Kültürel Alan:
Kültürel etkileşimler: Farklı bölgelerdeki halklarla etkileşim halinde olan Türkler, kendi kültürlerini zenginleştirirken, yerleştikleri bölgelerin kültürlerini de etkilemişlerdir.
Yeni kültürel sentezler: Göç hareketleri, farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle yeni kültürel sentezlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Siyasal Alan:
Yeni devletlerin kurulması: Göç eden Türkler, yerleştikleri bölgelerde yeni devletler kurmuşlar veya var olan devletlerin yapısını değiştirmişlerdir.
Siyasi dengelerin değişmesi: Göçler, bölgesel ve uluslararası siyasi dengeleri etkileyerek yeni ittifakların oluşmasına yol açmıştır.
Ekonomik Alan:
Ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesi: Göç eden Türkler, yeni yerleştikleri bölgelerde tarım, hayvancılık, ticaret gibi farklı ekonomik faaliyetlere yönelerek ekonomik yapıyı değiştirmişlerdir.
Yeni ticaret yollarının açılması: Göç hareketleri, yeni ticaret yollarının açılmasına ve ticaretin canlanmasına katkı sağlamıştır.
5. Orta Çağ’da Yaşanan Kitlesel Göçlerin En Önemli Etkisi
Verilen metinde Orta Çağ’da yaşanan kitlesel göçlerin birçok etkisi sıralanmış. Ancak bu etkilerden en önemli olanı, Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ve Orta Çağ’ın başlaması olarak değerlendirebiliriz.
Neden Roma İmparatorluğu’nun çöküşü en önemli etki olarak kabul edilebilir?
Siyasi Düzenin Değişimi: Roma İmparatorluğu, yüzyıllar boyunca Avrupa ve Akdeniz havzasında siyasi ve kültürel bir birlik sağlamıştı. Bu imparatorluğun çöküşüyle birlikte Avrupa’da siyasi birlik ortadan kalktı ve feodalite gibi yeni siyasi sistemler ortaya çıktı.
Kültürel ve Sosyal Değişimler: Roma İmparatorluğu’nun çöküşü, Avrupa’da büyük bir kültürel ve sosyal dönüşüme yol açtı. Hıristiyanlığın daha da yaygınlaşması, eğitim sisteminin gerilemesi ve kırsal nüfusun artması gibi önemli değişiklikler yaşandı.
Ekonomik Durgunluk: İmparatorluğun çöküşüyle birlikte ticaret yolları güvensiz hale geldi, üretim azaldı ve ekonomik durgunluk yaşandı.
Asayişin Bozulması: İmparatorluğun sağladığı güvenlik ortadan kalkınca, Avrupa’da yağma, gasp ve savaşlar sıklaştı.
Yeni Devletlerin Doğuşu: Göç hareketleri sonucu yeni devletler kuruldu ve siyasi harita yeniden şekillendi.
6. Soru Aşağıda Orta Çağ’daki başlıca devletlerle ilgili gelişmeler verilmiştir. Bu gelişmelerin hangi olay sonucu gerçekleştiğini tespit ederek ilgili numarayı kronolojik sıraya göre tarih şeridine yerleştiriniz.
GELİŞMELER
I. Çin’de Tang Hanedanlığı Dönemi başlamıştır.
II. Abbasi Devleti’nde Türkler, sadece askerî alanda değil siyasi ve idari alanlarda da devlette etkili olmuşlardır.
III. Türkistan’daki Çin baskısı ortadan kalkmıştır.
IV. Attila, Doğu Roma İmparatorluğu’nu vergiye bağlamıştır.
V. Müslümanların İspanya’daki ilerleyişleri durmuştur.
VI. Türk adı, VI. yüzyılın ortalarında Asya bozkırlarında yaygın bir şekilde kullanılır hâle gelmiştir.
VII. İslam tarihinde devletin kuruluş esaslarını, organlarını ve temel prensiplerini ortaya koymuştur.
VIII. Doğu Roma İmparatorluğu’nun Doğu Akdeniz’deki üstünlüğü sona ermiştir.
IX. Türkistan’daki Türkler yaklaşık elli yıl Çin esaretinde yaşamıştır.
X. Müslümanlarla Doğu Roma arasında yapılan ilk savaştır.
XI. İslam tarihinde Abbasiler iktidara gelmiştir.
OLAYLAR
1- 618-906 yılları arasında Çin’e hâkim olan Tang Hanedanlığı Dönemi’nde imparatorluk altın çağını yaşamıştır.
2- Abbasi tarihinde “Samarra Devri” (836-892) diye bilinen bu dönemde Türkler yalnız askerî alanda değil siyasi ve idari alanlarda da devlette etkili olmuştur.
3- Abbasiler Türklerin de desteğini alarak Talas Savaşı’nda (751) Çin ordusunu yenilgiye uğratmıştır. Bu savaş sonucunda Türkistan coğrafyasındaki Çin baskısı ortadan kalkmıştır.
4- Attila’nın 441 ve 447 yıllarında Doğu Roma’ya karşı gerçekleştirdiği Balkan Seferleri’yle Tuna Nehri civarında Hunlara engel olacak bir güç kalmamıştır. Bu seferler sonucunda ağır bir vergiye bağlanan Doğu Roma İmparatorluğu, Attila’nın batıya yönelmesi sayesinde varlığını sürdürmeye devam etmiştir.
5- Müslümanların 732 yılında [Fransa’da] Tours ve Poitiers şehirleri arasında yer alan ovada [Puvatya] Franklar’a yenilmesi, Avrupa’da gerçekleştirilmek istenen fetihler açısından bir dönüm noktası olmuştur.”
6- VI. yüzyılın ortalarından itibaren Asya bozkırlarında Türk adı yaygın şekilde kullanılmaya başlamıştır. Türk milletine adını veren I. Göktürk Devleti, Bumin Kağan önderliğinde 552 yılında Ötüken merkez olmak üzere kurulmuştur.
7- 622 yılı “İslâm tarihinde devletin kuruluş esaslarını, organlarını ve temel prensiplerini ortaya koyan yazılı bir anayasanın ilk örneğine Hz. Peygamber döneminde rastlanmaktadır. Hicretten sonra Müslümanların yanı sıra Medine toplumunu oluşturan Yahudileri ve diğer grupları bir şehir devleti halinde teşkilâtlanmaya ikna eden Hz. Peygamber bu teşkilâtın esaslarını yazılı bir metin (sahîfe) halinde ortaya koymuştur.
8- İslam Devleti, Zâtüssavârî adıyla bilinen bu büyük deniz zaferi ile Bizans İmparatorluğu’nun Doğu Akdeniz’deki üstünlüğüne son vermiştir (654).
9- Yaklaşık elli yıl boyunca Çin esareti altında yaşayan Göktürkler, Kutluk önderliğinde 682’de bağımsızlığını kazanarak Ötüken merkez olmak üzere II. Göktürk Devleti’ni kurmuştur.
10- 629’da gerçekleşen Mute Savaşı’nda kendilerinden sayıca daha üstün olan Doğu Roma ordusuna karşı başarılı bir mücadele vermiştir. Mute Savaşı, İslam Devleti ile Doğu Roma İmparatorluğu arasında yapılan ilk savaştır.
11- Abbasiler, 750 yılında Ebü’l Abbas Seffah’ın Emevi Devleti’ne son vermesiyle Kûfe’de kurulmuştur.
KRONOLOJİK SIRA
IV. Attila, Doğu Roma İmparatorluğu’nu vergiye bağlamıştır.
VI. Türk adı, VI. yüzyılın ortalarında Asya bozkırlarında yaygın bir şekilde kullanılır hâle gelmiştir.
I. Çin’de Tang Hanedanlığı Dönemi başlamıştır.
VII. İslam tarihinde devletin kuruluş esaslarını, organlarını ve temel prensiplerini ortaya koymuştur
X. Müslümanlarla Doğu Roma arasında yapılan ilk savaştır.
VIII. Doğu Roma İmparatorluğu’nun Doğu Akdeniz’deki üstünlüğü sona ermiştir
IX. Türkistan’daki Türkler yaklaşık elli yıl Çin esaretinde yaşamıştır.
V. Müslümanların İspanya’daki ilerleyişleri durmuştur.
XI. İslam tarihinde Abbasiler iktidara gelmiştir.
III. Türkistan’daki Çin baskısı ortadan kalkmıştır.
II. Abbasi Devleti’nde Türkler, sadece askerî alanda değil siyasi ve idari alanlarda da devlette etkili olmuşlardır.
7. Kaynak A ve B’ye göre Kudüs’ün Müslümanlar tarafından fethinde nasıl bir yönetim politikası izlendiğini kısaca açıklayınız.
Kaynak A ve B, Hz. Ömer döneminde Kudüs’ün fethi sırasında izlenen hoşgörülü ve adaletli bir yönetim politikasını ortaya koymaktadır. Bu politikaların temel ilkeleri şunlardır:
Din özgürlüğü: Kudüs halkının kendi dinlerini özgürce yaşamasına izin verilmiştir. Kiliselerin ve haçların korunacağı garanti altına alınmıştır.
Can ve mal güvenliği: Kudüs halkının can ve mallarının güvenliği sağlanmıştır.
Vergi sistemi: Kudüs halkından cizye adı verilen bir vergi alınmakla birlikte, bu verginin karşılığında güvenlik ve koruma sağlanmıştır.
Anlaşma ve sözleşmelerin önemi: Kudüs halkıyla yapılan anlaşma yazılı hale getirilmiş ve bu anlaşmaya riayet edilmesi konusunda hassasiyet gösterilmiştir.
Özetle, Müslümanlar Kudüs’ü fethettikten sonra, fethedilen diğer şehirlerde olduğu gibi, farklı dinlere mensup insanlara karşı hoşgörülü bir politika izlemişlerdir. Bu politika, İslam’ın hoşgörü ve adalet ilkelerine uygun olarak uygulanmıştır.
8. Kaynak B’de yer alan antlaşma, Kudüs halkı için neleri öngörmektedir?
Kaynak B’de yer alan antlaşma, Kudüs halkına aşağıdaki hakları ve güvenceleri tanımaktadır:
Din özgürlüğü: Hristiyanların kendi dinlerini özgürce yaşama hakkı.
Can ve mal güvenliği: Hristiyanların can ve mallarının korunması.
Kilise ve haçların korunması: Hristiyanların ibadethanelerinin ve dini sembollerinin zarar görmeyeceği.
Zorlama olmaksızın vergi ödeme: Hristiyanların cizye adı verilen bir vergi ödemeleri karşılığında güvenlik altında yaşamaları.
Özetle, antlaşma, Kudüs’teki Hristiyanların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almıştır.
9. Kaynaklardan hareketle Kudüs’ün Müslümanlar tarafından fethi ve yönetimi ile Haçlılar tarafından işgali sırasında izlenen politikalar arasındaki farklılıkları açıklayınız. Bu farklılıkların, Kudüs halkı üzerindeki etkileri neler olabilir?
Müslümanlar ve Haçlılar tarafından Kudüs’e yönelik politikalar arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır:
Hoşgörü vs. vahşet: Müslümanlar, Kudüs’ü fethederek hoşgörülü bir yönetim politikası izlerken, Haçlılar şehri yağmalamış ve büyük bir katliam yapmıştır.
Din özgürlüğü vs. din zorlaması: Müslümanlar, Hristiyanların din özgürlüğüne saygı gösterirken, Haçlılar Hristiyanlığı yaymak amacıyla zor kullanmışlardır.
Anlaşma ve sözleşmelere bağlılık vs. sözleşmeleri çiğneme: Müslümanlar, Kudüs halkıyla yaptıkları anlaşmaya riayet ederken, Haçlılar bu anlaşmayı hiçe saymıştır.
Koruma vs. yok etme: Müslümanlar, Kudüs’teki kilise ve dini mekanları korurken, Haçlılar bu mekanları yağmalamış ve tahrip etmiştir.
Bu farklılıkların Kudüs halkı üzerindeki etkileri:
Müslümanlar döneminde: Kudüs halkı, din ve yaşam tarzları konusunda özgürlüklerine saygı duyulan bir ortamda yaşamışlardır. Bu durum, şehirde huzurun ve güvenliğin sağlanmasına katkı sağlamıştır.
Haçlılar döneminde: Kudüs halkı, büyük bir katliam ve yağmaya maruz kalmış, dinleri ve kültürleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, şehirde büyük bir yıkıma ve güvensizlik ortamına neden olmuştur.
10. Kaynaklarda Yer Alan Orta Çağ Devletlerinin Yönetim Yapılarının Özellikleri
Kaynak A (Sâsânî İmparatorluğu):
Din Devleti: Sâsânî İmparatorluğu, büyük ölçüde din adamlarının (mobad) kontrolünde olan bir din devletidir.
Saray ve İdari Yapı: İdari kurumların merkezi, kasr adı verilen saraydır. Saray, idari büroların bulunduğu, divanların tutulduğu ve önemli evrakların korunduğu ana idari mekanizmadır.
Vezirler ve Debirler: Yüksek rütbeli görevliler vezirler ve debirler olarak iki kategoriye ayrılır. Baş vezir, devletin yürütme kurulunun başındaki başbakan yetkisine sahiptir ve bütün yazışmaları imzalayıp mühürler.
Kaynak B (Gök Türkler):
Karizmatik Hükümranlık: Kağanlık, kişiye Tanrı tarafından verilen karizmatik bir hükümranlıktır.
Meclis ve Ayukı: Gök Türk kağanları meclisin tabii başkanıdır. Kağan olmadığı zaman meclise hanedana mensup olmayan Aygucı ve Ögeler başkanlık eder. Hükümetin karşılığı “ayukı” tabiridir ve başında hanedandan olmayan aygucılar veya ügeler bulunur.
Kaynak C (Abbâsîler):
Mutlak Hükümdar: Halife, mutlak bir hükümdar olup, halifelik verasete dayalı bir hükümdarlık şeklinde devam eder.
İlahi Temel: Halifenin kudret ve kuvvetinin kaynağı ilahi bir temele dayanır.
Saray Hiyerarşisi: Halifeler, saray hiyerarşisi ile halktan ayrılmıştır.
Vezâret ve Hâciblik: Vezir, halifenin vekili ve idari teşkilatın başıdır. Hâciblik ise halifeyi suikastlara karşı korumak ve halkın önemli işlerle uğraşan halifeyi meşgul etmesini önlemek için kurulmuştur.
11. Kaynaklarda yer alan Orta Çağ devletlerinin yönetim yapılarının benzerlik ve farklılıkları nelerdir?
Benzerlikler:
Vezirlik Kurumu: Hem Sâsânîler hem de Abbâsîlerde vezirlik kurumu, yönetimde önemli bir yere sahiptir. Vezirler, hem idari işlerde hem de hükümetin yürütülmesinde başbakan konumundaydı.
Din ve İlahi Yetki: Sâsânîlerde din adamlarının hükümet üzerinde güçlü bir etkisi vardı. Abbâsîlerde ise halifelik, ilahi bir temele dayanıyordu. Göktürklerde ise kağanlık Tanrı tarafından veriliyordu, yani ilahi bir meşruiyet temeline dayalıydı.
Merkezi Yönetim ve Saraylar: Sâsânîlerde yönetim merkezi kasr adı verilen saraylarken, Abbâsîlerde halifeler sarayda teşrifat ve hiyerarşi ile halktan ayrılmıştı. Göktürklerde de kağanlar hükümetin merkezi figürüydü.
Farklılıklar:
Din Adamlarının Etkisi: Sâsânîlerde din adamları doğrudan yönetim üzerinde etkili olup hükümdar tayin edebilmekteyken, Abbâsîlerde yönetim ilahi bir temele dayansa da yönetimde dini kurumların doğrudan tayin yetkisi yoktu. Göktürklerde ise yönetim tamamen karizmatik liderlik ve askeri yetkinlik üzerine kurulmuştu.
Vezirlik ve Yönetim Şekli: Sâsânîlerde vezirler ve debirler saray idaresinde görev yaparken, Abbâsîlerde vezirler doğrudan halifenin vekili olarak geniş yetkilere sahipti. Göktürklerde ise kağan yönetimin doğal lideriydi ve aygucı veya ügeler hükümetin başındaydı.
Yönetim Yetkisi: Göktürklerde hükümetin başkanlığını hanedana mensup olmayan kişiler (aygucılar veya ügeler) yapabilirken, Sâsânîlerde ve Abbâsîlerde yönetim hanedan ve yüksek rütbeli görevliler tarafından kontrol edilmekteydi.
12. Metinde yer alan Orta Çağ devletlerinin ordu yapılarının özellikleri nelerdir?
Tang Hanedanlığı (Çin):
Tarıma elverişli bölgelerde askerî tarım toplulukları sistemi kurulmuştur.
Ordu yapısında piyadeler çoğunluğu oluştururken, Türk atlılarına benzeyen hafif süvari birlikleri özel olarak seçilmiştir.
Sâsânî İmparatorluğu:
Orduda süvariler, piyadelerden üstün kabul edilmiş ve daha fazla maaş almıştır.
Askerlere bazı araziler ikta olarak bağışlanmıştır.
Doğu Roma (Bizans):
Orduda süvari sınıfının önemi artmış ve İmparatorluğun askeri gücü daha çok atlı birliklere dayanmıştır.
Thema sistemi ile Anadolu’ya çiftçi askerler yerleştirilmiştir, bu askerler teçhizatlanmış ve organize edilmiştir.
Göktürk ve Uygurlar:
Barış döneminde halk günlük işleriyle uğraşırken, savaş döneminde topyekûn seferberlik ilan edilmiştir.
Kadınlar da orduyu kumanda edebilmiş ve atlı olarak savaşlara katılmıştır.
Hz. Peygamber Dönemi:
Düzenli bir ordu yoktur; Müslüman olan herkes asker sayılmıştır.
Gönüllülerden oluşan ordu, belirtilen yer ve zamanda askerî teçhizatlarıyla hazır olmuştur.
Ordunun öncü ve yan birliklerini süvariler oluşturmuştur.
Emeviler:
Ordunun temelini piyadeler ve süvariler oluşturmuştur.
İlk dönemlerde Araplar ordunun çoğunluğunu oluştururken, sınırların genişlemesiyle farklı milletlerden askerler de alınmıştır.
Mevali adı verilen gayrimüslim askerler, Arap askerlerden daha az maaş almıştır.
13. Metinde yer alan Orta Çağ devletlerinin ordu yapılarındaki benzerlik ve farklılıklar nelerdir?
Benzerlikler:
Süvarilere Verilen Önem: Sâsânîler, Doğu Roma, Tang Hanedanlığı ve İslam orduları süvarilere büyük önem vermiştir. Özellikle Sâsânîler ve Doğu Roma’da süvariler ordunun önemli bir parçasıydı. Göktürk ve Uygurlar da süvari birliklerine sahipti.
Askerî Tarım Toplulukları: Tang Hanedanlığı ve Doğu Roma (Thema sistemi) gibi bazı devletler, askerî tarım toplulukları veya çiftçi askerleri organize ederek, askeri yapıları ile tarımı birleştirmiştir.
İkta ve Arazi Sistemleri: Sâsânîlerde askerlere arazi verilmesi, Doğu Roma’da çiftçi askerlerin yerleştirilmesi gibi yöntemler, ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için toprak sistemlerinin kullanılmasına benzer örneklerdir.
Seferberlik ve Gönüllülük: Göktürkler ve Hz. Peygamber Dönemi’nde tüm halkın savaşa katılımı sağlanırken, gönüllülük esasına dayalı bir yapı vardı.
Farklılıklar:
Ordunun Sosyal Yapısı: Emevilerde ordunun büyük kısmı başlangıçta Araplardan oluşurken, daha sonra farklı milletlerden askerler katılmıştır. Sâsânîlerde ise sınıf ayrımı vardı; süvariler piyadelerden üstündü. Tang Hanedanlığı’nda ise askerî tarım toplulukları kurularak daha farklı bir askeri yapılanma görülmüştür.
Kadınların Rolü: Göktürk ve Uygurlarda kadınlar orduda aktif roller üstlenirken, diğer devletlerde kadınların bu tür bir rolü olduğuna dair bilgi bulunmamaktadır.
Maaş ve Sosyal Statü: Sâsânîler ve Emevilerde ordudaki maaş farklılıkları dikkat çekicidir. Sâsânîlerde süvarilere piyadelerden fazla maaş ödenirken, Emevilerde mevali askerler Arap askerlerden daha az maaş almıştır.
Ordunun Yapısı: Hz. Peygamber Dönemi’nde düzenli bir ordu yokken, gönüllülük esasına dayalı olarak herkes askere katılabiliyordu. Tang Hanedanlığı ve Doğu Roma gibi diğer devletlerde ise daha düzenli ve organize bir askeri yapı mevcuttu.
14. Verilen metin ve görsele göre Orta Çağ’daki ticaret yolları üzerinde yer alan devlet ve toplumların etkileşimlerine yönelik hangi sorular sorulabilir?
Cevap: E) I, II ve III
Metin, ticaret yolları üzerindeki şehirlerin özellikleri, ticaret yollarının güzergahlarının oluşumunda etkili olan hususlar ve devletlerin bu yolları ele geçirme mücadeleleri hakkında bilgi vermektedir. Bu nedenle, aşağıdaki sorular sorulabilir:
I. Ticaret yolları üzerindeki şehirlerin ortak özellikleri nelerdir?
Metinde şehirlerin canlı ticaret, rekabet, konum avantajı ve ulaşılabilirlik gibi ortak özelliklere sahip olduğu belirtilmektedir.
II. Ticaret yollarının güzergâhlarının oluşumunda hangi hususlar etkili olmuştur?
Ticaret yollarının güzergahları, ticaret yapılabilirlik, konum avantajları ve pazar erişimi gibi faktörlerle belirlenmiştir.
III. Devletler ve topluluklar ticaret yollarını ele geçirmek için neden mücadele etmişlerdir?
Ticaret yollarını kontrol etmek ekonomik zenginlik, siyasi güç ve stratejik avantaj sağlamıştır. Bu yüzden mücadele edilmiştir.
15. Orta Çağ’daki ticaret yolları, devletler ve toplumların ekonomik-kültürel ilişkilerini nasıl etkilemiştir?
Orta Çağ ticaret yolları, devletler ve toplumlar arasında hem ekonomik hem de kültürel etkileşimi büyük ölçüde artırmıştır:
Ekonomik Etkileşim: Ticaret yolları üzerinde yer alan şehirler, ticaretin merkezi haline gelerek zenginleşmiş ve ekonomik açıdan güçlü hale gelmiştir. Bu şehirler, göçebe kabileler ve yerleşik toplumlarla ticaret yaparak farklı bölgelerden gelen ürünlerin değişimini sağlamıştır. Ticaretin canlılığı, bu şehirlerin gelişmesini ve ekonomik refahın artmasını sağlarken, ticaret yollarını kontrol eden devletler de büyük kazanç elde etmişlerdir.
Kültürel Etkileşim: Ticaret yolları üzerinden gerçekleştirilen alışveriş, sadece mal değişimini değil, aynı zamanda fikirlerin, inançların, teknolojilerin ve kültürel öğelerin de yayılmasına yol açmıştır. Farklı toplumlar arasında bilgi alışverişi olmuş; bu durum mimari, sanat, bilim ve din gibi çeşitli alanlarda zengin bir kültürel birikim ve etkileşim yaratmıştır.
Siyasi Mücadele: Ticaret yollarını kontrol etmek, stratejik bir üstünlük sağladığı için devletler ve kabileler arasında sürekli bir mücadeleye yol açmıştır. Ticaret yollarının kontrolü, devletlerin güçlenmesine, sınırlarının genişlemesine ve diğer toplumlarla olan ilişkilerinde üstünlük kurmasına yardımcı olmuştur.
Bu şekilde, ticaret yolları, Orta Çağ’daki devletlerin ekonomik refahını ve kültürel zenginliğini doğrudan etkilemiş; aynı zamanda bu yollar üzerinde kontrol sahibi olma mücadelesi, dönemsel çatışmaların ve siyasi değişimlerin ana nedenlerinden biri olmuştur.
16. soru Görseldeki tanılayıcı dallanmış ağaç yapısını adım adım inceleyerek doğru çıkışı bulalım:
“Orta Çağ’daki başlıca ticaret yolları İpek, Baharat ve Kürk Yolu’dur.”
Bu bilgi doğrudur. Bu nedenle “D” yönünü takip ediyoruz.
“İpek Yolu, kuzeyinde Kürk Yolu ile bağlantılıdır.”
Bu ifade de doğrudur. Devamında yine “D” yönünü takip ediyoruz.
“Baharat Yolu, daha çok deniz taşımacılığının kullanıldığı bir yoldur.”
Bu bilgi de doğrudur. Yine “D” yönünü takip ediyoruz.
“Ticaret yolları üzerinde kervansaraylar, konaklamalar için inşa edilen yapılar kervansaraylardır.”
Bu bilgi doğrudur. Buradan “1. Çıkış”a ulaşılır.
Bu adımlarla, doğru çıkış: 1. Çıkıştır.