Bu sayfada sizlerle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline göre hazırladığımız güncel 9. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevaplarını (2024-2025) paylaşıyoruz. 9. sınıf tarih ders ve çalışma kitabı cevapları konulara ve sayfa numaralarına göre sıralanmıştır.
Tarih dersi 9. sınıf ders kitabı etkinlik cevapları kapsamı:
Ünite: 9. Sınıf tarih Dersi 2. Ünite Eski Çağ Medeniyetleri ders kitabı cevapları
Konu: Türklerde Konargöçer Yaşam konusu ders kitabı cevapları
Sayfa Aralığı: 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155 ve 156. sayfaların cevapları
Türklerde Konargöçer Yaşam Öğrenci Etkinlik Cevapları
SAYFA 146: 1. Görselde en çok dikkatinizi çeken üç noktayı işaretleyerek bunları seçme nedenlerinizi açıklayınız.
2. Görselden yararlanarak konargöçer yaşamla ilgili olduğunu düşündüğünüz beş unsur belirleyiniz ve neden bu unsurları seçtiğiniz açıklayınız.
1. Görselde en çok dikkatinizi çeken üç noktayı işaretleyerek bunları seçme nedenlerinizi açıklayınız.
Çadırlar (Yurtlar): Çadırlar, geleneksel konargöçer yaşamın en belirgin unsurlarındandır. Göçebe toplulukların barınma ihtiyacını karşılamak için kullanılan bu taşınabilir yapılar, aynı zamanda kültürel bir sembol olarak da büyük önem taşır.
Atlı Figürler: Atlar, konargöçer yaşamın merkezinde yer alır. Hem ulaşım hem de savaşta kullanılan bu hayvanlar, toplumun güç ve hareket kabiliyetini simgeler.
Hayvancılık: Görselde hayvan sürülerinin varlığı, konargöçer yaşamın temel geçim kaynağını gösterir. Hayvancılık, bu yaşam tarzının sürdürülebilmesi için hayati öneme sahiptir.
2. Görselden yararlanarak konargöçer yaşamla ilgili olduğunu düşündüğünüz beş unsur belirleyiniz ve neden bu unsurları seçtiğiniz açıklayınız.
Çadırlar (Yurtlar): Konargöçer yaşamda kolayca taşınabilir ve hızlıca kurulabilir yapılar olan çadırlar, göçebe toplumların yaşam tarzını yansıtır.
Atlar: Konargöçer toplumlar için atlar, sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda bir statü sembolü ve savaşta önemli bir güç kaynağıdır.
Hayvancılık: Sığır, koyun ve keçi gibi hayvanların beslenmesi, konargöçer toplumların temel geçim kaynağıdır ve bu yüzden göçebe yaşamın bir parçası olarak öne çıkar.
Doğa ile Uyum: Konargöçer toplumlar, doğanın döngüleri ve iklim koşullarına göre hareket eder. Mevsimsel göçler, bu uyumun bir yansımasıdır.
Sosyal Yapı ve Topluluk: Görselde bir araya gelmiş insanlar, konargöçer toplumların güçlü topluluk yapısını gösterir. Aile ve kabile bağları, sosyal yapının temelini oluşturur.
Sayfa 146
Türkler tarafından icat edilen görseldeki arabanın konargöçerlerin yaşamına ne gibi faydalar sağlamış olabileceğini arkadaşlarınızla tartışınız
Bu tip tekerlekli araçların, özellikle göçebe yaşam tarzını benimsemiş Türk boyları için hayati önemi olduğu söylenebilir. İşte bu araçların göçebelere sağladığı potansiyel faydalar:
Taşıma Kapasitesi: Göç sırasında eşyaların, çadırların ve hatta hayvanların daha kolay taşınmasını sağlayarak yük taşıma kapasitesini artırmış olabilir.
Hız: Yaya olarak yapılan uzun yolculuklara göre daha hızlı seyahat etme imkanı sunmuş, böylece göç süreçlerini kısaltmıştır.
Engel Aşıcı Özellik: Engebeli arazilerde ve farklı coğrafi koşullarda daha kolay hareket etme imkanı vererek göçebelerin coğrafi kısıtlamalarını azaltmıştır.
Askeri Avantaj: Savaş zamanlarında hızlı hareket etme ve düşmana sürpriz yapma avantajı sağlamıştır.
Ticaret: Uzak mesafelere daha hızlı ulaşarak ticaret faaliyetlerini kolaylaştırmıştır.
SAYDA 147 Konargöçer Türklerin geniş bir coğrafyaya yayılmış olmasının sebepleri neler olabilir?
Verilen harita, Konargöçer Türklerin tarih boyunca geniş coğrafyalara yayıldıklarını göstermektedir. Bu yayılmanın başlıca sebepleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Coğrafi Koşullar ve Hayvancılık:
Bozkırların Genişliği: Asya’nın büyük bir kısmını kaplayan bozkırlar, at yetiştiriciliği için ideal koşullar sunmaktaydı. Atların evcilleştirilmesi ve atlı savaş tekniklerinin gelişmesi, Türklerin hareket kabiliyetini artırarak geniş coğrafyalara yayılmalarını kolaylaştırmıştır.
Mevsimsel Göçler: Bozkırların iklim koşulları, hayvanların beslenmesi için mevsimsel göçleri zorunlu kılıyordu. Bu göçler sırasında farklı bölgelerle etkileşimde bulunulması, yeni yerleşim alanlarının keşfedilmesine ve genişlemeye yol açmıştır.
2. Siyasi ve Askeri Nedenler:
Kabile Birlikleri ve Konfederasyonlar: Türk boyları, zaman zaman birleşerek güçlü konfederasyonlar oluşturmuşlardır. Bu birlikler, daha büyük toprakları kontrol altına almalarını ve komşu devletlere karşı daha etkili olmalarını sağlamıştır.
Savaş ve Fetihler: Türk boyları, hem savunma hem de saldırı amacıyla sürekli olarak savaşmışlardır. Bu savaşlar sonucu yeni topraklar elde edilmiş ve hâkimiyet alanları genişlemiştir.
Siyasi İstikrarsızlık: Komşu devletlerdeki siyasi istikrarsızlıklar, Türk boylarının bu bölgelere yerleşmelerine ve yeni devletler kurmalarına imkan tanımıştır.
3. Ekonomik Nedenler:
Ticaret Yolları: İpek Yolu gibi önemli ticaret yollarının üzerinde bulunmaları, Türklerin ekonomik olarak güçlenmelerini ve diğer kültürlerle etkileşimde bulunmalarını sağlamıştır.
Zengin Doğal Kaynaklar: Farklı bölgelerdeki zengin doğal kaynaklar, Türk boylarının göç etmeleri ve yerleşmelerine neden olmuştur.
4. Kültürel ve Sosyal Nedenler:
Göçebe Yaşam Tarzı: Konargöçer yaşam tarzı, Türklerin yerleşik hayata göre daha hareketli ve esnek olmalarını sağlamıştır. Bu durum, geniş coğrafyalara yayılmalarını kolaylaştırmıştır.
Aşiret Sistemi: Aşiret yapısı, Türklerin sosyal dayanışmasını güçlendirerek büyük topluluklar halinde hareket etmelerine imkan vermiştir.
Sonuç olarak, Konargöçer Türklerin geniş coğrafyalara yayılmaları, coğrafi koşullar, siyasi ve askeri nedenler, ekonomik faktörler ve kültürel özellikler gibi birden fazla faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkmış karmaşık bir süreçtir. Bu yayılma, Türk kültürünün zenginleşmesi ve farklı medeniyetlerle etkileşimde bulunması açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur.
SAYFA 147
1. Aile büyüklerinizden bu fıkrada geçen olaya benzer anlatımlar duydunuz mu? Duyduysanız sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
2. Teknolojik aletlerin olmadığı bir dönemde yaşasaydınız doğadaki değişimleri öngörebilmek için ne gibi yollara başvururdunuz? Gerekçelendirerek açıklayınız.
3. İnsanlar tabiatla ilişkilerini belirlerken hangi yöntemleri uygulamıştır? Açıklayınız.
1. Yukarıdaki Fıkrada Anlatılan Örneğe Benzer Anlatımlar Var mı? Varsa Yazınız.
Evet, metinde fıkraya benzer anlatımlar bulunmaktadır. Örneğin:
Safranbolu’da ayva çiçeğinin çok açmasının kışın sert geçeceğine dair bir işaret olarak kabul edilmesi, doğal bir gözlemle hava durumunun tahmin edilmesine bir örnektir.
Halk arasında yaygın olarak kullanılan “Ayva çiçeği çok açarsa kış sert geçer” gibi atasözleri ve inanışlar bulunmaktadır.
Kazak Türkleri’nin büğelek hayvanının atın sağrısında olmasının havaların soğuk, yelesinde olmasının ise fırtınalı olacağına inanması da benzer bir anlatımdır.
Batı kültüründe: “Kırmızı gökyüzü, denizcinin sevinci” ya da “Alaca bulut yağmur getirir” gibi deyimler, hava durumu tahmininde kullanılan popüler inanışlara örnektir.
Bu örnekler, fıkradaki Yörük’ün eşeğinin anırmasını saate ve kendi karnını meteorolojik bir gösterge olarak kullanmasına benzer nitelikte, doğaya dayalı tahmin yöntemleridir.
2. Teknolojinin Olmadığı Bir Dönem ve Ortamda Yaşadığınızı Hayal Ediniz. Siz Doğadaki Değişimleri Öngörebilmek İçin Ne Gibi Yollara Başvururdunuz? Neden?
Teknolojinin olmadığı bir dönemde doğadaki değişimleri öngörebilmek için aşağıdaki yollara başvurabilirdim:
Hayvan Davranışlarını Gözlemlemek: Hayvanların davranışlarındaki değişiklikler, özellikle de göç, beslenme, barınma gibi hareketler, mevsimsel değişiklikler hakkında bilgi verebilir.
Bitki ve Ağaçların Durumu: Bitkilerin çiçek açma, yaprak dökme veya büyüme hızı gibi özelliklerini gözlemleyerek mevsimlerin ilerleyişi hakkında tahminlerde bulunulabilir.
Gökyüzü ve Bulutlar: Gök cisimlerinin konumu, bulutların şekli ve hareketleri, güneşin batış ve doğuş zamanları gibi doğal olaylar hava durumu hakkında ipuçları sağlayabilir.
Rüzgarın Yönü ve Hızı: Rüzgarın yönü ve hızındaki değişiklikler, yaklaşan fırtınalar veya hava koşulları hakkında bilgi verebilir.
Bu yöntemler, doğanın davranışlarına dayalı tahminler sunar ve uzun yıllar boyunca insanların yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıkları yöntemler olmuştur.
3. İnsanlar Tabiatla İlişkilerini Belirlerken Hangi Yöntemlerden Yararlanmışlardır? Açıklayınız.
İnsanlar, tabiatla ilişkilerini belirlerken aşağıdaki yöntemlerden yararlanmışlardır:
Gözlem: Hayvanların, bitkilerin ve gök cisimlerinin davranışlarını gözlemleyerek doğanın döngüleri hakkında bilgi edinmişlerdir. Örneğin, kuşların göç etmesi, ağaçların yaprak dökmesi gibi olaylar mevsimlerin değiştiğine dair işaretlerdir.
Takvimsel ve Meteorolojik Yöntemler: Belirli doğal olayların zamanla tekrarlanmasından yararlanarak, mevsimlerin döngüsü ve hava durumunu tahmin etmek için yerel takvimler ve meteorolojik yöntemler geliştirmişlerdir.
Deneyim ve Gelenekler: Atalardan kalma bilgi ve deneyimlere dayanarak, hangi mevsimde ne tür hava koşullarının olacağına dair geleneksel bilgiler geliştirilmiştir. Bu bilgi genellikle nesilden nesile aktarılır.
Bu yöntemler, teknolojik araçların ve bilimsel bilginin olmadığı dönemlerde, insanların hayatta kalabilmeleri ve tarımsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için son derece önemliydi.
SAYFA 148:
1. Uygurların yerleşik hayatına geçmesinden sonra yazılan Kaynak A’daki kitabede konargöçer kelimesine yer verilmesinin nedeni ne olabilir? Açıklayınız.
2. Kaynak B, C ve Ç’de konargöçer yaşamın hangi özelliklerinden bahsedilmiştir? Açıklayınız.
Kimlik ve Geleneklerin Korunması:
Köklerin Hatırlanması: Uygurlar, yerleşik hayata geçmelerine rağmen kökenlerinin göçebe olduğu gerçeğini unutmamış olabilirler. Bu nedenle, kitabelerde bu terimi kullanarak kimliklerini ve geleneklerini canlı tutmaya çalışmış olabilirler.
Tarihsel Sürecin Vurgulanması: Kitabenin yazıldığı dönemde, Uygurların göçebe yaşam tarzından yerleşik hayata geçiş sürecinde önemli dönüşümler yaşandığı düşünülebilir. Bu sürecin önemini vurgulamak amacıyla “konargöçer” teriminin kullanılmış olması mümkündür.
Mevsimsel Göçlerin Devam Etmesi:
Kısmi Göçler: Uygurlar, tamamen yerleşik bir hayata geçmemiş olabilirler. Özellikle hayvancılıkla uğraşan bazı grupların, mevsimlere göre göç etmeye devam etmiş olması mümkündür. Bu durum, “konargöçer” kelimesinin kullanılmasının bir nedeni olabilir.
Meraların Değişmesi: Uygurların yerleşik hayata geçtikleri bölgelerde, meraların mevsimlere göre değişmesi nedeniyle hayvanların belirli dönemlerde farklı yerlere götürülmesi gerekebilir. Bu durum da “konargöçer” kavramıyla ilişkilendirilebilir.
Siyasi ve İdeolojik Nedenler:
Güç Gösterisi: “Konargöçer” teriminin kullanılması, Uygur hükümdarının geniş coğrafyada hâkimiyet kurduğunu ve farklı bölgelerde konargöçer toplulukları üzerinde etkisi olduğunu göstermek amacıyla yapılmış olabilir.
İdeolojik Mesaj: Kitabeden yansıyan mesaj, Uygur devletini güçlü, geniş toprakları olan ve farklı kültürleri bir arada yaşatan bir devlet olarak sunmayı amaçlamış olabilir. “Konargöçer” terimi, bu ideolojik mesajın bir parçası olarak kullanılmış olabilir.
Sonuç olarak, Uygurların yerleşik hayata geçmesinden sonra bile “konargöçer” kelimesinin kullanılmasının birçok farklı nedeni olabilir. Bu durum, Uygur toplumunun karmaşık yapısını, tarihsel süreçteki dönüşümleri ve siyasi ideolojileri hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.
Kaynak B, C ve Ç, konargöçer yaşamın farklı yönlerine ışık tutmaktadır. Bu kaynakları incelediğimizde konargöçer yaşamın aşağıdaki özelliklerinin öne çıktığını görürüz:
1. Hareketlilik ve Esneklik:
Kaynak B: Bilge Kağan’ın kayınbabasının sözlerinde, konargöçerlerin istedikleri zaman yer değiştirebilme özgürlüğüne vurgu yapılmıştır. Bu, konargöçerlerin hareketli ve esnek bir yaşam sürdürdüğünü gösterir.
Kaynak C: Türkmen ve Yörük gibi isimlerle anılan göçer Türklerin Anadolu’ya yerleşik hayata geçirilen kabileler olduğu belirtilmektedir. Bu da konargöçerlerin coğrafi koşullara ve siyasi durumlara göre yer değiştirmelerinin mümkün olduğunu gösterir.
2. Bağımsızlık ve Özgürlük:
Kaynak E: Bilge Kağan’ın kayınbabası, konargöçer olmanın hür ve bağımsız bir yaşam sürmelerine olanak sağladığını vurgular. Bu, konargöçerlerin kendi kararlarını kendileri alarak özgür bir yaşam sürdürdüklerini gösterir.
3. Askeri Üstünlük:
Kaynak B: Konargöçerlerin hareketli yaşam tarzı, onlara askeri bir avantaj sağlamıştır. Bilge Kağan’ın kayınbabası, konargöçerlerin düşmana karşı çevik ve beklenmedik saldırılar yapabildiğini belirtmektedir.
4. Hayvancılığa Dayalı Ekonomik Yapı:
Kaynak Ç: Konargöçerlerin ekonomisinin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu vurgulanmaktadır. Hayvansal ürünler, sadece beslenme değil, aynı zamanda giyim ve barınma gibi ihtiyaçların karşılanmasında da kullanılmaktadır.
5. Kültürel Adaptasyon:
Kaynak C: Türkmen ve Yörüklerin Anadolu’ya yerleşerek yerleşik hayata uyum sağladıkları belirtilmektedir. Bu da konargöçerlerin farklı coğrafyalara uyum sağlayabilecek kadar esnek bir kültüre sahip olduklarını gösterir.
Sonuç
Bu üç kaynak, konargöçer yaşamın hareketlilik, bağımsızlık, askeri üstünlük, hayvancılığa dayalı ekonomi ve kültürel adaptasyon gibi önemli özelliklerini ortaya koymaktadır. Konargöçerler, bu özellikler sayesinde tarih boyunca geniş coğrafyalara yayılmış ve farklı kültürlerle etkileşimde bulunmuşlardır.
Özetle: Konargöçer yaşam, Türklerin tarih boyunca benimsediği ve onlara birçok avantaj sağlayan bir yaşam tarzı olmuştur. Bu yaşam tarzı, Türklerin kültürel kimliğini şekillendiren ve onların dünyadaki yerini belirleyen önemli bir faktör olmuştur.
SAYFA 148
Birlik, beraberlik ve yardımseverlik ruhunun toplumsal yaşamdaki önemine dair düşüncenizi yazınız.
Birlik, beraberlik ve yardımseverlik ruhu, toplumsal yaşamın temel direklerinden biridir. Bu değerler, toplumların güçlü, dayanışmacı ve huzurlu olmasını sağlar. İnsanların birbirine destek olması, ortak amaçlar için bir araya gelmesi, toplumun ilerlemesi ve gelişmesi için olmazsa olmaz bir unsurdur.
Birlik, beraberlik ve yardımseverliğin toplumsal yaşamdaki önemi şu şekilde açıklanabilir:
Güçlü Toplumlar Oluşturur: Birlikte hareket eden insanlar, daha büyük hedeflere ulaşabilir ve zorlukların üstesinden daha kolay gelebilir. Bu da toplumların güçlenmesine ve daha dirençli hale gelmesine katkı sağlar.
Sosyal Dokuyu Güçlendirir: İnsanlar arasında kurulan güçlü bağlar, sosyal dokuyu güçlendirir ve toplumsal huzuru sağlar. Birlikte yaşamanın getirdiği sorumluluk bilinci, insanların birbirine saygı göstermesine ve empati kurmasına yardımcı olur.
Kriz Durumlarında Dayanışmayı Artırır: Afetler, savaşlar gibi kriz durumlarında insanlar, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek birbirlerine destek olurlar. Bu durum, toplumun dayanışma içinde olmasının önemini bir kez daha ortaya koyar.
Toplumsal Gelişmeyi Hızlandırır: Birlikte çalışan insanlar, daha verimli olabilir ve toplumun genel refahını artırabilir. Ortak amaçlar için bir araya gelen insanlar, yeni fikirler üretir ve inovasyonu teşvik eder.
Adaleti ve Eşitliği Getirir: Birlik ve beraberlik içinde yaşayan toplumlarda, adalet ve eşitlik daha kolay sağlanır. İnsanlar, birbirlerinin haklarına saygı gösterir ve herkesin eşit fırsatlara sahip olmasını ister.
Tarih boyunca birlik ve beraberliğin önemi birçok örnekte görülmüştür. Birlikte mücadele eden milletler büyük başarılar elde etmiş, dayanışma içinde olan topluluklar ise zorlu süreçlerden daha kolay çıkmışlardır.
Sonuç olarak, birlik, beraberlik ve yardımseverlik ruhu, toplumsal yaşamın vazgeçilmez değerleridir. Bu değerlerin önemi, günümüzde de her zamankinden daha fazla hissedilmektedir. İnsanların birbirlerine destek olması, toplumların daha iyi bir geleceğe ulaşması için en önemli adımlardan biridir.
Bu değerleri hayatımıza nasıl yansıtabiliriz?
Gönüllü faaliyetlere katılarak
Çevremizdeki insanlara yardım ederek
Toplumsal sorumluluk projelerine destek olarak
Farklı kültürlere ve inançlara saygı göstererek
Birlikte yaşamanın önemini vurgulayarak
Bu ve benzeri davranışlarla, birlik, beraberlik ve yardımseverlik ruhunu güçlendirebilir ve daha yaşanabilir bir dünya yaratabiliriz.
SAYFA 149
1. İnsanların yaylaklara gitmesinin temel nedenleri neler olabilir? Açıklayınız.
2. Kışlakları yaylaklardan ayıran başlıca özellikler nelerdir? Açıklayınız.
Türklerin Yaylak ve Kışlak Tercihi: Nedenleri ve Özellikleri
Türklerin tarih boyunca yaylak ve kışlak arasında göç etmeleri, coğrafi koşullar, iklim, ekonomik zorunluluklar ve siyasi gelişmelerin bir araya gelmesiyle şekillenmiş karmaşık bir süreçtir.
1. İnsanların Yaylak Adı Verilen Yerlere Gitmelerinin Temel Sebepleri
Yaylaklar, genellikle yüksek rakımlı, serin ve su kaynakları açısından zengin bölgelerdir. Türklerin yaylaklara göç etmesinin temel sebepleri şunlardır:
Otlakların Yenilenmesi: Kış aylarında otlakların hayvanlar tarafından tüketilmesiyle birlikte, yaz aylarında daha yüksek ve serin bölgelerdeki otlaklar yenilenir. Bu durum, hayvanların beslenmesi için hayati önem taşır.
Serin İklim: Yaz aylarının sıcak ve kurak geçtiği bölgelerde yaşayan Türkler, serinlemek ve hayvanlarını sıcaktan korumak amacıyla yaylaklara çıkarlar.
Su Kaynaklarına Ulaşım: Yaylaklar genellikle su kaynakları açısından zengindir. Bu durum, hem insanlar hem de hayvanlar için su ihtiyacını karşılama noktasında önemlidir.
Hastalıkların Önlenmesi: Yüksek rakımlı bölgelerde bulaşıcı hastalıkların görülme olasılığı daha düşüktür. Bu nedenle, yaylaklar daha sağlıklı bir yaşam alanı sunar.
2. Kışlak Adı Verilen Yerleri Yaylaklardan Ayıran Temel Özellikler
Kışlaklar, genellikle alçak rakımlı, sıcak ve su kaynaklarına yakın bölgelerdir. Yaylaklardan temel olarak şu özellikleriyle ayrılırlar:
İklim Koşulları: Kışlaklar daha sıcak ve kurak bir iklime sahipken, yaylaklar daha serin ve nemlidir.
Bitki Örtüsü: Kışlaklarda genellikle kışlık otlaklar bulunurken, yaylaklarda yazlık otlaklar daha yaygındır.
Su Kaynakları: Kışlaklardaki su kaynakları, yaylaklara göre daha az bol olabilir.
Yükseklik: Kışlaklar genellikle yaylaklara göre daha alçak bölgelerde yer alır.
Özetle, Türklerin yaylak ve kışlak arasında göç etmeleri, hayatta kalma mücadelesinin bir parçası olmuştur. Bu göçler, coğrafi koşullara uyum sağlamayı, ekonomik faaliyetleri sürdürmeyi ve toplumsal yapıyı koruyabilmeyi amaçlamıştır. Yaylaklar, hayvanların beslenmesi ve insanların serinlemesi için ideal koşullar sunarken, kışlaklar ise daha sıcak ve korunaklı yaşam alanları sağlamıştır.
SAYFA 150
1. Türkistan’da konargöçer olarak yaşamış Türk toplulukları hangileridir?
2. Konargöçer yaşamda ekonomik faaliyetler hakkındaki düşüncelerinizi açıklayınız.
1. Metne Göre Türkistan’da Konargöçer Olarak Yaşayan Türk Toplulukları
Metinde belirtildiği üzere, Türkistan’da konargöçer olarak yaşayan ve tarihe adını yazdıran birçok Türk topluluğu bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Kimmerler: MÖ 1200’lü yıllarda Türkistan’da yaşamış topluluktur.
İskitler (Sakalar): MÖ 900’lü yıllarda Türkistan’da hakimiyet kuran İskitler, atlı savaşçılıklarıyla tanınan ve geniş coğrafyalara yayılan bir topluluktur.
Sarmatlar: MÖ 400’lü yıllarda Türkistan’da yaşamış topluluktur.
Hun Türkleri: MÖ 220’lerde Türkistan’da ortaya çıkan Hun Türkleri, kısa sürede geniş bir coğrafyada hakimiyet kurmuş ve dünya tarihine damga vurmuştur.
Bu toplulukların hepsi, Türkistan’ın zorlu coğrafi koşullarına uyum sağlayarak konargöçer bir yaşam sürmüşlerdir.
2. Bu Toplulukların Ekonomik Faaliyetleri
Metinde de belirtildiği gibi, bu toplulukların ekonomisi büyük ölçüde hayvancılığa dayanmaktaydı. Özellikle at ve koyun yetiştiriciliği, bu toplulukların yaşamında önemli bir yer tutmaktaydı. İşte bu ekonomik faaliyetler hakkında daha detaylı bilgiler:
At: At, bu topluluklar için sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda savaşta kullanılan önemli bir silahtı. At sütü, eti ve derisi de ekonomik olarak değerlendirilmekteydi.
Koyun: Koyun yünü, bu toplulukların giyecek, çadır ve halı yapımında kullandıkları önemli bir ham maddeydi. Koyun sütü ve eti de beslenmelerinde önemli bir yer tutmaktaydı.
Deve ve Sığır Yetiştiriciliği: Deve ve sığır da bu toplulukların yetiştirdiği diğer hayvanlardandı. Deve, yük taşımacılığında kullanılırken, sığır ise süt ve et için yetiştirilirdi.
El Sanatları: Bu topluluklar, hayvan derilerinden yapılan eşyaların yanı sıra çeşitli el sanatlarıyla da uğraşırlardı. Örneğin, metal işçiliği, ahşap işçiliği ve dokuma gibi.
Konargöçer yaşam tarzı, bu toplulukların ekonomik faaliyetlerini doğrudan etkilemiştir. Sürekli yer değiştirme zorunluluğu, ağır ve hacimli eşyaların taşınmasını zorlaştırdığı için, bu topluluklar hafif ve kullanışlı eşyalar üretmeye yönelmişlerdir. Örneğin, çadırlar kolayca kurulup sökülebilecek şekilde tasarlanmış, giyim eşyaları ise genellikle yün ve deri gibi doğal malzemelerden yapılmıştır.
Sonuç olarak, Türkistan’da yaşamış olan bu konargöçer Türk toplulukları, zorlu coğrafi koşullara uyum sağlayarak hayatta kalmayı başarmışlardır. Hayvancılık, bu toplulukların ekonomisinin temelini oluşturmuş ve onların kültürel kimliklerini şekillendirmiştir.
SAYFA 151 Türkistan coğrafyasındaki koşullar Türklerin hangi özelliklerinin gelişmesine zemin hazırlamıştır? Açıklayınız
Türkistan’ın zorlu coğrafi koşulları, Türklerin karakteristik özelliklerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Metinde verilen bilgilere dayanarak, bu coğrafyanın Türklerin hangi özelliklerini geliştirdiğini şu şekilde açıklayabiliriz:
Mücadelecilik: Türkistan’ın sert iklimi, sınırlı kaynakları ve sürekli göç etme zorunluluğu, Türkleri hayatta kalma mücadelesi vermeye itmiştir. Bu durum, onlarda güçlü bir mücadelecilik ruhu oluşturmuştur.
Sabır ve Disiplin: Konargöçer yaşam, sabır ve disiplin gerektiren bir yaşam tarzıdır. Hayvanlara bakmak, uzun yolculuklara çıkmak ve zorlu doğa koşullarına uyum sağlamak için bu özelliklere sahip olmak şarttır.
Teşkilatçılık: Büyük bir topluluğun düzenli bir şekilde göç etmesi, yiyecek ve barınma gibi ihtiyaçlarını karşılaması için iyi bir organizasyon becerisi gerektirmektedir. Bu da Türklerde güçlü bir teşkilatçılık duygusu geliştirmiştir.
Cesaret: Savaşçı bir millet olarak bilinen Türkler, zorlu coğrafi koşullarda yaşamayı başarmış ve düşmanlarına karşı cesurca savaşmışlardır.
Hızlı ve Toplu Hareket Yeteneği: Sürekli yer değiştiren konargöçerler, hızlı ve toplu hareket etme yeteneği kazanmışlardır. Bu özellik, hem düşman saldırılarına karşı korunmak hem de yeni meralara ulaşmak için önemlidir.
Uyum Sapabilme: Değişen coğrafi koşullara ve iklim şartlarına uyum sağlayabilme yeteneği, Türklerin hayatta kalmasını sağlamıştır.
Aile Bağlarının Güçlü Olması: Zorlu koşullarda hayatta kalabilmek için ailenin birlik ve beraberliği çok önemlidir. Bu nedenle Türklerde aile bağları oldukça güçlüdür.
Ayrıca, metinde belirtilen diğer bazı özellikler de bu coğrafyanın etkisiyle gelişmiştir:
Atçılık ve Okçuluk: Bozkır hayatı, atçılık ve okçuluk gibi becerilerin gelişmesine zemin hazırlamıştır.
El Sanatları: Kendi ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalan Türkler, dokumacılık, demircilik gibi el sanatlarına yatkın hale gelmişlerdir.
Misafirperverlik: Konargöçer yaşam, misafirperverliğin önemini artırmıştır. Çünkü yolculuk sırasında başka bir obaya sığınmak gerekebilirdi.
Sonuç olarak, Türkistan’ın zorlu coğrafyası, Türklerin karakteristik özelliklerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu coğrafya, Türkleri mücadeleci, sabırlı, disiplinli, cesur ve uyum sağlama yeteneği yüksek bir millet haline getirmiştir. Bu özellikler, Türklerin tarih boyunca büyük devletler kurmasına ve medeniyetlere öncülük etmesine olanak sağlamıştır.
SAYFA 152
1. Ailenizle konargöçer olarak yaşasaydınız geçim kaynaklarınız neler olurdu? Yazınız. 2. Konargöçer yaşamda kullanılan giysilerin kendir, yün ve keçe gibi maddelerden yapılmasının nedenleri hakkında neler söylersiniz?
3. Konargöçer yaşamda insanların et, süt ağırlıklı beslenmesi sizce sağlıklı bir beslenme şekli midir? Açıklayınız.
4. Konargöçer Türklerde mahkeme binası, hapishane gibi yapıların olmaması hakkındaki düşüncelerinizi yazınız.
1-Geçim Kaynakları: Konargöçer olarak yaşasaydım, geçim kaynaklarımız büyük ihtimalle hayvancılık (sığır, koyun, keçi besiciliği), dokuma ürünleri (yün, keçe yapımı), avcılık ve doğadan toplanan bitkiler olurdu.
2- Giysilerin Maddeleri: Kendir, yün ve keçe gibi maddeler, konargöçer yaşamda dayanıklılık, sıcak tutma ve kolay üretilebilirlik gibi nedenlerle tercih edilmiştir. Bu malzemeler, zorlu iklim koşullarına ve sürekli hareket halinde olmaya uygundur. Ayrıca bu maddelerin bazılarının hayvanlardan elde edilmesi de göçebeler için bir avantajdır.
3- Et ve Süt Ağırlıklı Beslenme: Et ve süt ağırlıklı beslenme, konargöçer yaşam tarzı için uygun ve sağlıklıdır, çünkü bu besinler yüksek enerji ve protein sağlar. Ancak, bu beslenme tarzının dengeli olması için sebzeler ve tahıllarla desteklenmesi gerekebilir.
4. Konargöçer Türklerde Mahkeme Binası ve Hapishane Olmaması Hususundaki Düşüncelerin Nelerdir? Kısaca Soruları Yanıtla
Konargöçer Türklerde sabit bir mahkeme binası ve hapishanenin olmamasının temel nedeni, sürekli yer değiştirmeleriydi. Sabit bir yapıya ihtiyaç duyulan bu kurumları taşımak hem pratik değildi hem de göçebe yaşam tarzıyla uyuşmuyordu. Bunun yerine, topluluk içindeki yaşlılar ve saygın kişiler, uyuşmazlıkları çözmek ve adaleti sağlamakla görevlendirilmiştir. Hapis cezaları da genellikle kısa süreli ve hafif cezalardan ibaret olmuştur. Bu durum, konargöçer toplumların daha esnek ve hoşgörülü bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.
Özetle, konargöçer Türkler, zorlu coğrafi koşullara uyum sağlayarak hayatta kalmayı başarmış, zengin bir kültürel mirasa sahip, dayanışmacı ve özgürlükçü bir toplum olmuşlardır.
SAYFA 153
Okuduğunuz haberden ve izlediğiniz videodan yararlanarak günümüz konargöçerlerinde dikkatinizi çeken özellikleri yazınız.
Günümüz Konargöçerlerinde Dikkat Çeken Özellikler
Verilen metinde, özellikle Sarıkeçili yörüklerinin örneği üzerinden günümüz konargöçerlerinin bazı önemli özelliklerine değinilmektedir. Bu özelliklerden bazıları şunlardır:
Tarihi Süreklilik: Türklerin Anadolu’ya göçleriyle başlayan konargöçer yaşam biçimi, günümüze kadar kesintisiz olarak devam etmektedir. Sarıkeçili yörükleri gibi topluluklar, bu geleneği yaşatan önemli temsilcilerdir.
Coğrafi Dağılım: Konargöçer Türkler, tarihsel süreçte farklı coğrafyalara yayılmışlardır. Günümüzde ise daha çok Akdeniz Bölgesi’ndeki dağlık ve yayla bölgelerinde yoğunlaşmaktadırlar.
Yayla Kültürü: Konargöçerler için yaylalar, yaz aylarında serinlemek, hayvanlarını otlatmak ve yaşamlarını sürdürmek için vazgeçilmez mekânlardır.
Yörük Kimliği: Anadolu’da konargöçer yaşamı benimseyen Türkler, genel olarak “yörük” olarak adlandırılır. Bu kimlik, yüzyıllardır süregelen bir kültürel mirasın ifadesidir.
Geleneksel Yaşam Biçimi: Sarıkeçili yörükleri gibi topluluklar, günümüzde bile geleneksel konargöçer yaşam biçimini sürdürmeye çalışmaktadırlar. Çadır, hayvancılık, el sanatları gibi unsurlar bu yaşam biçiminin önemli parçalarıdır.
SAYFA 154
Harita 2.10’a göre konargöçer Yörüklerin Anadolu’nun belli bölgelerinde yoğunlaşmış olmasının nedenleri sizce nelerdir?
Görseldeki Bilgilere Göre Yörüklerin Anadolu’da Yoğunlaştığı Bölgeler ve Sebepleri
Verilen harita, yörüklerin günümüzde Anadolu’da ağırlıklı olarak Akdeniz ve Ege bölgelerinde yoğunlaştığını göstermektedir. Bu durumun birkaç önemli nedeni bulunmaktadır:
1. Coğrafi Koşullar:
Dağlık ve Yayla Bölgeleri: Akdeniz ve Ege bölgeleri, Toroslar ve Batı Anadolu dağları gibi yüksek rakımlı ve geniş yayla alanlarına sahiptir. Bu bölgeler, yörüklerin yaz aylarında serinlemek, hayvanlarını otlatmak ve kış aylarında daha sıcak yerlere göç etmek için ideal koşullar sunar.
Su Kaynakları: Bu bölgelerde bol miktarda su kaynağı bulunması, hem insanlar hem de hayvanlar için su ihtiyacını karşılama açısından önemlidir.
Bitki Örtüsü: Yaylaların zengin bitki örtüsü, hayvancılık için gerekli olan otlakları sağlar.
2. Tarihi Süreç:
Göç Yolları: Türklerin Anadolu’ya göçleri sırasında izledikleri yollar, günümüzde yörüklerin yoğunlaştığı bölgelerle örtüşmektedir. Özellikle Toroslar, yörüklerin göç yollarında önemli bir geçiş noktası olmuştur.
Yerleşme Modelleri: Geçmişte bu bölgelerde kurulan Türk beylikleri ve devletler, yörüklerin yerleşme modellerini etkileyerek bu bölgelerde daha yoğunlaşmalarına neden olmuştur.
3. Ekonomik Faaliyetler:
Hayvancılık: Yörüklerin temel geçim kaynağı olan hayvancılık, bu bölgelerin coğrafi koşullarıyla uyumludur. Yaylaların zengin bitki örtüsü, hayvanların beslenmesi için ideal koşullar sunar.
El Sanatları: Yörükler, kilim dokuma, keçeden eşya yapımı gibi el sanatlarıyla uğraşarak ek gelir elde ederler. Bu bölgelerde yetişen doğal malzemeler, el sanatlarının gelişmesine katkı sağlamıştır.
4. Kültürel ve Sosyal Faktörler:
Geleneksel Yaşam Biçimi: Yörükler, yüzyıllardır süregelen geleneksel yaşam biçimlerini korumak adına bu bölgelerde yaşamayı tercih etmişlerdir.
Toplumsal Bağlar: Bu bölgelerde yaşayan yörükler arasında güçlü toplumsal bağlar bulunmaktadır. Ortak bir kültüre sahip olmaları, bu bölgelerde bir araya gelmelerini sağlamıştır.
Sonuç olarak,
Yörüklerin Anadolu’nun belirli bölgelerinde yoğunlaşmasının temel nedenleri coğrafi koşullar, tarihsel süreç, ekonomik faaliyetler ve kültürel faktörlerdir. Bu bölgeler, yörüklerin hayvancılık yapmaları, el sanatlarıyla uğraşmaları ve geleneksel yaşam biçimlerini sürdürmeleri için uygun koşullar sunmaktadır.
SAYFA 155:
Konargöçer yaşam tarzıyla ilgili bir slogan oluşturunuz ve neden bu sloganı seçtiğinizi açıklayınız.
Slogan 1: “Göçümüz özgürlüğümüz, yurdumuz doğadır.”
Neden Bu Slogan: Bu slogan, konargöçerlerin en belirgin özelliklerinden ikisi olan özgürlük ve doğayla iç içe yaşamayı vurgular. Göç etme özgürlüğü, konargöçerlerin yaşam tarzının temelini oluştururken, doğa ise onların hem evi hem de geçim kaynağıdır. Slogan, konargöçerlerin doğayla uyum içindeki özgür yaşamlarını özlü bir şekilde ifade eder.
Slogan 2: “Köklerimiz toprağa, yollarımız gökyüzüne.”
Neden Bu Slogan: Bu slogan, konargöçerlerin hem toprağa bağlılıklarını hem de sürekli hareket halinde olmalarını ifade eder. Kökler toprağa bağlı olsa da, konargöçerlerin yaşamı sürekli bir yolculuktur. Bu slogan, konargöçerlerin hem geleneklerine bağlılıklarını hem de sürekli değişen bir çevreye uyum sağlama yeteneklerini vurgular.
Sayfa 155 Aşağıdaki uygulama adımlarını takip ederek drama etkinliğini gerçekleştiriniz.
ÖRNEK DRAMA METNİ 1
Drama Metni: Konargöçer Obada Göç Hazırlıkları
Karakterler:
Bey: Ailenin reisi, tecrübeli bir lider.
Ana: Ailenin annesi, bilge ve pratik.
Alp: Ailenin en büyük oğlu, cesur ve sorumluluk sahibi.
Gökçe: Ailenin kızı, becerikli ve düşünceli.
Yavuz: Ailenin küçük oğlu, meraklı ve enerjik.
Obanın yaşlı bilgesi: Obanın rehberi, tecrübeleriyle obaya yön veren kişi.
Sahne 1: Kışlakta Bir Çadırın İçi
(Bey, Ana, Alp, Gökçe, Yavuz ve obanın yaşlı bilgesi, çadırın içinde toplanmış, göç hazırlıklarını konuşuyorlar.)
Bey: (Derin bir nefes alır) Bu kışlakta bir kışı daha geride bıraktık. Artık yaylak alanlarına göç etme vakti geldi. Fakat her zamanki gibi, bu büyük göçü planlamamız gerekiyor.
Ana: (Bey’e dönerek) Evet, beyim. Hayvanlarımızın sağlığı için ve yiyecek stoklarımızın yeterli olması adına yaylağa doğru göç etmeliyiz. Yaylakta otlar daha taze ve bol olacak.
Alp: (Ciddiyetle) Ama nereye göç edeceğiz? Geçen yılki yaylak alanı kalabalık olabilir. Belki de daha sakin bir yer bulmalıyız.
Yaşlı Bilge: (Sakin bir şekilde) Oğul, bu doğru. Yaylak alanını dikkatle seçmeliyiz. Geçen yılki yer iyi olsa da, bu yıl daha kuzeye gitmeyi düşünebiliriz. Oralar bu sene daha serin ve verimli olabilir.
Gökçe: (Düşünceli bir şekilde) Ama göç yolunda dikkatli olmalıyız. Eğer daha kuzeye gidersek, yolculuk daha uzun sürebilir. Yolda konaklayacağımız noktaları iyi belirlemeliyiz.
Yavuz: (Heyecanla) Göç ne zaman başlayacak? Yeni yerlerde macera dolu bir yolculuk olacak!
Bey: (Yavuz’a gülümseyerek) Sabırsız olma, küçük oğlum. Göçü başlatmadan önce her şeyi iyi planlamalıyız. Yaylakta ne kadar kalacağımızı ve geri dönüş zamanımızı da düşünmeliyiz.
Ana: (Görev paylaşımı yaparak) Tamam, o zaman. Alp, sen hayvanların göç yolundaki güvenliğiyle ilgilen. Onları nasıl yönlendireceğimizi planla. Gökçe, sen yiyecek ve su stoklarını kontrol et, yolda nerelerde konaklayacağımızı belirle. Ben de çadırı ve diğer eşyalarımızı hazırlayacağım. Beyim, siz de güzergahı ve konaklama noktalarını yaşlı bilgemizle birlikte belirleyin.
Alp: (Kararlılıkla) Tamam Ana, hayvanları en güvenli şekilde yönlendireceğim.
Gökçe: (Başını sallayarak) Yiyeceklerimizi ve suyumuzu en iyi şekilde hazırlayacağım.
Bey: (Ciddi bir ifadeyle) Biz de yaşlı bilgemizle birlikte en iyi güzergahı belirleyeceğiz. Bu göç, obamızın geleceği için çok önemli. Hepinizden en iyi çabayı bekliyorum.
Yaşlı Bilge: (Onaylarcasına) Yola çıkmak bir macera, ama aynı zamanda bir sorumluluk. Hepimizin görevini en iyi şekilde yapması gerekiyor.
(Herkes birbirine bakarak kararlılıklarını gösterir.)
Sahne 2: Göç Hazırlıkları
(Aile, her birinin görevlerini yerine getirdiği bir sahnede gösterilir. Alp, hayvanları gözden geçirir, Gökçe yiyecekleri kontrol eder, Ana çadırı toplar, Bey ve Yaşlı Bilge harita üzerinde güzergahı tartışır.)
Bey: (Haritaya bakarak) Şu tepeyi geçtikten sonra iki gün yol alırız. Orada bir gece konaklarız. Sonra doğuya yönelip, nehrin yanında bir süre dinleniriz.
Yaşlı Bilge: (Başını onaylayarak) Evet, bu güzergah güvenli ve su kaynaklarına yakın. Böylece hayvanlar da susuz kalmaz.
(Göç hazırlıkları tamamlanır ve aile yola çıkmaya hazırdır.)
Son
(Aile, yeni bir başlangıç için umut dolu bir şekilde yaylak alanlarına doğru yola çıkar.)
Bu metin, konargöçer bir ailenin göç öncesi hazırlıklarını ve göç sürecini drama formatında anlatmaktadır. Göçün planlanması, görev paylaşımı ve sorumluluk bilinci ön planda tutulmuştur.
ÖRNEK DRAMA METNİ 2
Drama Metni: Göç Hazırlıkları
Karakterler:
Baba: Ailenin reisi, kararları veren kişi.
Anne: Ailenin hanımı, ev işleri ve çocuklarla ilgilenir.
Oğul 1: Genç ve enerjik, atlara düşkündür.
Kız: Ailenin en küçüğü, meraklı ve sorular sormayı sever.
Dede: Ailenin bilgesi, geçmiş deneyimleriyle aileye yol gösterir.
Mekân: Bir konargöçer çadırı.
Zaman: İlkbaharın başları, göç hazırlıklarının yapıldığı bir akşam.
[Çadırın içinde aile üyeleri oturmuş, loş ışıkta sohbet ediyorlar. Ortada yanan bir ateş var. Dede, elinde bir asa, düşünceli bir şekilde ateşe bakıyor.]
Kız: Baba, neden her yıl göç ediyoruz? Burada kalabilir miyiz?
Baba: Kızım, göç etmek bizim yaşam biçimimiz. Kışın otlaklar kurur, sular azalır. Hayvanlarımızın yiyecek ve suya ihtiyacı olur. Yazın ise yaylalarda bol otlak ve serin sular vardır. Bu yüzden her yıl kışlakla yaylak arasında mekik dokuyarız.
Oğul 1: Ben atımla yaylaya gitmeyi çok seviyorum, Baba. Rüzgarı yüzümde hissederim, özgür olurum.
Dede: Oğlum, atlar da bizim gibi göçe ihtiyaç duyar. Yaylaların temiz havası ve bol otları, onların daha sağlıklı olmasını sağlar.
Anne: Evet, oğlum haklı. Ama göç hazırlıkları çok yorucu oluyor. Çadırları sökmek, eşyaları toplamak, hayvanları hazırlamak…
Baba: Anne haklı, ama göç bizim için bir zorunluluk. Bu yılki göçümüzü daha kolay hale getirmek için şimdiden hazırlıklara başlamamız gerekiyor.
Kız: Nereye göç edeceğiz, Baba?
Baba: Bu yıl yine eski yaylağımıza gideceğiz. Orası hem hayvanlarımız için hem de bizim için çok uygundur.
Oğul 1: Kaç gün sürecek yolculuk?
Dede: Yolculuk, hayvanlarımızın hızına ve hava koşullarına göre değişir. Yaklaşık on gün kadar sürebilir.
Baba: Şimdi hep birlikte görev dağılımı yapalım. Anne, çadırları ve mutfak eşyalarını hazırla. Oğlum, atları kontrol et ve yuları tamir et. Kızım, yiyeceklerimizi hazırlamada anneye yardım et. Dede, göç yolunu ve konaklayacağımız yerleri belirle.
Dede: Tamam, oğlum. Geçmiş yıllardaki deneyimlerime göre, bu yıl da eski güzergâhı takip etmeliyiz. İlk iki gün Dere köyünün yanından geçerek, üçüncü gün Şelale Vadisi’nde konaklayabiliriz.
Oğul 1: Şelale Vadisi’nde balık tutarız değil mi, Baba?
Baba: Evet oğlum, hem balık tutar hem de dinleniriz.
Kız: Yaylaya vardığımızda ne yapacağız?
Baba: Yaylaya vardığımızda çadırları kuracak, hayvanları otlatacak ve dinleneceğiz. Sonra da ekim işlerine başlayacağız.
Anne: Kışa doğru hava soğuduğunda tekrar kışlağımıza döneceğiz.
Baba: Evet, anne. Göç bizim hayatımızın bir parçası. Bu zorlu süreci hep birlikte atlatacağız.
[Aile üyeleri, görevlerini paylaştıktan sonra birbirlerine gülümserler. Çadırın içindeki sıcaklık ve umut dolu sohbet, göçün zorluklarını unutturur.]