Bu yazımızda güncel müfredata göre hazırladığımız 11. sınıf tarih dersi 1. ünitesi olan Değişen Dünya Dengeleri karşısında Osmanlı Siyaseti ünitesinin özet ders notlarını paylaşıyoruz. Değişen Dünya Dengeleri karşısında Osmanlı Siyaseti Ders Notu sayesinde tarih dersi yazılılarına tam olarak hazırlanacaksınız. 11. sınıf tarih kitabı özet pdf ders notları sayesinde derslerde daha başarılı olacaksınız. Güncel müfredata uygun olarak hazırladığımız 11. sınıf tarih dersi notları aşağıdaki konuları kapsamaktadır.
Sınıf: 11. sınıf tarih
Ünite: 11. sınıf tarih 1. ünite: Değişen Dünya Dengeleri karşısında Osmanlı Siyaseti
Konu: Değişen Dünya Dengeleri karşısında Osmanlı Siyaseti ders notları
İlgili yazılı: 11. sınıf tarih 1. dönem 1. yazılı
Değişen dünya dengeleri karşısında Osmanlı siyaseti (1595-1774)
1. Ünite
Bu dönem, Osmanlı Devleti’nin hem iç hem de dış siyasette büyük değişimler yaşadığı bir zaman dilimini kapsar. Devlet, duraklamadan gerilemeye geçen bir süreç içerisindeyken, Avrupa’da yeni güçler yükselmektedir. Bu ünitede, Osmanlı’nın bu yeni dünya düzenine karşı izlediği politikaları ve yaşadığı önemli olayları inceleyeceğiz.
1595-1700 yılları arasındaki önemli siyasi gelişmeler
- 1596: Haçova Muharebesi
- 1606: Zitvatorok Antlaşması
- 1639: Kasr-ı Şirin Antlaşması
- 1664: Vasvar Antlaşması
- 1669: Girit’in Fethi
- 1676: Bucaş Antlaşması
- 1683: II. Viyana Kuşatması
- 1699: Karlofça Antlaşması
- 1700: İstanbul Antlaşması
XVII. yüzyıl siyasi rekabetinde Osmanlı Devleti ve rakipleri
- yüzyılda Osmanlı Devleti’nin genel durumu:
Osmanlı Devleti’nin fetih politikaları 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yavaşlamıştır. Batıda Habsburg Hanedanı (Avusturya) ve doğuda Safevi Hanedanı (İran) Osmanlı ilerleyişini durdurmuştur. Akdeniz’deki ilerleme Kıbrıs ve Tunus’un fethi dışında durma noktasına gelmiştir. Kuzeyde yeni bir rakip olarak Rusya ortaya çıkmıştır. Bu mücadeleler, iç isyanlar, değişen ticaret yollarının olumsuz ekonomik etkileri ve ordudaki bozulmalar, Osmanlı’nın üç kıtadaki merkezî otoritesini zayıflatmıştır. Osmanlı, Don-Volga Kanalı Projesi ile Rus tehdidini engellemek ve Orta Asya Türkleri ile bağ kurmak istemiş ancak başarılı olamamıştır.
Osmanlı-Avusturya savaşları ve diplomasinin değişimi
Osmanlı ve Avusturya arasındaki sınır anlaşmazlıkları uzun süren savaşlara neden olmuştur. Daha önce 1533 İstanbul Antlaşması ile Avusturya, Osmanlı sadrazamına denk sayılarak Osmanlı üstünlüğünü kabul etmişti. 1596’daki Haçova Muharebesi’nde Osmanlı, zorlansa da Haçlı ittifakına karşı üstünlük kurmuştur. Doğuda İran tehdidi ve içteki Celâli İsyanları nedeniyle Osmanlı, Avusturya ile barış yapmak zorunda kalmıştır.
1606 Zitvatorok Antlaşması
1606’da imzalanan Zitvatorok Antlaşması ile Osmanlı, Avrupa’ya karşı psikolojik üstünlüğünü kaybetmiştir. Bu antlaşma ile Avusturya arşidükü, Osmanlı padişahına denk sayılarak mütekabiliyet (eşitlik) ilkesi kabul edilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin kuzey siyaseti: Lehistan ve Rusya
Lehistan’ın, Osmanlı’ya bağlı Eflak ve Boğdan’ın iç işlerine karışması ilişkileri germiştir. II. Osman döneminde 1621’de Hotin Muharebesi yapılmış ancak kesin bir sonuç alınamamıştır. Bu sefer sırasında Yeniçerilerin yetersizliği anlaşıldığı için Genç Osman, ilk defa Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmayı düşünmüştür. IV. Mehmet döneminde Kamaniçe Kalesi fethedilmiş ve 1672’de Bucaş Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, batıdaki en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Ukrayna Kazakları’nın Rusya’ya bağlanması üzerine 1681’de ilk Osmanlı-Rus antlaşması olan Bahçesaray Antlaşması imzalanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin doğu siyaseti: İran ilişkileri
Safevi Devleti’nin, Osmanlı şehzadelerini kışkırtması ve Şiilik propagandası yapması gibi nedenler sürekli mücadelelere yol açmıştır. IV. Murat döneminde Osmanlı-İran rekabeti yeniden alevlenmiştir. Safeviler, Osmanlı’daki iç karışıklıklardan yararlanarak 1623’te Bağdat’ı ele geçirmiştir. IV. Murat, 1638’de Bağdat’ı geri almayı başarmıştır. 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile iki devlet arasında uzun sürecek bir barış dönemi başlamıştır. Bu antlaşma, bugünkü Türkiye-İran sınırını büyük ölçüde belirlemiştir.
Osmanlı Devleti’nin batı siyaseti ve değişen ittifaklar
- yüzyılda Osmanlı, askeri üstünlüğünü yitirmeye başlayınca Avrupalı devletlerle konjonktürel (dönemsel) ittifaklar kurmuştur. Kapitülasyonlar, Hristiyan birliğini parçalamak yerine artık ekonomik çıkarları korumak ve müttefik kazanmak için verilmiştir. Venedik ile Girit Adası için 24 yıl süren bir mücadele yaşanmıştır. Bu süreçte Venedik, Çanakkale Boğazı’nı abluka altına almıştır. Osmanlı Devleti ancak IV. Mehmet döneminde Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın çalışmalarıyla 1669 yılında Kandiye Kalesi’ni ele geçirerek Girit Adası’nı fethedebildi. Girit’in fethi (1669), Osmanlı donanmasının eski gücünde olmadığını göstermiştir. Fransa ile ilişkiler, Venedik’e destek vermesi nedeniyle gerilmiş; İngiltere ve Hollanda ile ise dostane ilişkiler kurulmuştur.
II. Viyana Kuşatması ve Kutsal İttifak savaşları
Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın liderliğinde Macarlara yardım etmek amacıyla 1683’te Viyana ikinci kez kuşatılmıştır. Kuşatmanın başarısız olması üzerine Papa’nın çağrısıyla Avusturya, Lehistan, Venedik, Malta ve Rusya’dan oluşan bir Kutsal İttifak kurulmuştur. 16 yıl süren savaşlar Osmanlı Devleti’ni birden çok cephede savaşmak zorunda bırakmış ve yıpratmıştır. Bu savaşlarda en ağır yenilgiler Salankamen (1691) ve Zenta (1697) muharebelerinde alınmıştır. Zenta Muharebesi’nde alınan ağır yenilgi sonrası barış kaçınılmaz olmuştur.
Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları
1699’da Avusturya, Lehistan ve Venedik ile Karlofça Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, tarihinde ilk kez büyük çapta toprak kaybetmiştir.
- Lehistan’a Podolya ve Ukrayna; Venedik’e Mora ve Dalmaçya kıyıları bırakıldı.
- Macaristan ve Erdel, Avusturya’ya bırakılmıştır. Ayrıca antlaşma hükümleriyle Osmanlı reayası olan Katoliklere mezhep hürriyeti tanınması, Avusturya’nın Osmanlı iç işlerine müdahalesine imkân sağlamıştır.
1700’de Rusya ile imzalanan İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi Ruslara verilmiş, böylece Rusya Karadeniz’e inme fırsatı bulmuştur. Ayrıca İstanbul antlaşmasına göre Rusya, İstanbul’da elçi bulundurabilecekti.
Karlofça Antlaşması’nın önemi
- Osmanlı Devleti ilk kez müzakere ederek bir antlaşma imzaladı.
- Bu barış antlaşmasının imzalanması her şeyden önce Osmanlı Devleti’nin saldırıdan savunmaya geçmesini simgelemekteydi.
- Karlofça Antlaşması’ndan sonra devlet idaresinde bürokratik unsurlar, askerî unsurlara göre daha fazla ön plana çıkmaya başladı.
Denizlerde değişen dengeler ve coğrafi keşiflerin etkisi
Avrupalıların yeni ticaret yolları bulması (Coğrafi Keşifler), Akdeniz ticaretinin önemini azaltmıştır. İspanya ve Portekiz öncülüğünde başlayan sömürgecilik faaliyetleri, İngiltere ve Hollanda’nın katılımıyla hızlanmıştır. Bu keşifler Avrupa’yı zenginleştirirken, Amerika’daki Aztek, İnka ve Maya gibi yerli uygarlıkların yok olmasına neden olmuştur. Sömürgeci ülkeler, iş gücü ihtiyacını Afrika’dan getirdikleri kölelerle karşılamıştır. Gemi teknolojisindeki gelişmeler, özellikle kalyon (yelkenli) adı verilen büyük ve toplarla donatılmış gemiler, denizlerdeki güç dengesini değiştirmiştir.
Coğrafi keşiflerin sonuçları
- Coğrafi Keşifler, Avrupa’ya umulmadık bir zenginlik sağladı.
- Dünya Portekiz ve İspanyol bloğuna ayrıldı.
- Dünya’nın bilinen ticaret yolları (Baharat ve İpek Yolu) değişti.
- Ticaret sahası iç denizlerden dış denizlere taşındı.
- Keşfedilen yeni kıtalardaki eski medeniyetler (İnka, Aztek, Maya) acımasızca imha ve talan edildi.
- Sömürgeci ülkeler iş gücü ihtiyacını Afrika’dan taşınan kölelerle telafi etti.
İngiltere
İngiltere, 1714’te Cebelitarık’ı işgal ederek Fransa ve İspanya’nın deniz güçlerini etkisiz hâle getirdi. Kıtalara yayılmış geniş toprakları, güçlü donanması ve siyasi nüfuzu ile İngiltere’ye bu dönemde “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” unvanı verilmiştir. Bu unvanın verilmesinin nedeni İngiltere’nin kuzey yarım kürede, sömürgelerinin ise güney yarım kürede bulunmasıdır.
Denizcilikteki değişimlerin Osmanlı’ya etkileri
Osmanlı donanması, uzun süre iç denizlerde etkili olan kadırga (kürekli gemi) tipi gemilere dayanıyordu. Ancak Girit Kuşatması sırasında Venedik’in kalyonları (yelkenli gemi), Osmanlı kadırgalarına karşı üstünlük sağlamıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti’ni donanmasını modernize etmeye ve kadırgadan kalyona geçmeye zorlamıştır. Bu çerçevede Garp Ocakları (Tunus, Cezayir, Trablusgarp) ile iş birliği yapılmıştır. Rusya’nın Karadeniz’e inmesiyle, “Türk Gölü” olarak bilinen Karadeniz’deki Osmanlı hakimiyeti tehdit altına girmiştir.
Fetihlerden savunmaya
1711-1774 arası önemli olaylar:
- 1711 Prut Antlaşması
- 1718 Pasarofça Antlaşması
- 1730 Patrona Halil İsyanı
- 1732 Ahmet Paşa Antlaşması
- 1739 Belgrad Antlaşması
- 1746 Kerden Antlaşması
- 1740 Kapitülasyonların sürekli hâle gelmesi
- 1770 Çeşme Baskını
- 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması
Prut Savaşı
Karlofça’nın ardından Osmanlı, kaybettiği toprakları geri alma siyaseti izlemeye başlamıştır. 1703’te yaşanan Edirne Olayı ile II. Mustafa tahttan indirilmiş, yerine III. Ahmet geçmiştir. İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ın Osmanlı’ya sığınması üzerine Rusya ile savaş çıkmıştır. 1711’de Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki ordu, Rus ordusunu Prut Nehri kıyısında sıkıştırmıştır. İmzalanan Prut Antlaşması ile Azak Kalesi geri alınmış ve Osmanlı’nın kendine olan güveni artmıştır. Ayrıca Rusların İstanbul’da elçi bulundurma hakları ellerinden alınmıştır. Bu zafer, kaybedilen toprakların geri alınabileceği umudunu doğurmuştur.
Pasarofça Antlaşması ve barış dönemi
Prut Zaferi’nden cesaret alan Osmanlı, Venedik’e savaş açarak Mora’yı geri almıştır. Ancak Avusturya’nın savaşa dahil olmasıyla Osmanlı, Petervaradin Muharebesi’nde yenilmiştir. İngiltere ve Hollanda’nın arabuluculuğu ile Avusturya, Venedik ve Osmanlı Devleti arasında 1718’de Pasarofça Antlaşması imzalandı. Bu süreçte Mora Osmanlı’da kaldı, Dalmaçya kıyıları Venedik’e bırakıldı. Belgrat, Temeşvar ve Kuzey Sırbistan Avusturya’ya bırakıldı. Bu antlaşma sonrası Osmanlı, Batı’nın üstünlüğünü kabul ederek barış siyasetine yönelmiş ve askeri alanda ıslahatlar yapmaya başlamıştır. Bu dönem Lale Devri olarak da bilinir.
1839 Belgrad Antlaşması
Rusya ve Avusturya’nın ittifak kurarak Osmanlı’ya saldırmasıyla yeni bir savaş başlamıştır (1736-1739). Osmanlı ordusu, Humbaracı Ahmet Paşa’nın yaptığı askeri ıslahatların da etkisiyle Avusturya cephesinde başarılı olmuştur. 1739’da imzalanan Belgrad Antlaşması, 18. yüzyılda imzalanan son kazançlı antlaşmadır. Bu antlaşmayla Belgrad geri alınmış ve Rusya’nın Karadeniz’de donanma bulundurması yasaklanmıştır. Azak kalesi yıkılmak şartıyla Rusya’ya verildi. Antlaşmada arabuluculuk yapan Fransa’ya verilen kapitülasyonlar 1740’ta sürekli hale getirilmiştir.
1724 İstanbul Antlaşması
Rusya’nın, Kafkaslardaki İran topraklarına saldırması üzerine Osmanlı Devleti de İran’a girmek zorunda kalmıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında bir savaş tehlikesi doğurmuştur. İngiltere ve Hollanda’nın arabuluculuğu ile 1724 yılında İstanbul Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile İran’ın kuzeydeki toprakları Osmanlı ve Rusya arasında paylaşıldı.
İran’da yönetim değişikliği
İran’da yönetimi ele geçiren Avşar Türklerinden Nadir Şah, 1736’da Safevi hanedanlığına son vermiştir. Nadir Şah, tahta çıktıktan sonra İstanbul Antlaşması’nı tanımadığını ilan etmiştir. Safevi Devleti’nin yıkılması ve Nadir Şah’ın İran tahtına çıkmasıyla Osmanlı-İran ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır.
Nadir Şah dönemi Osmanlı-İran ilişkileri
Nadir Şah, kendisinden önceki Safevilerin mezhep çatışmalarını kullanan geleneksel politikasını terk etmiştir. Mezhep sorunları konusunda Osmanlılara karşı daha uzlaşmacı bir politika izlemiştir. Ancak siyasi ve askerî mücadeleye devam etmiş, hatta Rusya ve Batılı devletlerle Osmanlı’ya karşı iş birliği yapmıştır.
Savaşların sonucu ve Kasr-ı Şirin Antlaşması’nın önemi
Osmanlı Devleti ile İran, XVIII. yüzyıl boyunca defalarca savaşmış, ancak bu savaşlar her iki devleti de yıpratmaktan başka bir sonuç vermemiştir. Yapılan tüm savaşlara rağmen, iki ülke arasındaki sınırı belirleyen Kasr-ı Şirin Antlaşması geçerliliğini korumuştur. Günümüzdeki Türkiye-İran sınırı, büyük ölçüde 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’nda belirlenen sınırdır.
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
Rusya’nın Lehistan’ın iç işlerine karışması ve Osmanlı sınırlarını ihlal etmesi üzerine savaş başlamıştır. Osmanlı ordusu, sevk ve idaredeki sorunlar nedeniyle savaşta ağır bir yenilgi almıştır. 1770’te Çeşme’de demirli olan Osmanlı donanması, Ruslar tarafından yakılmıştır (Çeşme Baskını). Savaşın ağır koşulları her iki tarafı da barışa zorlamıştır.
Küçük Kaynarca Antlaşması
1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı için en ağır şartları içeren antlaşmalardan biri olmuştur.
- Kırım’a bağımsızlık verilmiş, böylece Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesinin önü açılmıştır. 1792 Yaş Antlaşması ile Osmanlı, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu resmen kabul etmiştir.
- Tarihinde ilk defa halkı Türk ve Müslüman olan bir toprak parçası kaybedilmiştir. Osmanlı Devleti, halifeliğin siyasi gücünü ilk defa bu antlaşmada Kırım halkının dini lideri olarak kalma maddesiyle kullanmıştır.
- Rusya’ya kapitülasyonlar verilmiş ve Karadeniz’de donanma bulundurma hakkı tanınmıştır.
- Osmanlı Devleti, tarihinde ilk defa savaş tazminatı ödemiştir.
- Ayrıca Rusya, Osmanlı topraklarındaki Ortodoksların koruyuculuğunu üstlenerek Osmanlı’nın iç işlerine karışma fırsatı elde etmiştir.
Küçük Kaynarca Antlaşmasının değerlendirilmesi
- Osmanlı Devleti ilk defa halkı Müslüman ve Türk olan bir yeri kaybetmiştir (Kırım).
- Osmanlı Devleti; halifeliği bir antlaşmada ilk defa kullanmıştır.
- Rusya ilk defa kapitülasyonlardan yararlanma hakkını elde etmiştir.
- Osmanlı Devleti ilk defa bir devlete kendi iç işlerine karışabilme hakkını tanımıştır.
- Belgrat Antlaşması ile kapatılan Karadeniz, Rusya’ya tekrar açılmıştır.
- Osmanlı Devleti ilk defa bir devlete savaş tazminatı ödemeyi kabul etmiştir.
Genel tekrar
| Cümle | Antlaşma |
| Daha öncesinde Osmanlı sadrazamı Avusturya hükümdarına denk kabul edilirken 1606 tarihli antlaşma ile Osmanlı padişahı Avusturya hükümdarına denk sayılmıştır. | Zitvatorok |
| Lehistan, Osmanlı Devleti’ne bağlı Eflak ve Boğdan’ın iç işlerine müdahale etmekle kalmamış, kendi denetimindeki Kazakların Osmanlı sahillerine saldırmasına da göz yummuştu. Öte yandan Kırım Hanı da Lehistan’a akınlar düzenlemekten geri durmadığı için Osmanlı-Lehistan gerginliği nedeniyle Hotin Muharebesi (1621) patlak verdi. | Hotin |
| Osmanlı Devleti doğudaki sınırlarını güvence altına almak amacıyla Safevilerle 1639’da antlaşmasını imzalamıştır. Bu antlaşma ile çizilen Türkiye-İran sınırı günümüze kadar büyük oranda korunmuştur. | Kasr-ı Şirin |
| Kutsal İttifak karşısında büyük toprak kayıpları yaşayan Osmanlı Devleti 1699’da imzalanan antlaşması sonrasında artık sınırlarını genişletmeye değil korumaya öncelik verdiği bir döneme girmiştir. | Karlofça |
Bir yanıt bırakın