Tarih Kursu 11. Sınıf Tarih DERS NOTLARI 5. Ünite XIX. ve XX. Yüzyılda Değişen Sosyo-Ekonomik Hayat

5. Ünite XIX. ve XX. Yüzyılda Değişen Sosyo-Ekonomik Hayat

11. sınıf ders notları

Bu yazımızda güncel müfredata göre hazırladığımız 11. sınıf tarih dersi 5. ünitesi olan XIX. ve XX. Yüzyılda Değişen Sosyo-Ekonomik Hayat ünitesinin ders notlarını paylaşıyoruz. 11. sınıf tarih kitabı özet pdf ders notları sayesinde derslerde daha başarılı olacaksınız. Güncel 11. sınıf Tarih ders kitabına uygun olarak hazırladığımız XIX. ve XX. Yüzyılda Değişen Sosyo-Ekonomik Hayat özet ders notları aşağıdaki konuları kapsamaktadır.

11. Sınıf Tarih 11 5. Ünite XIX. ve XX. Yüzyılda Değişen Sosyo-Ekonomik Hayat

SANAYİ İNKILABI

Sanayi İnkılabı’yla makine gücünün hâkim olduğu üretim tarzına geçilmiştir.

XVIII. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıktı.

İngiltere’de 1760 yılında James Watt (Ceymıs Vat) “buhar makinesini” icat etti.

Böylece sanayide insan gücü yerine makine kullanımı yaygınlaştı.

Bu tarz üretim, tekstil sektöründen başlayarak diğer sektörlere de yayılmıştır.

Yeni teknolojik buluşlar ve aletlerle üretim hızı arttı.

Seri üretimle birlikte ürün miktarı da arttı.

Ortaya çıkan teknolojik gelişmeler sanayi ve ulaşımda yaşanan yeni ilerlemelerle ham madde ve pazar ihtiyacını ortaya çıkardı.

KLASİK ÜRETİM’İN ÖZELLİKLERİ

Üretimde el emeği ön plandadır.

Üretim küçük atölyelerde sınırlı sayıda gerçekleştirilir.

İş bölümünde geleneksel eğitimden yararlanılır.

Üretim teknolojisi basittir.

Üretimde çalışan sayısı sınırlıdır.

Üretim araçlarının mülkiyeti zanaatkâra aittir.

Üretim ve satış aynı mekânda gerçekleşmektedir.

ENDÜSTRİYEL ÜRETİM’İN ÖZELLİKLERİ

Üretimde makineleşme ön plandadır.

Üretim fabrikalarda seri hâlde ve yüksek miktarlarda yapılır.

İş bölümünde modern eğitimden faydalanılır.

Üretimde gelişmiş teknolojiler kullanılır.

Çalışan sayısı binlerle ifade edilir.

Üretim araçlarının mülkiyeti fabrika/firma sahibine aittir.

Üretim fabrikalarda, satışlar iç ve dış pazarlarda yapılır.

OSMANLI DEVLETİ’NDE SANAYİLEŞME ÇABALARI

Osmanlı Devleti’nde en yaygın ekonomik faaliyet ziraattı.

Bu faaliyetin temelinde tımar sistemi bulunmaktaydı.

XVII. ve XVIII. yüzyılda yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler sonucunda tımar sistemi önemini kaybetti.

Bu sistem öncelikli olarak yereldeki ihtiyaçları giderdiği için merkeze (hazineye) istenilen düzeyde katkı sağlamıyordu.

Bu durum Osmanlı Devleti’nde sermaye birikiminin oluşmasını engelledi.

Avrupa’da ise ileri düzeyde bir sermaye birikimi olduğundan sanayileşmede sermaye sorunu yaşanmadı.

Osmanlı Devleti’nde sanayi üretimi devlet kontrolündeki loncalar aracılığıyla yürütülmekteydi.

 XVIII. yüzyıl ile birlikte Avrupa’da meydana gelen teknik ve ekonomik gelişmeler sonucunda yeni bir düzen ortaya çıktı.

Bir sonraki yüzyılda, başta İngiltere olmak üzere seri üretime geçen Avrupa devletleri diğer ülke pazarlarını denetim altına aldı.

III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde sanayileşme teşebbüslerinin özünde devlet ve toplum hayatında özellikle askerî alanda başlatılan yenileşme (Nizam-ı Cedit) hareketi ön plandaydı.

1830’a kadar gerçekleşen bu hamlelerle birlikte kâğıt, çuha, deri, kundura ve iplik fabrikaları kuruldu.

Bu dönemde 1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması’yla birlikte Avrupa’nın ucuz ve kaliteli malları Osmanlı pazarlarına girdi.

Bu durum Osmanlı yerli sanayisinin zayıflamasına neden oldu.

Osmanlı Devletinde, 1840-1860 arası devletçilik politikası öne çıktı.

Bu politika doğrultusunda Batı tarzında fabrikalar ve imalathaneler kuruldu.

Diğer yandan mevcut fabrikaların modernize edilmesi yoluna gidildi.

Devletin amacı, bu teşebbüsler ile Avrupa devletlerinin Osmanlı pazarlarını ele geçirmesini önlemekti.

ŞİRKETLEŞME HAREKETLERİ

1850’de ilk adım olarak Boğaziçi vapur seferlerini yürütmek üzere Cevdet Paşa ile Fuat Paşa’nın öncülüğünde önce Şirket-i Hayriye ardından da yerli ve yabancı pek çok şirket kuruldu.

1849’dan 1910’a kadar toplam 95 şirket kuruldu.

SERGİ-İ UMUMİ-İ OSMANÎ’NİN AÇILMASI

1863’te İstanbul Sultanahmet’te tarım ve sanayi ürünlerinin tanıtıldığı ilk sergi açıldı.

Bu tarihten itibaren çeşitli ürünlerin tanıtıldığı bir dizi sergi düzenlendi

ISLAH-I SANAYİ KOMİSYONU’NUN KURULMASI

1864’te kurulan bu komisyon, bugünkü ticaret ve sanayi odalarının ilk şekliydi.

DEMİR YOLU PROJELERİNİN HAYATA GEÇİRİLMESİ

Osmanlı Devleti’nde ilk demiryolu ulaşımı 1854’te Kahire-İskenderiye hattında yapıldı.

1856’da Anadolu’da ilk demir yolu hattı İzmir-Aydın ve İzmir-Turgutlu (Manisa) arasında açıldı.

 1900-1908 yılları arasında Şam-Medine arasında inşa edilen Hicaz Demir Yolu en önemli demir yollarından birisidir.

SANAYİ MEKTEPLERİNİN AÇILMASI

1864’ten itibaren İstanbul ve diğer bölgelerde erkekler ve kızlar için ayrı ayrı pek çok sanayi mektebi kuruldu.

Mithat Paşa’nın Tuna valiliği döneminde Niş’te bu mekteplerin kurulmasına yönelik ilk adım atıldı.

Bu mekteplerde çocuklara ekonominin ve toplumun ihtiyaç duyduğu terzilik, dokumacılık, dericilik, demircilik ve matbaacılık gibi alanlarda mesleki eğitim verilirdi.

ESNAF ŞİRKETLERİNİN KURULMASI

Dağınık vaziyette faaliyet gösteren esnafı bir araya getirmek suretiyle daha büyük ölçekli esnaf şirketlerinin kurulmasını sağlamak amaçlanmıştı.

Bu proje kapsamında Simkeşler Şirketi, Debbağlar Şirketi, Saraçlar Şirketi, Kumaşçılar Şirketi, Dökümcüler Şirketi ve Demirciler Şirketi gibi birçok şirket açıldı.

XVIII ve XIX. yüzyıllarda Osmanlı Devleti endüstriyel üretime geçişte birtakım zorluklarla karşılaştı.

ENDÜSTRİYEL ÜRETİME GEÇİŞTE KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR

Rusya ve Avusturya ile yapılan uzun süreli savaşların getirdiği mali sıkıntılar

III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde başlatılan ıslahatlara ulemanın ve Yeniçeri Ocağının karşı çıkması

Devlet sınırları içerisinde meydana gelen isyanlar (Balkanlar, Anadolu ve Mısır isyanları)

Şark Meselesi kapsamında Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’ni parçalama teşebbüsleri

1838 BALTA LİMANI TİCARET ANTLAŞMASI

Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın isyanı sırasında Rus tehlikesine karşı Osmanlı Devleti, İngiltere’den yardım almak için 16 Ağustos 1838’de Osmanlı İngilizlerle Balta Limanı Ticaret Antlaşması imzaladı.

1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması İle

Tekel sistemi kaldırıldı.

İngilizlere diledikleri miktarda ham maddeyi satın alma imkânı verildi.

İç ticarete Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra İngilizlerin de katılması öngörüldü.

İngilizlerle olan transit ticaretten alınan vergi kaldırıldı.

1838 BALTA LİMANI TİCARET ANTLAŞMASI’NA GÖRE

İngiliz vatandaşları, Osmanlı ürünlerini, Osmanlı tebaasından tacirlerle aynı vergi koşulları altında satın alma hakkına sahip oldular.

Antlaşmayla birlikte ihracattan %12, ithalattan ise %5 gümrük vergisi alınmaya başlandı.

Yerli tüccarlar %12 nispetinde iç gümrük vergisini ödemeye devam ederken yabancı tüccarlar bu vergilerden muaf tutuldu.

1838 BALTA LİMANI TİCARET ANTLAŞMASI’YLA BİRLİKTE

Osmanlı pazarları büyük oranda yabancıların denetimine geçti.

Avrupa ile rekabet edemeyen Osmanlı esnafı yavaş yavaş faaliyetlerini durdurmak mecburiyetinde kaldı.

Osmanlı ham maddeleri daha fazla ücret teklif eden Avrupalı tüccarlara satıldığından bu ham maddelerin fiyatlarında büyük artışlar gözlendi.

Esnaf ham madde bulmakta sıkıntı çekti hatta bazı ham maddeleri hiç tedarik edemedi.

1850’de yapılan değişiklik ile gümrük gelirlerinin düşmesinden ve Kırım Savaşı’nın getirdiği maliyetten dolayı devlet iç ve dış borçlanmaya gitti.

DÜYUN-I UMUMİYE İDARESİNİN KURULMASI

XVII. yüzyılın ortalarına kadar yaşanan bütçe açıkları, Galata bankerleri olarak bilinen sermaye sahiplerinden alınan kredilerle kapatılmıştır.

Ancak Osmanlı’daki idari yapı ve ordunun modernleştirilme çabaları, devlet harcamalarının daha da artmasına neden olmuştur.

1853 yılında başlayan Kırım Harbi Osmanlı maliyesini zor durumda bırakmıştır.

Osmanlı yöneticileri, Kırım Savaşı’nda destek veren İngiltere ve Fransa’nın kredi açma konusundaki tekliflerini kabul ederek ilk borç antlaşmasını 24 Ağustos 1854 tarihinde İngiltere ve Fransa ile imzalamıştır.

Her borç alışta devlet, gelir kaynaklarını teminat olarak göstermiş ve bu durum ülkeyi ipotek altına sokmuştur.

1875 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti artık Batılı devletlerden ve bankerlerden borç alamayacak duruma geldi.

“93 Harbi” olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra gerçekleşen 1878 Berlin Konferansı’nda ele alınan konulardan biri Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını ödemesiydi.

1879’da bir araya gelen taraflar anlaşma kararı aldı.

Alınan borçlanma kararlarına göre Rüsum-ı Sitte (altı vergi) adıyla anılan vergileri toplamak üzere Rüsum-ı Sitte İdaresi kuruldu.

Rüsum-ı Sitte İdaresinden istenilen sonuç elde edilemedi.

Osmanlı Devleti, alacaklı tarafların temsilcileri ile 1881’de toplanarak bir anlaşma yaptı.

Bu anlaşmada alınan kararlar hicri Muharrem ayında ilan edildiğinden, “Muharrem Kararnamesi” adıyla anıldı.

II. Abdülhamit döneminde “Muharrem Kararnamesi” doğrultusunda “Düyûn-ı Umûmiye İdaresi” kuruldu.

İstanbul merkezli komisyonda İngiltere, Hollanda, Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya ve Osmanlı Devleti’nden birer üye bulunuyordu.

Meclisin her yıl hazırladığı bütçe hükümetçe onaylandı.

1882 yılında çalışmalarına başlayan meclis, kendisine bağlanan vergileri doğrudan toplamakla yetkiliydi.

Dış borçlar sorunu Millî Mücadele sonrasına kadar sürdü.

1923’te Lozan Barış Antlaşması’nda dış borçlar meselesi tekrar ele alındı.

Türkiye Cumhuriyeti kendi payına düşen borçları taksitlendirdi.

Son taksit 1954’te Adnan Menderes Dönemi’nde ödendi.

İTTİHAT VE TERAKKİ’NİN MİLLÎ İKTİSAT POLİTİKASI

Alman iktisatçı Frederich List’in (Frederik List) korumacı millî ekonomi düşüncesi, İttihat ve Terakki Cemiyeti liderleri arasında itibar görmeye başladı.

Cemiyete göre millî burjuvazi oluşturulmadan ekonomik kalkınma olamazdı.

İttihatçılar bu kapsamda, yabancı burjuvazinin yerine Türk ve Müslüman burjuvazisinin geçmesini hedefledi.

I. Dünya Savaşı’na girdikten sonra bütün dünyada olduğu gibi iç ve dış ticarette büyük sıkıntılar yaşandı.

Zor şartları ganimet bilen bazı fırsatçı tüccarlar, malları depolayıp el altından yüksek fiyatla piyasaya sürmekteydi.

Bu sorunlarla mücadele edecek kurumların başında gelen İstanbul Şehremaneti (İstanbul Belediyesi) ise modern bir belediye olarak örgütlenemediği ve sorunları çözemediği için İttihat ve Terakki Cemiyeti yeni düzenlemelerle belediye hizmetlerini modernize etti.

MİLLÎ İKTİSAT POLİTİKASI

1914’te kapitülasyonlar kaldırıldı ve Düyûn-ı Umûmiye faaliyetleri askıya alındı.

1916’da ticari işlemlerde Türkçenin kullanılmasını zorunlu kılan bir yasa meclisten geçirildi.

Yabancı sermayeli şirketler denetim altına alındı.

Çıkarılan kanunlarla yeni gümrük yasaları onaylanarak yürürlüğe girdi.

1914- 1918 yıllarında anonim şirketler (Millî Mahsulat Anonim Şirketi, Millî İthalat Kantariye Anonim Şirketi vb.) kurularak şirketlerin sayıları arttırıldı.

Devlet bankacılığı anlayışıyla yeni millî kredi kurumları oluşturuldu. Osmanlı Devleti’nde ticaretle uğraşanlar ve zanaatkârlar ile o zamana kadar vergiden muaf olan tüm yabancılar, vergiye tabi tutuldu.

NOT: Mustafa Kemal Önderliğinde 1923’te düzenlenen Türkiye İktisat Kongresinde Bu politikalar çerçevesinde kararlar alındı.

ULUS-DEVLET ANLAYIŞININ OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİLERİ

Osmanlı Devleti’nde isyanlar Fransız İhtilali’nin etkisi ilk önce Balkan topraklarında, özellikle de Rumlar ve Sırplar arasında görüldü.

Avrupa’da Osmanlının aldığı yenilgiler ve toprak kayıpları sonucunda orada yaşayanların Osmanlı topraklarına doğru göç etmeleri Osmanlı Devleti’nin demografik yapısının değişimine neden oldu.

Yaşanan göçlerle beraber kaybedilen toprak gelirlerinin de azalması Osmanlı maliyesi üzerine büyük yük getirdi.

Göçmenlerin yerleştirildiği yörelerde toprak, su ve güvenlik konularında sorunlar yaşandı.

XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne Balkanlar’dan, Kafkaslardan ve Kırım’dan kitlesel göçler olmuştur.

Baskı ve katliamlara maruz kalan Müslüman ve gayrimüslim halklardan insanlar Osmanlı Devleti’ne göç etmiştir.

Göçler sonrasında ortaya çıkan sorunları çözmek için 1857 tarihli Muhacirun Kanunnamesi yayımlanmış ve 1860-1861 yıllarında Muhacirun Komisyonu kurulmuştur.

1848 İhtilalleri’nden sonra Çekler, Macarlar ve Lehlerden (Polonyalılar) önemli sayıda nüfus Osmanlı Devleti’nin topraklarına sığındı.

1831-1882 yılları arasında Anadolu’daki Müslüman nüfusu ikiye katlanmıştı.

Bu durumun oluşmasında 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın etkisi büyük olmuştur.

Bu dönemde Anadolu’ya aralarında Tatar ve Çerkezlerin de bulunduğu bir milyondan fazla göçmen gelmiştir.

Değişik coğrafyalardan gelen muhacirler, çoğunlukla boş topraklar üzerine köyler kurarak yerleşmişlerdir.

Sürekli yerleşimlerden sonra muhacirler birçok sorunla karşılaştılar.

Yerli halk ile aralarındaki arazi anlaşmazlıkları en önemli sorundu.

Anadolu’ya yapılan göçlerin olumlu yönleri de vardır.

Göçler sonrası buraya gelen nüfuzlu aileler getirdikleri sermaye ile Anadolu’nun ekonomik ve ticari hayatını canlandırdı.

Mesleki ve teknik anlamda Anadolu’nun kalkınmasına, boş tarım arazilerinin kullanılmasına katkı sağladılar.

MODERNLEŞME VE DEĞİŞİM

Sanayi devrimi sonrası yaşanan teknolojik gelişmeler modern kent ve metropollerin kurulmasına zemin hazırladı.

Kentlerin kurulması belediyecilik hizmetlerini de beraberinde getirdi.

Demiryolu ulaşımında büyük ilerlemeler sağlandı.

Kırsal alandan kente göç hız kazandı ve şehirlerde zengin sınıf, fakir sınıf, işçi sınıfı gibi tabakalaşmalar meydana geldi.

Nüfusun artması, teknolojik gelişmelerin yaşanması şehirleşme hareketlerine hız ve yaygınlık kazandırırken büyük metropollerin ortaya çıkmasına da zemin hazırladı.

Sanayi İnkılabı’ndan sonra kentleşme ailenin biçimsel olarak küçülmesine, akrabalık ilişkilerinin göreceli olarak zayıflamasına neden oldu.

Avrupada dinin devlet ve toplum hayatında etkisi azaldı ve bireysellik arttı.

OSMANLI VE MODERNLEŞME

Osmanlı, Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra Avrupa medeniyetine yaklaştı.

Tanzimatla birlikte modern belediyecilik anlayışı ilk kez İstanbul’da başladı.

Beyoğlu (Pera) ve Galata civarı şehrin batıya açılan yüzü oldu.

İstanbul’a yapılan aşırı göçü önlemek için II. Mahmut zamanında Mürur tezkiresi (pasaport) uygulamasına geçildi.

Abdülmecid döneminde yapılan Dolmabahçe Sarayı ile birlikte ilk kez Avrupa saray mimarisi örnek alındı. Dolmabahçe Camii, Çırağan Sarayı, Haydarpaşa Tren Garı da yine Batı mimarisi örnek alınarak yapıldı.

Avrupa’da sanat eğitimi alan Osman Hamdi Bey tarafından Sanayi-i Nefise Mektebi ( Güzel Sanatlar Okulu) açıldı.

Bu dönemde Şeker Ahmet Paşa, Osman Hamdi Bey ve İbrahim Çallı gibi ünlü ressamlar yetişti.

II. Mahmut döneminde Mızıka-i Hümayun kurularak konservatuvarların temeli atılmıştır.

Müzik alanında Dede Efendi, Hacı Arif Bey ve öğrencisi Şevki Bey gibi ünlü müzisyenler yetişti.

Tanzimat döneminde Güllü Agop modern Osmanlı tiyatrosunu kurdu.

XIX. YÜZYILDA SALGIN HASTALIKLAR VE ETKİLERİ

Anadolu’ya yapılan göçler ve sık sık yaşanan savaşlar Osmanlı Devletinde salgın hastalıkları artırdı.

II. Abdülhamid Kuduz aşısının İstanbul’da üretilmesi için Lui Pastör’ü İstanbula davet etti. Pastör gelemeyince Paris’e bir ekip gönderildi.

Kuduz aşısı üretmek amacıyla1887 yılında İstanbul’da Darül-Kelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi kuruldu.

Şişli Etfal Hastanesi İstanbul’un Şişli ilçesinde yer alan bir eğitim ve araştırma hastanesidir. 1899 yılında Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in emriyle kurulmuştur.

Şişli Etfal Hastanesi Türkiye’nin ilk çocuk hastanesidir.

8 Haziran 1918’de İstanbul’da Veremle Mücadele Osmanlı Cemiyeti kuruldu.

KAMUOYU KAVRAMININ SOSYAL GEÇERLİLİK HALİNE GELMESİ

Kamuoyu kavramını İngilizler, “halkın düşüncesi” anlamında, Fransızlar ise “toplumun tavrı” anlamında kullanmışlardı.

Avrupa’daki büyük kentler çağdaş anlamda kamuoyu olgusunun toplumsal yaşamda yer edinmesinde büyük rol oynadı.

Halk arasında yayılan haberler ve tartışılan konular kamuoyunu oluştururdu.

II. Mahmut Dönemi’nde ilk resmî gazete Takvim-i Vekayî’nin çıkarılması ve halkın devletin yaptıklarından haberdar olması Osmanlı’daki ilk kamuoyu uygulaması sayılır.

OSMANLI DEVLETİ’NDE YAYIMLANAN GAZETELER

Takvim-i Vekayî: 1831yılında çıkarıldı.  Osmanlı Devleti’nin İlk resmi Türkçe gazetedir.

Ceride-i Havadis:1840 yılında William Churchill tarafından çıkarıldı. Yarı resmî gazetedir.

Tercüman-ı Ahvâl, Şinasi ve Agâh Efendi tarafından 1860 yılında çıkarıldı. İlk özel Osmanlı gazetesidir.

Tasvir-i Efkar: 1862 yılında Şinasi tarafından kurulan siyasi haberlerin olduğu gazete

Muhbir: 1866 yılında Ali Suavi tarafından kurulan siyasi haberlerin olduğu gazete

İbret: 1872 yılında Namık Kemal tarafından kurulan siyasi haberlerin olduğu gazete

KAMUOYU KAVRAMININ SOSYAL GEÇERLİLİK HALİNE GELMESİ

1870 yılında Teodor Kasap tarafından çıkarılan Diojen ilk mizahi dergidir.

I. Meşrutiyet döneminde birçok gazete kapatıldı.

Bu dönemde Sabah, Tercüma-ı Hakikat ve II.  Abdülhamid’e muhalif olan İktam gibi gazeteler ve Servet-i Fünun ve Malumat gibi dergiler basın hayatında yer aldı.

II. Meşrutiyet sonrası sansür uygulamasına son verildi.

Hüseyin Cahit öncülüğünde Tanim ve İttihat Terakki karşıtı Volkan gazetesi yayın hayatına girdi.

OSMANLI YAYIN HAYATINDA KADINLAR

Fatma Aliye öncülüğünde başlayan kadın hareketi basına da yansıdı.

1869 yılında ilk kadın dergisi olan ‘’Terakki-i Muhadderat’’ yayın hayatına başladı.

1886’da yazarlarının tamamı kadın olan ‘’Şükufezar’’ dergisi yayın hayatına girdi.

1895 yılında Fatma Aliye öncülüğünde ‘’Hanımlara Mahsus Gazete’’ yayımlanmaya başlandı.

1908 yılında Halide Edip ve arkadaşları ‘’Demet’’ adlı dergiyi çıkardı

TOPLUMSAL HAYATA POPÜLER KÜLTÜRÜN YANSIMALARI

Kültür toplumların yaşam biçimlerinin bir göstergesidir.

Popüler kültür ise belli bir dönem için geçerli plan, hızlı üretilen ve hızlı tüketilen kültür ögelerinin tümünü kapsar.

Popüler kültürde her aşamada insanları yönlendirici bir etkiye sahiptir. Bu amaca ulaşmak için de kitle iletişim araçlarını kullanır.

Osmanlı devletinin son döneminde ‘’Avrupa Modası’’ hayatın her alanında kendini hissettirmiştir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post

11. sınıf ders notları

3. Ünite Devrimler Çağında Değişen Devlet- Toplum İlişkileri3. Ünite Devrimler Çağında Değişen Devlet- Toplum İlişkileri

Bu yazımızda güncel müfredata göre hazırladığımız 11. sınıf tarih dersi 3. ünitesi olan Devrimler Çağında Değişen Devlet- Toplum İlişkileri ünitesinin ders notlarını paylaşıyoruz. 11. sınıf tarih kitabı özet pdf ders notları sayesinde derslerde daha başarılı olacaksınız. Güncel 11. sınıf