Bu sayfada sizlerle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline göre hazırladığımız güncel 9. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevaplarını (2024-2025) paylaşıyoruz. 9. sınıf tarih ders ve çalışma kitabı cevapları konulara ve sayfa numaralarına göre sıralanmıştır.
Tarih dersi 9. sınıf ders kitabı etkinlik cevapları kapsamı:
Ünite: 9. Sınıf tarih Dersi 2. Ünite Eski Çağ Medeniyetleri ders kitabı cevapları
Konu: Eski Çağ’da Yönetenler ve Savaşlar konusu ders kitabı cevapları
Sayfa Aralığı: 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107 ve 108. sayfaların cevapları
Eski Çağ’da Yönetenler ve Savaşlar Öğrenci Etkinlik Cevapları
SAYFA 87
Kaynak A’da tasvir edilen askerlerin görünümünü ordu yapısı açısından yorumlayınız.
Akbabalar Steli’ndeki Askerlerin Görünümü ve Ordu Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme
Akbabalar Steli, Mezopotamya’daki Sümer şehir devletleri arasında yaşanan mücadelelerin ve zaferlerin görsel bir anlatısıdır. Stelin üzerindeki asker tasvirleri, o dönemki ordu yapısı hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.
Askerlerin Görünümü ve Özellikleri:
Standartlaşmış Üniformalar: Askerler, hepsi aynı tip başlık ve vücut örtüsü giymektedir. Bu durum, orduda belirli bir disiplin ve hiyerarşi olduğunu gösterir.
Silahlar: Askerlerin elinde mızraklar, kalkanlar ve yaylar gibi o dönem için yaygın olan silahlar görülmektedir. Bu silahlar, hem yakın dövüş hem de uzak mesafeli savaşlarda kullanılmak üzere tasarlanmıştır.
Fiziksel Özellikler: Askerlerin fiziksel özellikleri, güçlü ve dayanıklı olduklarını göstermektedir. Bu durum, askerlerin savaş için eğitilmiş ve fiziksel olarak hazırlanmış olduğunu düşündürmektedir.
Düzgün Diziliş: Askerler, stelin üzerinde düzgün bir şekilde dizilmiştir. Bu durum, ordunun disiplinli ve organize bir yapıya sahip olduğunu gösterir.
Ordu Yapısı Hakkında Çıkarımlar:
Profesyonel Ordu: Askerlerin standartlaşmış üniformaları ve silahları, ordunun profesyonel bir yapıya sahip olduğunu gösterir. Yani askerlik, o dönemde bir meslek olarak görülmekte ve askerler düzenli olarak eğitim almaktadır.
Piyade Ağırlığı: Stelin üzerindeki askerlerin çoğunluğu piyadedir. Bu durum, o dönemde savaşların çoğunlukla piyade birlikleri arasında yapıldığını gösterir.
Hiyerarşik Yapı: Askerlerin düzgün dizilişi, orduda hiyerarşik bir yapının olduğunu gösterir. Komutanlar, askerlere emir verir ve ordunun düzenini sağlar.
Savaş Taktikleri: Askerlerin dizilişi ve kullandıkları silahlar, o dönemde kullanılan savaş taktikleri hakkında da bilgi verir. Örneğin, mızraklı piyadeler düşmanı engellemek için ön sıralarda yer alırken, okçular uzak mesafeden düşmana saldırmak için kullanılmıştır.
Sonuç olarak, Akbabalar Steli’ndeki asker tasvirleri, Sümer ordusunun disiplinli, organize ve profesyonel bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Askerlerin standartlaşmış ekipmanları, hiyerarşik düzen ve savaş taktikleri, o dönemki askeri teknolojisi ve savaş anlayışı hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Bu steli, sadece bir sanat eseri olarak değil, aynı zamanda antik çağ ordularının yapısı ve işleyişi hakkında bilgi veren bir tarihsel belge olarak da değerlendirmek mümkündür.
SAYFA 87:
1. Anadolu’da Eski Çağ medeniyetlerinden kalma bildiğiniz antik yerleşim yerlerini yazınız ve sınıfla paylaşınız.
Anadolu’da Eski Çağ Medeniyetlerinden Kalma Antik Yerleşim Yerleri
Anadolu, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış zengin bir coğrafyadır. Bu medeniyetlerin izlerini taşıyan sayısız antik kent ve yerleşim yeri, günümüzde de ziyaretçilerine tarihle iç içe bir yolculuk sunmaktadır. İşte Anadolu’da bulunan bazı önemli antik yerleşim yerleri:
1. Troya (Çanakkale):
Homeros’un İlyada destanında anlatılan Truva Savaşı’nın gerçekleştiği düşünülen Troya, arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılmış önemli bir antik kenttir. Kazılarda ortaya çıkan surlar, binalar ve eserler, Troya’nın uzun ve karmaşık bir tarihe sahip olduğunu göstermektedir.
Yeni pencerede açılır
www.kulturportali.gov.tr
Troya Antik Kenti
2. Ephesus (İzmir):
Antik dönemde önemli bir ticaret merkezi ve kültürel başkent olan Ephesus, İyonya kent devletlerinin en önemlilerinden biriydi. Artemis Tapınağı, Celsus Kütüphanesi ve Büyük Tiyatro gibi yapılar, şehrin görkemli geçmişini yansıtmaktadır.
Yeni pencerede açılır
tr.wikipedia.org
Ephesus Antik Kenti
3. Perge (Antalya):
Pamfilya bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olan Perge, antik çağda önemli bir dini ve kültürel merkez olmuştur. Şehirde yapılan kazılarda, tiyatro, stadyum, hamam ve sivil binaların kalıntıları bulunmuştur.
Yeni pencerede açılır
antalya.ktb.gov.tr
Perge Antik Kenti
4. Aphrodisias (Aydın):
Aphrodit tanrıçasına adanmış olan Aphrodisias, Helenistik dönemde önemli bir sanat ve kültürel merkez olmuştur. Şehirde bulunan heykeller, kabartmalar ve mozaikler, antik dönem sanatının en güzel örneklerindendir.
5. Hattuşaş (Çorum):
Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olan Hattuşaş, Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden biridir. Şehirde yapılan kazılarda, saraylar, tapınaklar ve kale kalıntıları bulunmuştur.
6. Göbeklitepe (Şanlıurfa):
Dünyanın en eski tapınaklarından biri olarak kabul edilen Göbeklitepe, Neolitik dönemde inşa edilmiştir. Burada bulunan T şeklindeki sütunlar ve karmaşık geometrik desenler, insanlık tarihinin ilk yerleşimlerinden birinin izlerini taşımaktadır.
Diğer Önemli Antik Kentler:
Hierapolis (Pamukkale): Pamukkale travertenleriyle ünlü olan Hierapolis, antik çağda önemli bir sağlık merkezi ve dini merkez olmuştur.
Milet (Aydın): İyonya kent devletlerinden biri olan Milet, felsefe, bilim ve sanat alanlarında önemli isimler yetiştirmiştir.
Sardes (Manisa): Lidya krallarının başkenti olan Sardes, zengin bir tarihe sahiptir.
Laodikeia (Denizli): Frigya bölgesinin önemli şehirlerinden biri olan Laodikeia, ticaret ve bankacılık merkezi olarak bilinirdi.
SAYFA 88: Öğretmen rehberliğinde eşit sayıda kişiden oluşan beş gruba ayrılarak Harita 2.1. üzerinde Avrupa, Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve Türkistan medeniyet havzalarının yerlerini gösteriniz.
SAYFA 88: Tarih Şeridi 2.1’den hareketle Asya Hunlarıyla aynı zamanlarda yaşamış olan medeniyetleri söyleyiniz.
İskitler, Makedonlar, Romalılar, Yunan şehir devletleri ve Mısırlılar
Sayfa 93 Öğrendiklerinizden hareketle Eski Çağ medeniyetlerinin öne çıkan özelliklerini Bilgi Görseli 2.3. üzerinde ilgili yerlere not alınız.
Eski Çağ Anadolu Medeniyetleri
Hititler: İlk büyük imparatorluk, Kadeş Antlaşması (ilk yazılı barış antlaşması).
İyonlar: Ticaret kolonileri ve şehir devletleri, sanat ve bilimde ilerlemeler.
Urartular: Kaleler ve su kanalları inşası, doğu Anadolu’da egemenlik.
Frigler: Tarım ve hayvancılıkta gelişme, efsanevi Kral Midas.
Lidyalılar: Paranın icadı, Kral Yolu üzerinden ticaret.
Eski Çağ Avrupa Medeniyetleri
Yunan Şehir Devletleri: Demokrasi, felsefe ve bilim; Atina ve Sparta’nın rekabeti.
Romalılar: Geniş imparatorluk, hukuk ve mühendislikte ilerleme, yollar inşa etme.
Makedonlar: Büyük İskender’in doğu seferleri, Helenistik kültürün yayılması.
Eski Çağ Mısır Medeniyeti
Mısır: Nil Nehri etrafında gelişen tarım, Giza Piramitleri, güçlü firavunlar.
Yeni Krallık Dönemi: Fetihler, imparatorluklaşma, Hititler ve Asurlularla rekabet.
Mısır Piramitleri: Anıtsal mezar yapıları, dini ve kültürel simgeler.
Eski Çağ Mezopotamya Medeniyeti
Sümerler: Yazının icadı, kent devletleri, çivi yazısı.
Akadlar: İlk imparatorluk, Anadolu’ya düzenlenen seferler.
Asurlular: Askeri güç, ticaret kolonileri, Ninive’nin düşüşüyle yıkılma.
Babilliler: Hammurabi Kanunları, Babil Asma Bahçeleri, Mezopotamya’nın yeniden egemenliği.
Eski Çağ Türkistan Medeniyetleri
İskitler: Konargöçer yaşam tarzı, atlı savaşçılık, Mezopotamya ve Anadolu’ya etkiler.
Asya Hunları: İlk Türk devleti, güçlü askeri yapılanma, Çin’le mücadeleler.
SAYFA 96
Görsel 2.10’da en çok dikkatinizi çeken noktaları göstererek bunları seçme nedenlerinizi açıklayınız.
Ur Standardı ve Sümer Askeri Yapısı
Ur Standardı, Sümer medeniyetinin zengin kültürel ve askeri yapısını gözler önüne seren önemli bir eserdir. Bu lapis lazuli ve kabuk kakma teknikleriyle süslenmiş ahşap kutu, Sümerlerin savaş ve barış yaşamlarını detaylı bir şekilde tasvir eder.
Savaş Sahnesi:
Askeri Teknoloji: Savaş sahnesinde atlı savaş arabaları, yaylı oklar ve mızraklar gibi dönemin önemli silahları görülmektedir. Bu, Sümerlerin askeri teknolojide oldukça gelişmiş olduğunu gösterir.
Askeri Birlikler: Askerler düzenli bir şekilde dizilmişlerdir. Bu durum, Sümer ordusunda disiplinin ve hiyerarşinin olduğunu gösterir.
Savaş Taktikleri: Savaş arabalarının kullanımı, Sümerlerin hızlı ve etkili bir şekilde düşmana saldırabildiğini gösterir. Ayrıca, piyade birliklerinin de savaşta önemli bir rol oynadığı anlaşılmaktadır.
Barış Sahnesi:
Ekonomi: Barış sahnesinde ise hayvan sürülerinin taşınması ve ürünlerin sunulması gibi günlük yaşam sahneleri yer alır. Bu, Sümer ekonomisinin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğunu gösterir.
Toplumsal Yapı: Farklı sosyal sınıfların temsilcileri, bu sahnede yan yana yer alır. Bu durum, Sümer toplumunda farklı meslek gruplarının var olduğunu ve bu grupların birbirleriyle etkileşimde bulunduğunu gösterir.
Sümer Askeri Yapısı Hakkında Genel Değerlendirme
Ur Standardı, Sümer ordusunun oldukça gelişmiş bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Askeri teknolojideki yenilikler, disiplinli askerler ve etkili savaş taktikleri, Sümerlerin Mezopotamya’da önemli bir güç olmalarını sağlamıştır.
Özetle, Ur Standardı, Sümerlerin askeri, ekonomik ve sosyal yaşamları hakkında önemli bilgiler sunan bir tarihsel belge niteliğindedir. Bu eser, aynı zamanda Sümer sanatının inceliklerini ve o dönemdeki yaşamın canlılığını gözler önüne sermektedir.
Sayfa 97:
Sümerlerle ilgili verilen görsel ve bilgilerde Sümerlerin yönetim ve ordu özelliklerini en iyi ifade eden beş nitelik ne olabilir? Bunlara karşılık gelen ifadeleri söyleyiniz.
Verilen metin ve görseldeki bilgilere dayanarak Sümerlerin yönetim ve ordu özelliklerini en iyi ifade eden beş nitelik şu şekilde sıralanabilir:
Teokratik Yönetim: Sümer şehir devletlerinde din ve devlet birbirine sıkı sıkıya bağlıydı. Kral aynı zamanda başrahipti ve tanrıların yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul ediliyordu. Bu durum, teokratik bir yönetim sisteminin varlığını göstermektedir.
Merkeziyetçi Yönetim: Her şehir devleti, kralın etrafında şekillenen merkezi bir yönetime sahipti. Kral, siyasi, dini ve askeri tüm yetkileri elinde tutuyordu.
Askeri Güç: Savaşların sık yaşandığı bir coğrafyada yaşayan Sümerler, güçlü bir askeri güce sahiptiler. Düzenli ordu, standart silahlar ve savaş arabaları gibi unsurlar, Sümerlerin askeri gücünü göstermektedir.
Hiyerarşik Toplum: Sümer toplumunda rahipler, soylular ve sıradan halk gibi farklı sosyal tabakalar bulunuyordu. Bu durum, toplumda hiyerarşik bir yapının varlığını göstermektedir.
Şehir Devletleri Sistemi: Sümerler, birbirinden bağımsız şehir devletleri şeklinde örgütlenmişlerdi. Bu şehir devletleri, hem birbirleriyle savaşmış hem de kültürel ve ekonomik olarak etkileşimde bulunmuşlardır.
Bu beş nitelik, Sümer medeniyetinin siyasi, sosyal ve askeri yapısını özetlemektedir.
Ek Açıklamalar:
Teokrasi: Din ve devlet işlerinin bir arada yürütüldüğü yönetim biçimidir.
Hiyerarşi: Toplumun farklı tabakalar halinde düzenlenmesi ve her tabakanın kendinden üstteki tabakaya bağlı olması durumudur.
Şehir Devleti: Kendi kendini yöneten, bağımsız bir şehir ve çevresindeki köylerden oluşan siyasi bir birimdir.
SAYFA 97: Mısır kralları adına piramit şeklinde anıtsal mezarlar inşa edilmesinin sebepleri neler olabilir?
Piramitlerin İnşa Edilmesinin Yönetimle İlgili Sebepleri:
İlahi Güç ve Ölümsüzlük: Mısır firavunları kendilerini tanrıların yeryüzündeki temsilcileri olarak görürlerdi. Piramitler, firavunların ölümlerinden sonra da ilahi güçlerini koruyacakları ve öbür dünyada sonsuz bir yaşam sürecekleri inancını yansıtırdı. Bu nedenle, piramitler hem firavunun mezarı hem de bir tür tapınak olarak işlev görürlerdi.
Siyasi Güç ve Birlik: Piramitlerin inşası, firavunun siyasi gücünü ve ülkedeki birliği simgelerdi. Bu devasa yapıları inşa etmek için büyük bir insan gücü ve organizasyon yeteneği gerekliydi. Bu da firavunun ülke üzerindeki kontrolünün ne kadar güçlü olduğunu gösterir.
Ekonomik Güç: Piramitlerin inşası, Mısır ekonomisini de etkilemiştir. Bu büyük projeler için milyonlarca ton taşın taşınması, işçilerin beslenmesi ve barındırılması gibi birçok alanda büyük bir ekonomik kaynak harcanmıştır. Bu durum, Mısır devletinin ne kadar zengin ve güçlü olduğunu gösterir.
Toplumsal Kontrol: Piramitlerin inşası, aynı zamanda toplumsal kontrol mekanizması olarak da kullanılmıştır. Büyük bir kısmı kölelerden oluşan işçiler, piramitlerin inşasında zorunlu olarak çalıştırılmıştır. Bu sayede hem büyük projeler tamamlanmış hem de işsizlikle mücadele edilmiştir.
Mısır Uygarlığının Tanıtımı: Piramitler, Mısır uygarlığının gücünü ve ihtişamını tüm dünyaya gösteren birer sembol olmuştur. Bu sayede Mısır, diğer medeniyetler arasında saygın bir konuma yükselmiştir.
Sonuç olarak, piramitler sadece büyük mühendislik yapıtları değil, aynı zamanda Mısır medeniyetinin dini, siyasi, ekonomik ve sosyal yapısı hakkında da önemli bilgiler veren anıtlardır. Bu piramitlerin inşası, firavunların mutlak gücünü, Mısır devletinin zenginliğini ve Mısır halkının inançlarını yansıtmaktadır.
SAYFA 98:
1. Metin ve görsellere göre Mısırlıların yönetim ve ordu özelliklerini en iyi belirten üç nitelik ne olabilir? Bunlara karşılık gelen ifadeleri söyleyiniz.
2. Kaynak Ç’nin yazarı niçin bunları anlatmış olabilir? Gerekçeleriyle açıklayınız.
Mısır Devleti’nin yönetim ve ordu özellikleri, verilen metin ve görsel ışığında şu şekilde sıralanabilir:
Teokratik Yönetim: Firavunlar, hem siyasi hem de dini liderler olarak kabul edilirdi. Tanrıların yeryüzündeki temsilcileri olarak görülmeleri, teokratik bir yönetim sisteminin varlığını gösterir.
Mutlak Monarşi: Firavunlar, sınırsız bir güce sahipti. Tüm kararları onlar alır, yasaları onlar koyardı.
Büyük Ordu: Mısır, geniş toprakları ve sürekli süren savaşlar nedeniyle güçlü bir orduya sahipti. Bu ordu, hem iç güvenliği sağlamak hem de dış düşmanlara karşı savaşmak için kullanılırdı.
Bürokrasi: Mısır’da karmaşık bir bürokrasi sistemi vardı. Vergi toplama, asker yazdırma gibi işler için görevliler atanmıştı.
Toplumsal Hiyerarşi: Mısır toplumunda keskin bir sosyal sınıf ayrımı vardı. Firavun, soylular, rahipler, askerler ve köleler gibi farklı sosyal tabakalar bulunuyordu.
Bu niteliklerin her biri, Mısır Devleti’nin karakteristik özelliklerini ortaya koymaktadır:
Teokratik Yönetim: Firavunların tanrısal statüsü, yönetimlerine meşruiyet kazandırır ve halkın itaatini sağlardı.
Mutlak Monarşi: Firavunların sınırsız gücü, büyük inşaat projelerinin (piramitler gibi) gerçekleştirilmesini ve devletin merkeziyetçi bir şekilde yönetilmesini sağlamıştır.
Büyük Ordu: Güçlü bir ordu, Mısır’ın bölgedeki hâkimiyetini korumasına ve geniş topraklarını savunmasına olanak sağlamıştır.
Bürokrasi: Karmaşık bir bürokrasi sistemi, devletin etkin bir şekilde yönetilmesini ve geniş toprakların kontrol altında tutulmasını sağlamıştır.
Toplumsal Hiyerarşi: Keskin bir sosyal sınıf ayrımı, toplumdaki düzenin korunmasına ve firavunun gücünün pekiştirilmesine yardımcı olmuştur.
Kaynak Ç’nin yazarı niçin bunları anlatmış olabilir? Gerekçeleriyle açıklayınız.
Bu metnin yazılma amacı ise şu şekilde değerlendirilebilir:
Kişisel Deneyimlerin Aktarılarak Empati Kurdurmak: Yazar, bir askerin yaşadığı zorlukları, sıkıntıları ve acıları oldukça çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır. Bu sayede okuyucu, o dönemde bir asker olmanın ne anlama geldiğini daha iyi anlayabilir ve onlara karşı empati kurabilir.
Savaşın Zorluklarına Dikkat Çekmek: Metin, savaşın sadece zaferler ve kahramanlıklarla dolu olmadığını, aynı zamanda acı, gözyaşı ve kayıplarla dolu olduğunu vurgular. Savaşın birey üzerindeki yıkıcı etkilerini gözler önüne sererek, savaşa karşı eleştirel bir bakış açısı sunar.
Toplumsal Bilinç Oluşturmak: Yazar, askerlerin yaşadığı zorlukları anlatarak toplumda askerlere karşı daha duyarlı bir tutum gelişmesini amaçlayabilir. Askerlerin sadece birer savaş makinesi değil, aynı zamanda aileleri olan, sevdikleri ve hayalleri olan insanlar olduğunu hatırlatır.
Tarihi Kayıt: Bu metin, aynı zamanda o dönemdeki askeri yaşam hakkında önemli bir tarihsel belge niteliği taşır. Askerlerin yaşadığı zorluklar, kullanılan silahlar, savaş taktikleri gibi konularda önemli bilgiler içerir.
Özetle, Kaynak Ç’nin yazarı, muhtemelen bir asker veya askeri yaşamı yakından tanıyan biridir. Bu metni yazarken amacı, kişisel deneyimlerini paylaşarak okuyucuyu etkilemek, savaşın gerçek yüzünü göstermek ve toplumsal bilinç oluşturmaktır. Aynı zamanda bu metin, o dönemdeki askeri yaşam hakkında önemli bir tarihsel belge niteliği taşır.
SAYFA 100:
1. Verilenlere göre Akadların yönetim ve ordu özelliklerini en iyi belirten üç nitelik ne olabilir? Bunlara karşılık gelen ifadeleri söyleyiniz.
2. Kaynak D’nin yazarı, Akadlarda imparatorluğa geçildiği düşüncesini hangi temele dayandırmıştır?
Akad İmparatorluğu’nun yönetim ve ordu özellikleri, verilen metin ve görsel ışığında şu şekilde sıralanabilir:
Merkeziyetçi Yönetim: Akad İmparatorluğu, güçlü bir merkezi yönetime sahipti. Kral, hem siyasi hem de askeri tüm yetkileri elinde tutuyordu.
Askeri Güç: Akadlar, düzenli bir orduya sahip olan ilk medeniyetlerden biriydi. Bu ordu sayesinde geniş toprakları fethettiler ve imparatorluklarını kurdular.
İmparatorluk Ambisyonu: Akad kralları, “dünya hükümdarı” gibi unvanlar kullanarak dünya hakimiyeti hedeflediklerini göstermişlerdir.
Savaş Ekonomisi: Akad ekonomisi, büyük ölçüde savaş ve yağmaya dayanıyordu. Kral ve ordusu, sürekli olarak yeni topraklar fethederek ve ganimet elde ederek ekonomik kaynak sağlıyordu.
Çok Kültürlü İmparatorluk: Akad İmparatorluğu, farklı etnik ve kültürel grupları bünyesinde barındıran çok kültürlü bir yapıya sahipti. Bu durum, isyanlara ve iç karışıklıklara neden olmuştur.
Bu niteliklerin her biri, Akad İmparatorluğu’nun karakteristik özelliklerini ortaya koymaktadır:
Merkeziyetçi Yönetim: Güçlü bir merkezi yönetim, imparatorluğun geniş topraklarının yönetilmesini kolaylaştırmıştır.
Askeri Güç: Güçlü bir ordu, imparatorluğun kurulmasını ve korunmasını sağlamıştır.
İmparatorluk Ambisyonu: Dünya hakimiyeti hedefleyen bir ideoloji, Akad krallarını sürekli yeni fetihlere yöneltmiştir.
Savaş Ekonomisi: Savaş ve yağma ekonomisi, imparatorluğun sürekli olarak yeni kaynaklara ihtiyaç duymasına neden olmuştur.
Çok Kültürlü İmparatorluk: Çok kültürlü bir yapı, imparatorluğun istikrarını tehdit eden bir faktör olmuştur.
Kaynak D’nin yazarı, Akadlar’da imparatorluk düşüncesine geçildiği görüşünü desteklemek için şu kanıtları sunmaktadır:
Uzak Bölgelere Seferler: Akad kralları, Sargon ve Naramsin gibi, başkentten çok uzak olan Kuzey Suriye ve Anadolu içlerine kadar seferler düzenlemişlerdir. Bu seferlerin amacı, sadece denetim altına almak değil, aynı zamanda ganimet elde etmek ve vergi toplamaktı. Bu durum, Akad krallarının sadece kendi bölgeleriyle ilgilenmeyip, daha geniş bir coğrafyada hakimiyet kurma arzusunda olduklarını gösterir.
İmparatorluk Unvanları: Akad kralları, “Agade’nin Kralı”, “Dört Bir Yanın Hükümdarı”, “Evrenin Kralı” gibi unvanlar kullanmışlardır. Bu unvanlar, kralların kendilerini sadece bir şehrin değil, tüm dünyanın hakimi olarak gördüklerini gösterir.
İlahi Nitelikler: Akad kralları, adlarının başına tanrı isimleri eklemişler ve kendilerini çift boynuzlu bir başlıkla betimlemişlerdir. Bu durum, kralların tanrısal bir güç iddiasında bulunduklarını ve tüm dünyayı tanrı adına yönetme sorumluluğu taşıdıklarını gösterir.
Sümer Krallarından Farklılık: Akad kralları, Sümer krallarından farklı olarak çok daha geniş coğrafyalara yayılmış bir devlet kurmuşlardır. Bu durum, Akadların daha büyük bir ölçekte düşünerek, bir imparatorluk kurma hedefinde olduklarını gösterir.
Yeni Bir Devlet Modeli: Akadlar, şehir devleti modelinden daha büyük ve merkeziyetçi bir devlet modelini benimsemişlerdir. Bu yeni model, sürekli genişleme ve dünya hakimiyeti hedefini beraberinde getirmiştir.
Bu kanıtlar ışığında, yazarın Akadlar’da imparatorluk düşüncesine geçildiği görüşü oldukça güçlüdür.
SAYFA 102
1. Kaynak E’ye göre Hititlerin bir imparatorluk olarak nitelendirilebileceği görüşü hangi temellere dayanmaktadır? Açıklayınız.
2. Metin ve görsellere göre Hititlerin yönetim ve ordu özelliklerini en iyi belirten üç nitelik ne olabilir? Bunlara karşılık gelen ifadeleri söyleyiniz..
Kaynak E, Hititlerin bir imparatorluk olup olmadığı sorusunu ele alırken, bu kavramın tarihsel olarak farklı anlamlarda kullanıldığını vurgular. Ancak, metin sonunda Hititlerin özellikle MÖ 1400’lerden itibaren bir imparatorluk olarak nitelendirilebileceği sonucuna varır. Bu görüşü destekleyen temel argümanlar şunlardır:
Geniş Topraklar ve Çok Kültürlü Yapı: Hitit devleti, farklı etnik ve kültürel grupları bünyesinde barındıran geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. Bu durum, bir imparatorluğun temel özelliklerinden biri olan çok kültürlü bir yapıyı işaret eder.
Merkezi İktidar ve Askeri Güç: Hititler, geniş topraklarını askeri güçleri sayesinde elde etmiş ve merkezi bir iktidar altında tutmuşlardır. Bu durum, imparatorlukların tipik bir özelliği olan merkeziyetçi yönetimi gösterir.
Ekonomik Faydalanma: Hititler, fethettikleri toprakların ekonomik kaynaklarından yararlanmışlardır. Bu durum da imparatorlukların temel amaçlarından biri olan ekonomik sömürüye işaret eder.
Üstün İdari Yapı: Hititler, geniş topraklarını yönetmek için gelişmiş bir idari yapıya sahiptiler. Bu yapı, farklı bölgelerdeki halkları kontrol altında tutmalarını ve imparatorluklarını bir arada tutmalarını sağlamıştır.
Kaynak E’ye göre, Hitit devleti bu özellikleri taşıdığı için, en azından MÖ 1400’lerden itibaren bir imparatorluk olarak kabul edilebilir. Ancak, yazar aynı zamanda Hitit devletinin çok kültürlü ve karmaşık bir yapıya sahip olduğunu da vurgular. Bu nedenle, Hitit imparatorluğunun diğer medeniyetlerin kurduğu imparatorluklardan farklılık gösterdiği ve daha gevşek bir yapıya sahip olduğu iddia edilebilir.
Özetle, Kaynak E, Hititlerin bir imparatorluk olup olmadığı tartışmasına farklı bir bakış açısı getirir. Yazar, Hitit devletinin hem bir imparatorluğun özelliklerini taşıdığını hem de diğer imparatorluklardan farklı bir yapıya sahip olduğunu savunur. Bu yaklaşım, Hitit tarihini daha derinlemesine anlamak için önemli bir katkı sağlar.
Verilen metinde Hitit Krallığı hakkında oldukça detaylı bilgiler sunulmuş. Bu bilgileri özetleyerek, krallığın yönetim ve ordu yapısının en belirgin beş özelliğini şu şekilde sıralayabiliriz:
Tanrısal Krallık: Hitit kralları, sadece birer yönetici değil, aynı zamanda tanrıların yeryüzündeki temsilcileri olarak kabul edilirlerdi. Bu durum, krallığın dini ve siyasi yapısını birleştirirken, kralların otoritesini de büyük ölçüde güçlendirirdi.
Merkeziyetçi Yönetim: Hitit Devleti’nde yönetim, başkent Hattuşaş merkezli olarak yürütülür ve kralın emri altında birleştirilirdi. Başyardımcı gibi önemli görevliler, kral adına uzak bölgeleri yönetirken, Pankuş adı verilen meclis de önemli kararlara katılırdı. Bu durum, Hitit Devleti’nin güçlü bir merkeziyetçi yapıya sahip olduğunu gösterir.
Güçlü Ordu: Hitit ordusu, piyadeler ve savaş arabalı askerlerden oluşan güçlü bir yapıya sahipti. Piyadeler, hem savaşlarda hem de iç güvenlikte önemli rol oynarken, savaş arabaları da düşman kuvvetlerine karşı etkili bir saldırı aracıydı. Bronzdan yapılmış silahların kullanılması ise Hitit ordusunun teknolojik gelişmişliğini gösterir.
Diplomasiye Önem Verme: Kadeş Antlaşması örneğinde olduğu gibi, Hititler sadece askeri güçle değil, aynı zamanda diplomasiyle de sorunlarını çözmeye çalışmışlardır. Bu durum, Hititlerin siyasi dehalarını ve uluslararası ilişkilerde aktif bir rol oynadıklarını gösterir.
Verimli Bürokrasinin Varlığı: Hitit Devleti’nde memurlar, idari, askeri ve dini işlerden sorumlu olarak görev yaparlardı. Yolların, kanalların ve tapınakların bakımı gibi önemli işlerin yanı sıra vergi toplama ve güvenliği sağlama gibi görevler de memurlar tarafından yerine getirilirdi. Bu durum, Hitit Devleti’nde verimli bir bürokrasinin var olduğunu gösterir.
Özetle, Hitit Krallığı, tanrısal krallık anlayışı, güçlü merkeziyetçi yönetim, etkili bir ordu, diplomasiye önem verme ve verimli bir bürokrasi gibi özellikleriyle dikkat çeken önemli bir medeniyetti. Bu özellikler, Hititlerin Anadolu’da uzun süre varlıklarını sürdürmelerini ve bölgedeki diğer devletlerle etkileşimde bulunmalarını sağlamıştır.
SAYFA 103
Görsel 2.20’de görülen Roma ordusunun uyguladığı kaplumbağa dizilişi taktiğini avantaj ve dezavantajları açısından değerlendiriniz
Görseldeki kaplumbağa düzeni, Roma ordusunun en etkili taktiklerinden biriydi ve düşman saldırılarında askerleri koruma amacıyla kullanılırdı. Bu düzende askerler, kalkanlarını birleştirerek üzerlerine doğru yağdırılan ok, taş ve diğer atış silahlarına karşı bir zırh oluştururlardı.
Kaplumbağa Düzeninin Avantajları
Koruma: Askerlerin üstü ve yanları kalkanlarla kaplandığı için ok, taş ve diğer atış silahlarına karşı yüksek düzeyde koruma sağlar. Bu sayede düşman saldırılarında kayıplar minimize edilir.
Disiplin ve Birlik: Bu düzenin uygulanabilmesi için askerlerin yüksek düzeyde disiplinli ve birbirine bağlı olması gerekir. Bu da Roma ordusunun disiplinli yapısını ortaya koyar.
Hareketlilik: Kalkanları birleştirerek ilerleyen birlik, düşman hatlarına doğru yavaşça ilerleyebilir veya geri çekilebilir. Bu durum, düşmana karşı esnek bir savunma taktiği sunar.
Psikolojik Etki: Düşman için oldukça etkileyici bir görüntü oluşturan kaplumbağa düzeni, düşman moralini bozabilir ve saldırı azmini kırabilir.
Kaplumbağa Düzeninin Dezavantajları
Hareket Kısıtlılığı: Askerler kalkanlarını birleştirdiklerinde hareket kabiliyetleri önemli ölçüde azalır. Bu durum, hızlı manevralar yapmayı zorlaştırır ve pusularda avantaj sağlayamaz.
Yavaş İlerleme: Bu düzende ilerleme hızı oldukça düşüktür. Bu durum, düşmanın uzun süreli direnişi durumunda sıkıntı yaratabilir.
Sıcaklık ve Nem: Kapalı bir alan oluşturan kalkanlar, sıcak ve nemli havalarda askerlerin nefes almasını zorlaştırabilir ve savaş kabiliyetlerini düşürebilir.
Yükseklik ve Engeller: Yüksek duvarlar veya engeller gibi coğrafi koşullar, kaplumbağa düzeninin etkinliğini azaltabilir.
Sonuç
Roma ordusunun kaplumbağa düzeni, savunma konusunda son derece etkili bir taktik olsa da bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bu düzenin başarıyla uygulanabilmesi için askerlerin yüksek düzeyde disiplinli ve eğitimli olması, ayrıca savaşın koşullarının bu taktiğe uygun olması gerekmektedir. Roma ordusu, bu taktiği diğer taktiklerle birleştirerek düşmanlarını yenmeyi başarmıştır.
Özetle, kaplumbağa düzeni, Roma ordusunun disiplinli yapısını, savunma konusundaki üstünlüğünü ve düşman üzerindeki psikolojik etkisini gösteren önemli bir taktiktir. Ancak bu düzenin bazı dezavantajları da göz ardı edilmemelidir.
SAYFA 104
1. Metin ve görsele göre Romalıların yönetim ve ordu özelliklerini en iyi belirten üç nitelik ne olabilir? Bunlara karşılık gelen ifadeleri söyleyiniz.
2. Kaynak G’deki bilgilerden hareketle Roma Devleti’nin yönetim ve ordu sistemi açısından geçirdiği dönüşümü yazınız.
Verilen metinde Roma Devleti’nin yönetim ve ordu özellikleri hakkında oldukça kapsamlı bilgiler yer almaktadır. Bu bilgilere dayanarak, Roma Devleti’nin yönetim ve ordu özelliklerini en iyi ifade eden beş nitelik şu şekilde sıralanabilir:
Roma Devleti’nin Yönetim ve Ordu Özellikleri
Değişen Yönetim Sistemleri: Roma Devleti, kuruluşundan çöküşüne kadar farklı yönetim sistemleri altında var olmuştur. Başlangıçta krallıkla yönetilen devlet, daha sonra aristokratların egemen olduğu bir cumhuriyet haline gelmiş ve sonrasında imparatorluk olarak organize olmuştur. Bu değişimler, Roma’nın siyasi yapısının zaman içinde nasıl evrildiğini göstermektedir.
Güçlü Ordu Yapısı: Roma ordusu, disiplinli, iyi eğitimli ve donanımlı bir yapıya sahipti. Lejyon adı verilen askerî birlikler, Roma’nın askeri gücünün temelini oluşturuyordu. Piyade ağırlıklı olan bu ordu, disiplinli bir yapıya sahipti ve çeşitli savaş taktikleri kullanabiliyordu. Kaplumbağa düzeni gibi savunma taktikleri, Roma ordusunun başarısındaki önemli faktörlerden biriydi.
Genişleyen Topraklar ve Bürokrasi: Roma Devleti’nin toprakları giderek genişledikçe, yönetim sistemi de karmaşıklaşmıştır. Bu durum, Roma’da güçlü bir bürokrasinin oluşmasına neden olmuştur. Provinciale sistemi, Roma’nın fethettiği toprakları yönetmek için kullanılan bir sistemdi ve bu sistem sayesinde Roma, farklı kültür ve medeniyetleri tek bir çatı altında toplamıştır.
Askeri Yenilikçilik: Roma ordusu, zaman içinde sürekli olarak kendini yenilemiş ve yeni teknolojileri benimsemiştir. Arbalet gibi yeni silahların kullanılması ve savunma yapılarına yapılan yatırımlar, Roma ordusunun askeri gücünü artırmıştır.
Asker Toplama ve Lojistik Sorunları: Roma Devleti’nin geniş toprakları ve sürekli süren savaşlar, asker toplama ve lojistik konularında sorunlara yol açmıştır. Paralı askerlerin kullanılması ve sınır bölgelerindeki savunma sistemlerinin güçlendirilmesi, bu sorunlara çözüm bulmak için atılan adımlardandır.
Sonuç
Roma Devleti, güçlü ordusu, gelişmiş bürokrasisi ve değişen yönetim sistemleriyle dikkat çeken bir devlettir. Bu özellikler, Roma’nın uzun yıllar boyunca Akdeniz havzasına hâkim olmasını sağlamıştır. Ancak Roma’nın geniş toprakları ve sürekli süren savaşlar, devlet yönetimi ve askeri lojistik konularında sorunlara yol açmıştır.
Özetle, Roma Devleti, güçlü bir askeri güç, gelişmiş bir bürokrasi ve değişen siyasi yapı gibi özellikleriyle tarih sahnesinde önemli bir yer edinmiştir. Bu özellikler, Roma’nın yükselişinde ve çöküşünde etkili olmuştur.
Kaynak G, Roma Devleti’nin askeri stratejilerindeki önemli bir dönüşüme işaret etmektedir. Bu dönüşüm, devletin yönetim ve ordu sistemi üzerinde de dolaylı etkiler yaratmıştır. Bu dönüşümü özetleyen üç cümle şu şekilde ifade edilebilir:
Savunmacı Bir Duruşa Geçiş: Roma Devleti, genişleyen toprakları ve artan güvenlik tehditleri nedeniyle 2. yüzyıldaki saldırgan stratejisinden 4. yüzyılda daha savunmacı bir duruşa geçmiştir. Bu durum, sınır bölgelerinde güçlü kalelerin inşa edilmesi ve derinlikli savunma sistemlerinin oluşturulmasıyla somutlaşmıştır.
Askeri Teknolojideki Gelişmeler: Dönüşüm sürecinde Roma ordusu, yeni askeri teknolojileri benimseyerek savaş kapasitesini artırmıştır. Arbalet gibi uzak mesafeli silahların kullanılması ve süvarilerin ağır zırhlarla donatılması, Roma ordusunu daha güçlü hale getirmiştir.
Lojistik ve Asker Toplama Sorunları: Genişleyen sınırlar ve artan askeri ihtiyaçlar, Roma Devleti’nde lojistik ve asker toplama sorunlarını beraberinde getirmiştir. Bu durum, devletin yönetim sistemini zorlamış ve askeri stratejilerde değişikliklere yol açmıştır.
Özetle, Kaynak G, Roma Devleti’nin askeri stratejilerindeki dönüşümün, devletin yönetim ve ordu sistemi üzerindeki derin etkilerini ortaya koymaktadır. Savunmacı bir duruşa geçiş, askeri teknolojideki gelişmeler ve lojistik sorunlar, Roma’nın askeri tarihinde önemli dönüm noktalarıdır.
SAYFA 105: MÖ 209’da Asya Hun Devleti’nin başına geçmiş olan Mete Han’ın İstanbul’da büstünün yapılmış olmasını nasıl yorumlarsınız?
MÖ 209’da Asya Hun Devleti’nin başına geçmiş olan Mete Han’ın İstanbul’da bir büstünün bulunması oldukça ilginç ve çok yönlü bir konudur. Bu durumu değerlendirirken, tarihsel, kültürel ve güncel siyasi bağlamları göz önünde bulundurmak gerekir.
Olası Yorumlar:
Tarihi ve Kültürel Bağlantılar:
Hunların Mirası: Hunlar, Türklerin atalarından biri olarak kabul edilir. Bu nedenle, Mete Han’ın büstü, Türklerin tarihine ve kültürüne duyulan saygının bir ifadesi olabilir.
Asya Steplerinin Etkisi: Hun İmparatorluğu, Asya steplerinde büyük bir güç olmuş ve bu bölgedeki diğer milletlere de etkide bulunmuştur. Bu nedenle, Mete Han’ın büstü, Asya steplerinin tarihine ve kültürüne olan ilgiyi yansıtabilir.
Evrensel Liderlik: Mete Han, başarılı bir lider ve stratejist olarak bilinir. Bu nedenle, büstü, evrensel liderlik kavramına ve başarılı liderlere duyulan hayranlığa işaret edebilir.
Siyasi ve Güncel Bağlamlar:
Milli Birlik ve Kimlik: Mete Han’ın büstü, Türk milletinde birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmek amacıyla kullanılabilir. Özellikle milliyetçi duyguların yoğun olduğu dönemlerde, tarihsel figürlerin sembolik olarak kullanılması sık görülür.
Uluslararası İlişkiler: Mete Han’ın büstü, Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak da değerlendirilebilir.
Kültürel Diplomasi: Bütün bu faktörlerin yanı sıra, Mete Han’ın büstü, Türkiye’nin kültürel diplomasisi kapsamında da görülebilir. Bu sayede, Türkiye, tarihsel ve kültürel mirasını dünyaya tanıtma fırsatı bulur.
Sayfa 106: Kaynak Ğ ve H’ye göre kurultayın işlevleri nelerdir?
Verilen kaynaklar, Hunlarda kurultayın önemli bir siyasi ve sosyal kurum olduğunu göstermektedir. Kurultay, sadece bir toplantı değil, aynı zamanda Hun toplumunun karar alma mekanizması ve kültürel bir etkinlikti. Kaynaklardan çıkarılabilecek kurultayın işlevleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Yeni Hakanın Seçimi ve Bağlılığın Gösterilmesi:
Kaynak Ğ’de görüldüğü gibi, Hunlarda yeni hakanın seçimi ve taç giyme töreni büyük ihtimalle kurultayda yapılıyordu.
Tahtı kaybedenlerin yeni hakana bağlılıklarını göstermek için kurultaya katılması bekleniyordu. Bu durum, kurultayın Hun toplumunda birlik ve beraberliği sağlamada önemli bir rol oynadığını gösterir.
2. Siyasi Kararların Alınması:
Kurultayda, devlet politikaları, savaş ve barış kararları gibi önemli konularda görüşmeler yapılıp kararlar alınıyordu.
Kaynak Ğ’de, savunma anlayışı hakkında yeni görüşlerin ortaya atıldığı ve tartışıldığı belirtilmektedir. Bu durum, kurultayın Hun Devleti’nin geleceğiyle ilgili önemli kararların alındığı bir platform olduğunu gösterir.
3. Askeri Hazırlıkların Planlanması:
Kurultaylarda, ordunun gücü, askeri hazırlıklar ve olası savaşlara karşı alınacak önlemler gibi konular ele alınıyordu.
Kaynak I’da belirtildiği gibi, kurultayda ordu için yiyecek depolarının ve surlu şehirlerin yaptırılması gibi öneriler gündeme gelmiştir. Bu durum, kurultayın askeri konularda da önemli kararlar alındığı bir platform olduğunu gösterir.
4. Sayım İşlemleri ve Kayıt Tutma:
Kaynak H’da belirtildiği gibi, kurultaylarda halk ve hayvan sayımı yapılıyordu. Bu sayım işlemleri, devletin ekonomik durumu, vergi toplama ve askeri gücü gibi konularda bilgi edinmek için önemliydi.
Çinli vezirin defter tutma geleneğini getirmesiyle birlikte, kurultaylarda alınan kararlar ve yapılan sayımlar yazılı hale getirilmeye başlanmıştır. Bu durum, Hunların bürokratik yapılarını geliştirmeye başladıklarını gösterir.
5. Kültürel ve Sosyal Etkinlikler:
Kurultay, sadece siyasi bir toplantı değil, aynı zamanda Hun toplumunun bir araya gelerek kültürel ve sosyal etkinlikler düzenlediği bir platformdu.
Büyük bir kısmı göçebe olan Hunlar için kurultay, yılın belirli bir döneminde bir araya gelerek sosyalleşme ve kültürel değerlerini paylaşma fırsatı sunuyordu.
Sonuç olarak, Hunlarda kurultay, siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal hayatın bir araya geldiği çok yönlü bir kurumdu. Kurultay, Hun Devleti’nin yönetilmesinde, karar alınmasında ve toplumun bir arada kalmasında önemli bir rol oynamıştır. Kaynaklar, kurultayın hem siyasi bir karar alma mekanizması hem de kültürel bir etkinlik olduğunu göstermektedir.
Özetle: Kurultay, Hunlarda;
Siyasi karar alma merkezi
Askeri hazırlıkların planlandığı bir platform
Sayım ve kayıt tutma işlemlerinin yapıldığı yer
Kültürel ve sosyal etkinliklerin düzenlendiği bir alan
Toplumsal birlik ve beraberliği sağlayan bir mekanizma olarak işlev görmüştür.
SAYFA 106:
Metin ve görsele göre Asya Hunlarının yönetim ve ordu özelliklerini en iyi belirten üç nitelik ne olabilir? Bunlara karşılık gelen ifadeleri söyleyiniz.
Yukarıda verilen bilgiler ışığında Asya Hun Devleti’nin yönetim ve ordu özelliklerini en iyi ifade eden beş nitelik şu şekilde sıralanabilir:
Tanrı Tarafından Verildiğine İnanılan Yönetim Yetkisi (“Kut”):
İfade: Asya Hun hükümdarı, “Gök Tanrı’nın, güneşin, ayın tahta çıkardığı Tanrı ‘kut’u Tanhu” olarak kabul edilmiştir.
Kurultay (Toy) Sistemi ile Yönetim Kararlarının Alınması:
İfade: Hükümdar, yönetimle ilgili kararlar alırken “toy” veya “kurultay” adındaki meclise danışmıştır.
Onlu Sistem ile Düzenli ve Disiplinli Ordu Yapısı:
İfade: Mete Han, uyguladığı onlu sistemle orduyu birliklere bölerek komuta etmiş, 10.000 kişilik 40 tümenden oluşan Hun ordusunun mevcudu 400.000’e erişmiştir.
Askerî Disiplinin Devlet Mekanizmasına Yansıması:
İfade: Bütün idari görevliler aynı zamanda orduda komutanlık yaptığı için askerî disiplin devlet mekanizmasına da yansımıştır.
Turan Taktikleri ve Gelişmiş Okçuluk Yeteneği:
İfade: Sahte bir geri çekilme ile pusu kurulduktan sonra düşman ordusu çevrelenmiş ve okçularla uzaktan vurulmuştur. Çin kaynakları, Hunların okçuluktaki başarısından bahsetmiştir.
Bu beş nitelik, Asya Hun Devleti’nin güçlü bir yönetim ve ordu sistemi kurduğunu göstermektedir.
2. Kaynak I’ya göre Asya Hunları, çağdaşı olan devletleri ne şekilde etkilemiştir? Açıklayınız.
Kaynak I, Asya Hunlarının özellikle okçuluk alanındaki üstünlükleri sayesinde çevrelerindeki devletlere, özellikle Çin’e ne denli büyük bir etki yaptığını vurguluyor. Hunların bu etkisi, sadece askeri alanda değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal alanlarda da kendini göstermiştir.
Asya Hunlarının Çağdaş Devletler Üzerindeki Etkileri:
Askeri Üstünlük ve Etki:
Okçuluktaki Üstünlük: Hunların boynuzdan yapılmış yayları ve at üzerindeki okçuluk becerileri, çağdaşlarına göre çok daha gelişmişti. Bu üstünlük, Hunların savaş alanında büyük bir avantaj sağlamasına ve düşmanlarını korkutmasına neden olmuştur.
Çin Seddi’nin İnşası: Hunların askeri tehdidi karşısında Çin, büyük bir savunma duvarı olan Çin Seddi’ni inşa etmek zorunda kalmıştır. Bu durum, Hunların Çin üzerindeki askeri etkisinin somut bir göstergesidir.
Askeri Reformlar:
Çin Ordusundaki Değişimler: Hunların askeri başarıları, Çinlileri kendi ordularını yeniden yapılandırmaya itmiştir. Çinliler, Hunların giyimi, teçhizatı ve savaş taktiklerini benimseyerek ordularını güçlendirmeye çalışmışlardır.
At Kültürü ve Kompozit Yayın Yaygınlaşması: Hunların at kültürü ve kompozit yay kullanımı, Çin’de de yaygınlaşmıştır. Bu durum, Asya steplerindeki atlı kültürün Çin’e de sirayet ettiğini göstermektedir.
Kültürel Etki:
Turan Taktiği ve Savaş Atlarının Kuyruğu: Bu taktikler ve gelenekler, Türklerin savaş kültürünün önemli bir parçasıdır ve Hunlardan miras alınmıştır. Bu durum, Hunların sadece askeri değil, aynı zamanda kültürel anlamda da çevrelerine etki ettiğini gösterir.
Özetle, Asya Hunları, üstün okçuluk becerileri ve etkili savaş taktikleriyle çağdaşlarına göre önemli bir askeri üstünlüğe sahipti. Bu üstünlük, çevrelerindeki devletleri, özellikle Çin’i derinlemesine etkilemiş ve bu devletlerin askeri, sosyal ve kültürel yapılarında önemli değişikliklere yol açmıştır. Hunların etkisi, sadece askeri alanda değil, aynı zamanda kültürel alanda da kendini göstermiş ve Türklerin savaş kültürünün temelini oluşturmuştur.
Uygulayalım
SAYFA 107: Eski Çağ medeniyetlerindeki yönetim sistemlerinin özelliklerini aşağıdaki sınıflandırma tablosunda uygun alanlara işaretleyerek belirtiniz ve sınıf arkadaşlarınızın cevaplarıyla karşılaştırınız.
Devletler | Yönetim Şekli | Egemenlik Anlayışı | Meşruiyet Kaynağı |
Sümerler | Teokratik Monarşi | Tanrısal Hak | Din (Tanrılar) |
Mısırlılar | Teokratik Monarşi | Tanrısal Hak | Din (Firavun Tanrısal) |
Akadlar | Mutlak Monarşi | Güçle Kazanılmış Hak | Askeri Güç |
Hititler | Teokratik Monarşi | Tanrısal Hak | Din |
Romalılar | Monarşi (İlk Dönemler), Cumhuriyet (Orta Dönemler), İmparatorluk (Son Dönemler) | Halkın Oyu, Senato, İmparatorun Gücü | Yasa, Gelenek, İmparatorun Kişiliği |
Asya Hunları | Kağanlık (Göçebe Federasyonu) | Kut (Göktanrı’nın Verdiği Kutsal Güç) | Göktanrı, Soy, Askeri Güç |
SAYFA 108: Öğrendiklerinizden yola çıkarak Eski Çağ medeniyetlerinin ordu yapılarına ilişkin aşağıdaki tabloyu doldurunuz ve sınıf arkadaşlarınızın cevaplarıyla karşılaştırınız.
Devletler | Teşkilat (Askerî Yapı) | Teçhizat (Savaş Araç Gereçleri) |
Sümerler | Şehir devletlerinin kendi milis kuvvetleri. Savaş zamanlarında bir araya gelerek orduları oluştururlardı. | Ok, yay, mızrak, balta, kalkan. Savaş arabaları kullanılmıştır. |
Mısırlılar | Düzenli bir orduya sahiptiler. Okçular, piyadeler ve savaş arabalı birlikler önemli rol oynardı. Deniz kuvvetleri de önemliydi. | Ok, yay, mızrak, kalkan, mızrak, savaş baltası. Savaş arabaları ve gemiler kullanılmıştır. |
Akadlar | Güçlü bir orduya sahip olan Akadlar, geniş topraklarını korumak için düzenli seferler düzenlerlerdi. Piyade ve savaş arabalı birlikler önemli rol oynardı. | Ok, yay, mızrak, kalkan, mızrak, savaş baltası. Savaş arabaları kullanılmıştır. |
Hititler | Piyade ve savaş arabalı birliklerden oluşan güçlü bir orduya sahiptiler. Demir işçiliğinde uzmanlaşmışlardı. | Ok, yay, mızrak, kalkan, savaş baltası, demirden yapılmış kılıçlar ve zırhlar. Savaş arabaları kullanılmıştır. |
Romalılar | Lejyonlar adı verilen disiplinli birliklerden oluşan güçlü bir orduya sahiptiler. Piyade ağırlıklı bir orduydu. | Gladius (kılıç), pilum (mızrak), scutum (kalkan). Mühendislik yapıları ve kuşatma aletleri kullanırlardı. |
Asya Hunları | Göçebe bir toplum olmalarına rağmen etkili bir atlı okçuluk taktiği kullanırlardı. Hafif zırhlar ve hızlı atlar kullanırlardı. | Ok, yay, kılıç, kısa mızrak. |
SAYFA 108: Öğrendiklerinizden yola çıkarak Eski Çağ’da kurulmuş Sümer, Mısır, Akad, Hitit, Roma ve Asya Hun devletlerinin yönetim ve ordu sistemlerini güçlü ve zayıf yönleriyle yorumlayan 150-200 kelimelik bir metin yazınız.
Eski Çağ’da kurulan Sümer, Mısır, Akad, Hitit, Roma ve Asya Hun devletlerinin yönetim ve ordu sistemleri, her biri kendi coğrafi ve kültürel koşullarına uygun olarak şekillenmişti. Sümerler, şehir devletleri halinde örgütlenmiş, her şehir bağımsız bir yönetim ve askeri yapı geliştirmişti. Bu desantralize yönetim, yerel bağımsızlığı güçlendirirken, merkezi otorite eksikliğine neden olmuş ve dış saldırılara karşı savunmayı zayıflatmıştır.
Mısır, güçlü bir merkezi monarşi ve bürokrasi ile yönetilmiş, firavunların ilahi kökeni devletin istikrarını sağlamıştı. Ancak, bu güçlü merkezi yapı, zayıf firavunlar döneminde hızla çözülerek isyanlara ve iç çatışmalara yol açmıştır. Mısır ordusu ise, özellikle savunmada güçlü olmasına rağmen, denizcilik konusunda zayıf kalmış ve Akdeniz’deki güç dengelerinde geri planda kalmıştır.
Akad İmparatorluğu, Sargon tarafından kurulan ilk büyük merkezi imparatorluklardan biri olarak, geniş topraklar üzerinde güçlü bir yönetim kurmuştur. Ancak, imparatorluğun genişlemesi, iletişim ve lojistik sorunları doğurmuş, bu da merkezi otoritenin zayıflamasına yol açmıştır. Akad ordusu disiplinli ve iyi organize edilmiş olmasına rağmen, sürekli savaşlar ve iç isyanlar karşısında tükenmiştir.
Hititler, merkezi bir monarşi ile yönetilmiş, özellikle hukuk sistemleri ile dikkat çekmiştir. Hitit ordusu, güçlü piyade ve savaş arabaları ile donatılmıştır. Ancak, coğrafi olarak dağlık bölgelerde kurulu olmaları, merkezi kontrolü zorlaştırmış ve imparatorluk zayıf hükümdarlar döneminde hızla dağılmıştır.
Roma İmparatorluğu, hem yönetim hem de ordu sistemlerinde olağanüstü bir başarıya ulaşmıştı. Senato ve imparator arasında dengeli bir yönetim sistemi kurulmuş, lejyonerlerden oluşan disiplinli orduları ile geniş bir imparatorluk kurulmuştur. Ancak, imparatorluğun genişlemesi ile birlikte, sınırları korumak zorlaşmış, ve ordunun aşırı büyümesi, kaynakların tükenmesine ve iç savaşlara yol açmıştır.
Asya Hun Devleti, göçebe bir yaşam tarzı benimsemiş, ordu ve yönetim arasında sıkı bir bağ kurulmuştu. Mete Han’ın geliştirdiği onlu sistem, ordunun etkinliğini artırmıştır. Ancak, taht kavgaları ve merkezi otoritenin zayıflığı, devletin istikrarını bozmuş ve nihayetinde çökmesine yol açmıştır.
Bu devletlerin her biri, belirli dönemlerde güçlü merkezi yönetim ve askeri yapılarına rağmen, coğrafi, ekonomik ve iç politik zorluklar nedeniyle zayıflıklarla karşılaşmış ve zamanla çözülmüştür.