Bu yazımızda güncel müfredata göre hazırladığımız 12. sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi 6. ünitesi olan II. Dünya Savaşı Sonrasında Türkiye ve Dünya ünitesinin özet ders notlarını paylaşıyoruz. 12. sınıf İnkılap Tarihi özet pdf ders notları sayesinde derslerde daha başarılı olacaksınız. Güncel 12 . sınıf İnkılap tarihi ve Atatürkçülük ders kitabına uygun olarak hazırladığımız II. Dünya Savaşı Sonrasında Türkiye ve Dünya ders notları aşağıdaki konuları kapsamaktadır.
T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 6. Ünite II. Dünya Savaşı Sonrasında Türkiye ve Dünya
Siyasi Gelişmeler
Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok partili siyasi hayata geçiş denemeleri başarılı olamadı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapanmasından sonra çok partili siyasi hayata geçiş denemelerine ara verildi.
1946’ya kadar meclisteki tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 1950’ye kadar iktidarını sürdürdü.
II. Dünya Savaşı’nı demokrasiyle yönetilen ABD, İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği ülkeler kazandı.
Türkiye’nin de bu blok içerisinde yer almak istemesi ve demokrasiye verdiği önem, çok partili sisteme geçişi hızlandırdı.
1945’te San Francisco’da (San Fransisko) toplanan konferansa katılan Türk heyeti, tek partili yönetime son verilmesi ve CHP dışında da siyasi partilerin kurulması gerektiğinin açıklamasını yaptı.
Çok partili sisteme geçişi sağlayan süreç Dörtlü Takrir (önerge) ile başladı.
Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan’ın imzaladığı önerge, 7 Haziran 1945’te meclis başkanlığına verildi.
Bu çalışmalar sürerken 18 Temmuz 1945’te iş adamı Nuri Demirağ öncülüğünde Millî Kalkınma Partisi (MKP) kuruldu.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuş olan ilk muhalefet partisi Millî Kalkınma Partisi’dir.
7 Ocak 1946’da Demokrat Parti (DP) Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu.
Çok Partili Siyasal Hayata Geçiş
DP’nin genel başkanlığına Celal Bayar getirildi.
Demokrat Parti’nin parti programı, CHP’den farklı olarak, “siyasette demokrasi” ile “ekonomik hayatta liberalizm ”ilkelerine dayandırıldı.
5 Haziran 1946’da Seçim Yasası Tasarısı, TBMM’de oy çoğunluğu ile kabul edilerek, “açık oy, gizli sayım’ yöntemiyle yapılma kararı alındı.
İlk defa tek dereceli seçim sistemine geçildi
DP bu kararlara muhalefet etti.
Seçimi CHP kazandı.
NOT: 1946 seçimleri Türk siyasi tarihinin tek dereceli ve çok partili ilk genel seçimi oldu.
1950 Milletvekili seçimlerinin ardından Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla iktidara geldi.
22 Mayıs 1950’de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, DP genel başkanı Celal Bayar’ı cumhurbaşkanı olarak seçti.
Refik Koraltan da TBMM başkanı seçildi.
Celal Bayar’ın ardından DP genel başkanlığına ise Adnan Menderes getirildi.
1950 seçimlerinde Demokrat Parti’nin iktidara gelişiyle yeni bir siyasi dönem başladı.
Ekonomik Hayat
II. Dünya Savaşı sona erince çiftçiyi topraklandırma konusunda çalışmalar başladı.
1945’te Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabul edildi.
Bu yasayla arazisi olmayan çiftçiyi toprak sahibi yapmak ve tarıma açılan toprakların işlenip üretimin artırılması amaçlandı.
DP’nin liberalizmi savunması, CHP’nin devletçi ekonomi politikasında değişikliğe gitmesine yol açtı.
Recep Peker Hükûmeti döneminde devalüasyona gidildi.
Böylece devletçi ekonomiden liberal ekonomiye doğru ilk adım atıldı.
Sosyal ve Kültürel Hayat
İkinci Dünya Savaşı sonrası modern baskı ve gazetecilik yöntemlerinin gelişmesi, özgürlüklerin artması basının içerik ve sayısal açıdan hızla gelişmesine yol açmıştır.
Toplumun siyasete katılımı hızlanmıştır.
1945-1950 yılları arasında Türkiye’de yayımlanan dergi sayısı neredeyse iki katına çıkmıştır.
Bu dönemin edebiyat dergilerinden başlıcaları; Hisar, Varlık, Mavi, Yeditepe, Pazar Postası, Markopaşa ve Büyük Doğu’dur.
Edebiyatta Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat’ın oluşturduğu Garip Akımı ön plana çıktı
Bu akıma bağlı şairler, şiirde her türlü kurala ve kalıplara karşı çıkıp günlük konuşma diliyle beraber sokaktaki insanı şiire soktular.
Roman türünde Anadolu ve Anadolu insanının hayatını, toplumcu, gerçekçi bir çizgide ele alıp işleyen birçok eser yazıldı.
10 Haziran 1949’da, Devlet Tiyatrolarının Kuruluşu Hakkında Kanun’un çıkarılmasıyla kültürel hayatta önemli bir adım atıldı.
Devlet tiyatrosu ve operası genel müdürlüğüne Muhsin Ertuğrul getirildi.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ’NİN BAŞLAMASI
II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin başını çektiği Batı Bloku ülkeleri ile SSCB’nin önderliğindeki Doğu Bloku ülkeleri arasında ekonomik, askerî, ideolojik, siyasi ve kültürel alanlarda büyük çekişmeler yaşanmaya başladı.
1960’lara kadar devam eden bu süreç aynı zamanda Soğuk Savaş Dönemi olarak da adlandırılmaktadır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Doğu Bloku ile Batı Bloku arasındaki silahların kullanılmadığı çatışma 1991’de SSCB’nin dağılmasına kadar devam etti.
DOĞU BLOKU
II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan iki süper güçten biri Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ydi (SSCB).
SSCB’nin bu kadar güçlenmesinde Almanya, İtalya ve Japonya’nın savaştan yenilgiyle çıkmaları, İngiltere ve Fransa’nın savaşı kazanmalarına rağmen büyük ölçüde yıpranmış olmaları etkili oldu.
SSCB, II. Dünya Savaşı’nda Almanları yenilgiye uğrattıktan sonra Doğu Avrupa’da ilerleyerek bu topraklardaki Alman işgaline son vererek Doğu ve Orta Avrupa’daki ülkelerden birçoğunu işgal etti.
SSCB, denetimi altındaki Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Çekoslovakya’da komünist partiler iktidara geldi.
SSCB, Doğu Avrupa ülkeleriyle dostluk, iş birliği, saldırmazlık gibi antlaşmalar yaparak bir blok oluşturdu.
Cominform
5 Ekim 1947’de Cominform ile SSCB ve komünist rejimler arasında siyasi ve ideolojik bağ sağlandı.
Comecon
Marshall Planı ve Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütüne karşı SSCB öncülüğünde Comecon (Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi) kuruldu (25 Ocak 1949).
Comecon’un amacı; üye ülkelerde ekonomik gelişmeyi hızlandırmak, bilimsel ve teknik gelişmeye önem vermek ve üye ülkeler arasındaki dayanışmayı sağlamaktı.
Varşova Paktı
Askerî alanda Soğuk Savaş Dönemi’nde öne çıkan uluslararası güvenlik örgütlerinden biridir.
NATO’yu varlığına tehdit olarak gören SSCB öncülüğünde; Arnavutluk, Doğu Almanya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya ve Çekoslovakya’nın katılımıyla kuruldu (14 Mayıs 1955).
Kuruluş amacı NATO’ya karşı sosyalist ülkeler arasında dostluk ve askerî yardım sağlamaktı.
Varşova Paktı, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle 1991’de dağıldı.
BATI BLOKU
II. Dünya Savaşı sonrasında SSCB’nin yayılma tehlikesi karşısında İngiltere Başbakanı Winston Churchill (Vinstın Çörçıl), ABD’yi etkin kılma çabasına girişti.
SSCB tehdidine karşı ABD’nin sorumluluk üstlenmesi istendi.
SSCB’nin girişimleri ve yayılmacı tutumu karşısında ABD Uzak Doğu’da, Doğu Akdeniz’de ve Orta Avrupa’da harekete geçti.
ABD ile SSCB arasında savaş sonrasında iş birliği yerine çatışma süreci başlamış oldu.
Batı Bloku’nun liderliğini üstlenen ABD, SSCB’ye karşı “çevreleme politikası” izledi.
Batı Blokunun Teşkilatları
SSCB’nin yayılmacı politikasının karşısında kendisini “Hür Dünya” olarak adlandıran Batı Bloku ülkeleri ABD öncülüğünde askerî, ekonomik ve siyasi alanlarda teşkilatlanmaya başladı.
NATO ve Avrupa Konseyi gibi oluşumlar bu amaçla kuruldu.
Truman Doktrini ve Marshall yardımı projesi de bu siyaseti destekleyen adımlar oldu.
Truman Doktrini
ABD Başkanı Harry Truman (Hery Truman), 12 Mart 1947’de Avrupa’yı güçlendirmek için Truman Doktrini’ni ilan etti.
Amerika’da SSCB tehdidine karşılık Yunanistan’a 300 milyon, Türkiye’ye de 100 milyon dolarlık yardımın yapılması kabul edildi.
ABD, Truman Doktrini ile iki temel amaca ulaşmaya çalıştı:
SSCB’nin yayılmasını engellemek,
ABD’nin hâkimiyetini genişletmek ve SSCB tehdidine karşı Türkiye ve Yunanistan’a askerî yardım yapmak.
Marshall Planı
ABD, Avrupa’nın ekonomik yönden güçlü olduğu takdirde SSCB’nin siyasi yayılmacılığına karşı koyabileceğini düşünüyordu.
ABD Dışişleri Bakanı George Marshall (Corç Marşal), 5 Haziran 1947’de yaptığı açıklamada ABD’nin, Avrupa’nın ekonomik kalkınması için ABD’nin yardımcı olabileceğini söylediği plandır.
NATO’nun Kuruluşu
NATO, Soğuk Savaş Dönemi’nde SSCB’ye karşı kurulan geniş kapsamlı bir savunma ittifakıdır.
ABD, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Norveç, Danimarka, İzlanda, Portekiz, İtalya ve Kanada’nın katılımıyla 4 Nisan 1949’da kuruldu.
NATO’nun oluşturulmasının ana fikri SSCB yayılmasına ve tehdidine karşı etkili bir set kurmaktı.
Avrupa Konseyi
Avrupa Konseyi’nin amacı her alanda üye ülkeler arasında güven oluşturup iş birliğini sağlamaktır.
5 Mayıs 1949’da Londra Antlaşması ile İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, İrlanda, İtalya, Norveç ve İsveç arasında kurulan konsey sadece Avrupa devletlerini kapsayan ve askerî niteliği olmayan bir teşkilattır.
Türkiye Cumhuriyeti 8 Ağustos 1949 tarihinde konseye kurucu üye sıfatıyla katılmıştır.
Türkiye-SSCB İlişkileri
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Yalta Konferansı’na katılan SSCB lideri Stalin, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin günün koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesini ve SSCB lehine değişiklikler yapılmasını talep etti.
ABD, SSCB’nin karşısında yer alıp, Türkiye’yi destekledi.
SSCB 30 Mayıs 1953’te yaptığı açıklamayla, II. Dünya Savaşı’ndan sonra gündeme getirdiği taleplerinden vazgeçtiğini resmen bildirdi.
Türkiye ve SSCB arasındaki ilişkiler de bu tarihten sonra yumuşamaya başladı.
Türkiye ve Truman Doktrini
Truman Doktrini ile SSCB’nin yayılmacılık politikasının tehdidi altında kalan Yunanistan ve Türkiye’ye askerî ve ekonomik yardımlar yapıldı.
Truman Doktrini, Türk dış politikasında da büyük değişikliklere yol açtı.
Türkiye, tamamen Batı Bloku yanlısı bir dış politika izlemeye başladı.
Türkiye NATO’ya katılmak istedi.
Kore Savaşı’nda Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanlığı bünyesinde savaşa katıldı.
Kore Savaşı’nda Doğu Bloku’nun yayılmacılığına karşı dünyayla birlikte hareket eden Türkiye, Batı Bloku ülkelerinin desteğini kazandı.
Türkiye’nin Avrupa Konseyine Üye Olması
Batılı devletlerle olan ilişkilerini geliştirmiş olan Türkiye, Avrupa Komisyonu kurulduktan kısa bir süre sonra Yunanistan ve İzlanda ile birlikte Ağustos 1949’da Avrupa Komisyonuna davet edildi.
Türkiye bu süreçten sonra, komisyonun kurucu üyeleri arasında sayıldı.
Türkiye’nin komisyona kesin katılımı ise TBMM tarafından 12 Aralık 1949’da onaylandı.
Türkiye’nin NATO’ya Katılması
NATO, 4 Nisan 1949’da 12 devletin katılımıyla kuruldu.
Türkiye ise başlangıçta NATO’nun dışında kaldı.
14 Mayıs 1950 seçimleri sonucu iktidara gelen Demokrat Parti, NATO’ya katılma çalışmalarına hız verdi.
Türkiye’nin Nato’ya Katılmak İstemesinin Nedenleri:
En önemli neden SSCB tehdidinin devam etmesidir.
Türk devlet adamları, Avrupa Konseyinin kurucu üyelerinden olan Türkiye’yi Batı’nın ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlardı.
NATO’ya katılma konusunda 1950 Kore Savaşı, Türkiye için önemli bir dönüm noktası oldu.
Türkiye’nin NATO’ya kabul edilmesini sağlayan başka bir gelişme ise SSCB’nin nükleer silah edinmesi oldu.
15 Eylül 1951’de Ottowa’da toplanan NATO Bakanlar Konseyi, oy birliğiyle Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olarak davet edilmesine karar verdi.
22 Ekim 1951’de Türkiye ile Yunanistan’ın NATO’ya katılımını sağlayan protokol imzalandı.
TBMM, 18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik Antlaşması ve Protokolü’nü onaylayınca Türkiye NATO’ya resmen katıldı.
Türk Askeri Kore’de
II. Dünya Savaşı’nda Japonya teslim olduktan sonra Kore’nin kuzeyini SSCB, güneyini ise ABD denetim altına aldı.
Kore, 38. enlem sınır kabul edilerek Güney Kore ve Kuzey Kore olmak üzere ikiye ayrıldı.
ABD’nin desteklediği Güney Kore’de yapılan seçim neticesinde 17 Temmuz 1948’de Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu.
SSCB’nin desteklediği Kuzey Kore’de de seçimler yapıldı ve 9 Eylül 1948’de Kore Halk Cumhuriyeti kuruldu.
25 Haziran 1950’de SSCB’nin desteklediği Kuzey Kore birlikleri, Güney Kore’deki askerlerin sınırı geçtiklerini ileri sürerek Güney Kore’ye saldırdı.
Savaşın başlamasıyla ABD, Güney Kore’ye yardım göndermeye başladı ve Birleşmiş Milletleri harekete geçirdi.
Alınan kararla ABD’nin önderlik ettiği bir Birleşmiş Milletler Kuvveti oluşturuldu ve komutanlığına da Amerikalı General Mac Arthur (Mak Artur) getirildi.
ABD’den sonra Kore’ye asker gönderen ikinci ülke Türkiye oldu.
Kore Türk Tugayı Komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı; Piyade Alay Komutanlığına da Celal Dora atandı.
Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanlığı bünyesinde savaşan Türk askeri, başarılı bir şekilde mücadele etti.
Çok şiddetli geçen Kunuri Muharebeleri’nde önemli başarılar gösterdi.
Üç yıl süren Kore Savaşı’nda taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadılar.
1950’de başlayan savaş, 27 Temmuz 1953 Panmunjom Ateşkes Anlaşması ile sona erdi.
Yapılan ateşkese göre Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki sınır değişmedi ve 38. enlem sınır çizgisi olarak kabul edildi.
1950’lerde Siyasi gelişmeler
14 Mayıs 1950 seçimleriyle başlayan Demokrat Partinin iktidarı kesintisiz olarak on yıl devam etti ve 27 Mayıs 1960 yılındaki askerî darbeyle sona erdi.
Bu süreç boyunca CHP ana muhalefet partisi görevini üstlendi.
DP genel başkanlığını yürüten Celal Bayar, 14 Mayıs seçimlerinden sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü cumhurbaşkanı oldu.
Celal Bayar, DP genel başkanlığından istifa ederek görevini Adnan Menderes’e bıraktı.
DP 1932 tarihinde başlatılan ezanın Türkçe okunması uygulamasına 16 Haziran 1950’de son verildi.
25 Temmuz 1951’de Atatürk’ün manevi şahsiyetini korumak için Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun çıkarıldı.
İnşaatı yarım kalan Anıtkabir tamamlandı.
Köy Enstitüleri 1954’te öğretmen okullarına dönüştürüldü.
Ekonomide tarım sektörüne öncelik verildi.
1951’de Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarıldı.
2 Mayıs 1954’te yapılan genel seçimlere Demokrat Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetçi Millet Partisi, Türkiye Köylü Partisi ve İşçi Partisi katıldı.
Dış politikada; Kıbrıs Meselesi ve 6-7 Eylül Olayları’nın (İstanbul’da yaşayan Rum azınlığa karşı 6-7 Eylül 1955’te gerçekleşen toplu saldırı) yaşanması büyük sıkıntılara yol açtı.
DP iktidarı döneminin ortalarından itibaren ülkede ekonomik sıkıntılar baş gösterdi.
DP, 1958 yılında yapılacak seçimleri erkene aldı ve seçimlerin 27 Ekim 1957’de yapılacağını duyurdu.
DP %47,7 oy oranı ile seçimi kazandı ve 424 milletvekili çıkardı.
TBMM, 2 Kasım 1957’de Celal Bayar’ı 413 oyla üçüncü kez cumhurbaşkanı seçti.
1958’de Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Köylü Partisi birleşip Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) adını aldı.
Hürriyet Partisi de CHP’ye katıldı.
Muhalefet partilerinin birleşme yoluna gitmesi, iktidar-muhalefet ilişkilerini daha da sertleştirdi.
Muhalefetin birleşmesi üzerine DP öncülüğünde Vatan Cephesi kuruldu.
Siyasal gerginliği azaltmak ve istikrarı sağlamak isteyen hükûmet 18 Nisan 1960’da DP milletvekillerinden oluşan ve olağanüstü yetkilere sahip Tahkikat Komisyonu’nu kurdu.
Komisyon ülkenin istikrarını bozacak her türlü yıkıcı faaliyete müdahale etme yetkisine sahip olacaktı.
27 Mayıs 1960’ta Millî Birlik Komitesi adlı bir cunta yapılanması, Türk Silahlı Kuvvetleri adına millî iradeyi hiçe sayarak ülke yönetimine el koydu.
DP üyeleri tutuklandı, anayasa ve meclis feshedildi.
Tüm siyasi faaliyetler askıya alındı. Demokrat Parti dönemi, demokratik olmayan bir yöntemle sona erdirildi.
Ekonomik Hayat
1950 seçimleri ile iktidara gelen Demokrat Parti, Liberal ekonomi anlayışını savundu.
Yabancı ve yerli sermayenin sanayiye girmesini teşvik etmek amacıyla 1950’de Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası kuruldu.
Ekonomiyi canlandırmak amacıyla 1951’de “Yabancı Sermaye Yatırımlarını Teşvik Kanunu” çıkartılarak yabancı sermayenin Türkiye’ye gelmesi kolaylaştırılmaya çalışıldı.
Petrol Kanunu ile birçok yabancı şirkete Türkiye’de petrol arama izni verildi.
DP, ekonomide liberalizm politikasını benimsemiş olmasına rağmen yatırımların birçoğunu yine devlet yapmak zorunda kaldı.
Makine Kimya Endüstri Kurumu, Denizcilik Bankası, Et ve Balık Kurumu, Devlet Malzeme Ofisi, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları gibi birçok Kamu İktisadi Teşekkülü (KİT) kuruldu.
Demokrat Parti Dönemi’nde tarım sektörü ön planda tutuldu.
Çiftçiye ucuz kredi verildi ve tarımda makineleşme hızlandırıldı.
Geleneksel tarım uygulamalarından modern tarıma doğru geçiş sağlandı.
Marshall yardımlarıyla başta traktör olmak üzere modern tarım aletlerinin sayısında büyük artış oldu.
1950-1954 yılları arasında tarımsal üretimde büyük bir artış sağlandı.
Marshall Planı çerçevesinde yapılan yardımlar sadece tarım alanında değil madencilik, ulaştırma ve bayındırlık alanlarında da kullanıldı.
1954’ten itibaren yaşanan döviz darboğazı yüzünden DP’nin temel politikası olan liberalizme kısıtlamalar getirildi.
İthalatı kısıtlayıcı önlemler alındı ve devlet sanayide özel sektörün yerini aldı.
1955’ten itibaren tarım ürünlerinin üretiminde düşüşler, dış ticaret açıkları, kamu harcamalarındaki sürekli artışlar ile birlikte ekonomik sıkıntılar yaşanmaya başladı.
II. Dünya Savaşı sonrasında da uygulanmış olan Millî Korunma Kanunu tekrar uygulamaya konuldu.
Sosyal ve Kültürel Hayat
1950’li yıllardan itibaren kentlerdeki sanayileşme ile beraber köylerden kentlere göçler daha da artarak devam etti.
Yaşanan yoğun göçler kentlerde konut sıkıntısı, çarpık kentleşme ve altyapı sorunları gibi problemleri ortaya çıkardı.
Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik yapısında önemli değişimler yaşandı.
Edebiyat alanında Garip Akımı’nın ardından İkinci Yeni şiir anlayışı ortaya çıktı.
Attila İlhan öncülüğündeki şiirde yeniliği savunan Maviciler ve millî zevk ve anlayışını sürdüren edebiyatta Hisarcılar Grubu öne çıktı.
1950 sonrasında müzik endüstrisi gelişti.
Müzik alanında devlet kontrolü azaldı ve serbestlik sağlandı.
Tüm dünyada olduğu gibi Jazz (caz) ve Rock’n Roll (rakın rol) gibi müzik türleri bu dönemde Türkiye’yi de etkisi altına aldı.
Klasik Türk müziği ve Türk Halk müziği doğal süreci içinde gelişimini sürdürmeye devam etti.
Dönemin önemli ses sanatçıları arasında Aşık Veysel, Zeki Müren, Müzeyyen Senar önemli yer tuttu.
1950-1960 yılları Yeşilçam Sineması gelişti. Önemli sinema sanatçıları ve sinema filmleri ortaya çıktı.
1953’te ilk senaryosu “Kanlı Para” ile sinema hayatına atılan Safa Önal, en fazla filme çekilmiş senaryoya sahip kişi olarak Guinness (Gines) Rekorlar Kitabı’na girdi.