Tarih Kursu Ders Notları,inkılap ders notları 1990 SONRASI TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER, 8.ÜNİTE XXI. YÜZYILIN EŞİĞİNDE TÜRKİYE VE DÜNYA 1. KONU

1990 SONRASI TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER, 8.ÜNİTE XXI. YÜZYILIN EŞİĞİNDE TÜRKİYE VE DÜNYA 1. KONU

Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders notları, Tarih ders notları, tarih ders notları, ayt tarih ders notları, tyt tarih ders notları, tarih özet, tarih 9 ders notları, tarih 10 ders notları, tarih 11 ders notları, inkılap tarihi ders notları, çağdaş Türk ve dünya tarihi ders notları, güncel tarih ders notları, özet konu anlatım, kısa tarih, yeni kitaba göre hazırlanmış ders notları, yeni müfredat tarih , tarih pdf

İÇİNDEKİLER

1990 SONRASI TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER 
Ekonomik Krizler
Millî İradeye Darbeler
28 Şubat Darbesi 
27 Nisan E-Muhtırası 
15 Temmuz Hain Darbe Girişimi ve Milletin Zaferi 
Terörle Mücadele
Bilim, Sanat ve Spordaki Gelişmeler 


1990 SONRASI TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER


 Ekonomik Krizler
– Türkiye,1990 sonrası birçok ekonomik kriz yaşamıştır.
– Ülke sık sık değişen koalisyon hükûmetleri tarafından yönetilmiştir.
– Siyasi iktidarların hedefi, ekonominin büyük sorunlarını çözmekten ziyade, görev yaptıkları kısa vadede bütçe

dengesizliklerini gidermek olmuştur.


5 Nisan Kararları (1994)
– 1994 yılı, Türkiye’nin biriken ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir yıl olmuştur.
– Devlet, vergi gelirleri ile iç borç açığını kapatmak için dış borçlanmaya yönelmiş ve merkez bankası birikimlerini de
bu amaçla kullanılmak zorunda kalmıştır.
– Yüksek enflasyonun ve cari açığın artması, faiz oranlarının yüzde 400’ü aşıp, enflasyon yüzde 121’e ulaşması
hükümeti çözüm bulmaya itti.
– Ekonomiyi hızla istikrara kavuşturmak, kamu açıklarını daraltmak, ekonomide bir büyüme sağlamak ve ekonomik
istikrarı sürekli kılacak düzenlemeleri başlatmak amacıyla IMF (Uluslararası Para Fonu) yardımıyla bir çözüm planı
hazırlandı.
– Bu plan, 5 Nisan Kararları olarak açıklandı.
– 5 Nisan Kararları ile atılan adımlar, ülkede yaşanan ekonomik soruna kökten bir çözüm getiremedi.
– Kararlar piyasalarda durgunluğa sebep oldu. Sıkı denetlenen bazı bankalar iflas etti.
– 5 Nisan Kararları kamu kesimi borcunun azaltılması ve belli bir oranda bütçe disiplinin sağlanmasına yaradı.
– 5 Nisan Kararları, yaşanabilecek daha büyük bir ekonomik bir krizi yalnızca bir süreliğine erteledi.


2001 Ekonomik Krizi


Neden:
– Şubat 2001’de gerçekleştirilen Millî Güvenlik Kurulu toplantısında dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile
dönemin başbakanı Bülent Ecevit arasında yaşanan sert tartışma ile başlayan siyasi krizin yaşanması.
– Siyasi krizin ekonomi alanında da etkili olması.
– Kamu bankaları büyük açıklar verdi.
– ABD doları, 695 bin liradan 900 bin liraya yükseldi.
– Yaşanan tüm bu olumsuz gelişmeler bütçe açıklarının artmasına ve şirketlerin batmasına neden oldu.
– Türkiye’yi çok olumsuz etkileyen bu krize 2001 Ekonomik Krizi adı verilmektedir.
Sonuç:
– Ülkede milyonlarca kişi işsiz kaldı.
– İnsanların alım gücü düştü.
– Ekonomide yaşanan darboğaz nedeniyle esnaflar, kepenk kapatarak protestolar yapmaya başladılar.
– Krizle baş edemeyen dönemin hükûmeti, olumsuz durumu aşmak için IMF’ye başvurdu.
– IMF’nin Türkiye’ye verdiği programı uygulamak üzere Dünya Bankası başkan yardımcılarından Kemal Derviş,
Türkiye’ye getirildi ve ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak göreve başlatıldı.


2008 Ekonomik Krizi
– 2008’de ise Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan ve giderek tüm dünya ülkelerine hızlıca yayılan ekonomik bir kriz meydana geldi.
Neden:
– Krizin temel nedeni, konut sahiplerinin ipotekli konut kredilerini ödeyememeleri üzerine bankalar ve finans
kuruluşlarında başlayan darboğazın üretim ve hizmet piyasasını da darboğaza sokmasıydı.
Sonuç:
– ABD’de başlayıp daha sonra Avrupa’ya sıçrayan kriz, AB ülkelerini de derinden etkiledi.
– Bu kriz sonucu birçok AB ülkesi ekonomik anlamda iflasın eşiğine geldi.
– Krizin, AB ile ekonomik ilişkileri olan Türkiye’ye de olumsuz etkileri görüldü fakat bu etkiler sınırlı kaldı.
– Türkiye’de yatırım bankacılığı olmadığı için bankacılık sistemi ABD ve AB bankaları gibi bu krizden doğrudan
etkilenmedi.
– Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da dünyadaki diğer merkez bankaları gibi faizleri düşürerek krizin etkilerini
hafifletmeye çalıştı.
– 2008 krizinin etkisiyle Türkiye ekonomisi 2009’da %4,8 küçüldü.
– Borsada düşüşler yaşandı.
– Ekonomik krizin etkisiyle ülkedeki işsizlik oranı 2007’de %9,2 iken 2008’in Ağustos ayında %9,8’e yükseldi.
– Dünya piyasalarında yaşanan tüm bu olumsuzlukların Türkiye üzerindeki etkisi uygulanan istikrarlı ekonomik
programla en düşük düzeyde hissedildi.


Millî İradeye Darbeler
– Türkiye’de 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askerî darbelerinden sonra da demokrasiye karşı hukuk dışı
müdahaleler yapılmıştır.
– 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz 2016 tarihlerinde yapılan askerî darbeler Türk demokrasisinin
gelişimine zarar vermiştir.


28 Şubat Darbesi
– 28 Şubat 1997’de seçilmiş hükûmete karşı yapılan müdahaledir. .
– Refah Partisi (RP) lideri Necmettin Erbakan ve Doğru Yol Partisi (DYP) lideri Tansu Çiller hükûmeti, silahlı kuvvetler tarafından istifaya zorlandı.
– 28 Şubat’ta askerler yönetime bizzat el koymak yerine medya üzerinden hükûmete karşı bir savaş verdiler.
– Bu darbe, “post-modern” darbe olarak adlandırılmıştır.
Neden:
– 4 Aralık 1995’te gerçekleştirilen seçimlerde Refah Partisinin birinci parti çıkmasına rağmen hükûmeti kurma görevi,
Anavatan Partisi (ANAP) ve Doğru Yol Partisi koalisyonuna verilmesi.
– Kurulan hükûmetinin kısa bir sürede başarısız olmasının ardından Doğru Yol Partisi ile Refah Partisi arasında yeni
bir koalisyon kurulması.
– Koalisyon sonucu RP lideri Necmettin Erbakan, başbakan oldu ancak yeni hükûmete ordunun üst düzey
komutanlarının tepkisi de artmaya başladı.
– Ordu, medya ve iş çevrelerinin birlikte hareket ederek yeni kurulan hükûmeti daha ilk aylarından itibaren demokratik
olmayan bir tutumla devirmeye çalışması, millî irade yok sayılmak istendi.
– TSK, 1996’nın ikinci yarısında Refah Partisi iktidarına karşı büyük bir psikolojik savaş başlattı.
– Batı Çalışma Grubu (BÇG) adı altında bir oluşumla, Refah Partisinin tüm faaliyetleri izlemeye alındı.
– Askerî ve sivil bürokraside fişlemeler başladı.
– TSK, medyayı brifinglerle ve doğrudan temaslarla yönlendiriyor ve iktidarı laiklik karşıtı olarak gösteriyordu.
– Başbakan Necmettin Erbakan’ın, İslam ülkeleri ile yakınlaşması ve tepkilere rağmen İslam dünyası ile iş birliği
projelerini gündemde tutmayı sürdürmesi.
– İslam ortak pazarı için G-7’ye karşı, D-8’ler grubunu kurma projesi için harekete geçmesi.
– Başbakan Necmettin Erbakan’ın, Başbakanlık Resmî Konutu’nda, kamuoyunda tartışılan bir iftar yemeği vermesi.
– Refah Partili Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın, Filistin ile dayanışma gecesi düzenlemesi; geceye İran
Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri’nin çağrılması.
– Gecede yapılan konuşmaların ve sergilenen tiyatro oyununun içeriğinden rahatsız olunması.
Sonuç:
– Ankara’nın Sincan ilçesinde 20 tank ve 15 zırhlı araç şehir merkezinden geçiş yaptı.
– Genelkurmay Başkanlığı ve DYP’li dönemin Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan, tankların eğitim amacıyla geçtiğini açıkladı.
– Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, daha sonra yaptığı bir açıklamada tankların geçişi için
“Demokrasiye balans ayarı yaptık.” ifadesini kullanmıştır.
– Hükûmet ile asker arasındaki gerilim tırmanırken Millî Güvenlik Kurulu (MGK), 28 Şubat 1997’de “irtica” gündemiyle toplandı.
– MGK’da yer alan askerî kanat, 18 maddelik bir karar listesi ortaya koydu.
– Başbakan Necmettin Erbakan, MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç’tan kararların yumuşatılmasını istedi aksi hâlde bildiriyi imzalamayacağını söyledi.
– Fakat ordu, medya ve iş çevreleri ile birtakım işçi ve işveren sendikaları konfederasyonları, bir araya gelip MGK kararlarına tam destek verdiklerini açıkladılar.
– MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç, başbakan ile görüşmesinden sonra, MGK kararlarıyla ilgili imzaların tamamlandığını açıkladı.
– RP-DYP koalisyon antlaşması gereği başbakanlık görevi sırayla yapılacaktı.
– RP lideri Başbakan Necmettin Erbakan, görevi koalisyonun ortağı DYP lideri Tansu Çiller’e devretmek için başbakanlıktan istifa etti.
– Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, koalisyon protokolünü tanımadığını söyleyerek hükûmet kurma görevini ANAP
lideri Mesut Yılmaz’a verdi. RP, DYP ve Büyük Birlik Partisi (BBP) duruma tepki gösterdiler.
– ANAP lideri Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokratik Türkiye Partisi (DTP) ile anlaşarak yeni bir
hükûmet kurdu.
– 28 Şubat Rejimi denilen süreç başladı.
– Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, iktidardaki Refah Partisi hakkında, “Laik cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerin
odağı olduğu” iddiasıyla kapatma davası açtı.
– Dava 16 Ocak 1998’de sonuçlandı ve Refah Partisi kapatıldı.
– Necmettin Erbakan ve parti yöneticilerine 5 yıl siyaset yasağı getirildi.


27 Nisan 2002 E-Muhtırası
Neden:
– Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başkanlık ettiği son Millî Güvenlik Kurulunda irticai faaliyetlerin artmasıyla
ilgili tartışmalar tekrar gündeme geldi.
– 2002 seçimlerinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisinin (AK Parti) tek başına iktidar olması, 28 Şubat Darbesi’ni
kurgulayan çevreleri yine kaygılandırdı.
– Seçilmiş hükûmete karşı yapılacak demokrasi dışı yeni bir müdahaleye ortam hazırlanmak ve Türk toplumunu laiklik
üzerinden kutuplaştırmak ve ayrıştırmak için harekete geçtiler.
– Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin sona erecek olması nedeniyle siyasi gerginlik arttı.
– Anayasaya göre cumhurbaşkanını AK Partinin göstereceği adayın seçilme ihtimali yüksekti.
– Bu nedenle cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça laiklik tartışmaları arttı.
– Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı günlerde nitelikli çoğunluk olan 367 milletvekili olmaması ya da diğer
partilerin seçime katılmaması hâlinde herhangi bir adayın cumhurbaşkanı olamayacağı görüşü, Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu tarafından dile getirildi.
– Mecliste 27 Nisan günü gerçekleşen seçimlerin ilk turuna muhalefetin de küçük desteğiyle 361 milletvekili katılmış
ve 367 sayısının altında kalınmıştı.
– Aynı gün saat 23.17’de Genel Kurmay Başkanlığının resmî internet sitesinin Basın Açıklamaları ve Duyurular
kısmında, daha sonradan “e-muhtıra” olarak adlandırılacak olan bir bildiri yayınlandı.
Sonuç:
– Muhtırada laiklik konusundaki hassasiyetinden bahseden TSK, Kutlu Doğum Haftası faaliyetleri sırasında ortaya
çıkan başörtülü kızların görüntülerinden ve onların ilahi okumalarından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
– Laikliğin tartışılmasından tekrar bir kurgusal gündem oluşturuldu.
– Tartışmalarda TSK’nın taraf olduğu ve laikliğin kesin savunuculuğunu üstlendiği vurgulandı.
– Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuksal bir alan dışına çıkarak gerçek görevlerinden uzaklaştı.
– 28 Nisan’da, Hükûmet Sözcüsü Cemil Çiçek, bu bildiriye karşı hükûmet adına açıklama yaptı. “Genelkurmay
Başkanlığı, hükûmetin emrinde, görevleri anayasa ve ilgili yasalarla tayin edilmiş bir kurumdur…” sözleriyle
hükûmetin TSK’nın siyasete karışmasına karşı çıktığını ilan etti.


15 Temmuz Hain Darbe Girişimi ve Milletin Zaferi (15 Temmuz 2016)
Tanım:
– TSK içerisinde örgütlenmiş bir grup FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) mensubu subay tarafından demokrasiye ve
millî iradeye karşı başlatılan hain darbe girişimi.
Darbe süreci:
– 15 Temmuz Cuma günü saat 22.00’de İstanbul Boğaziçi (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) ve Fatih Sultan Mehmet
köprülerinin bir grup asker tarafından trafiğe kapatılmasıyla başladı.
– Ankara’da TRT binası darbeciler tarafından ele geçirildi.
– Meydana gelen durumun hemen ardından Çankaya Köşkü‟nde bir koordinasyon merkezi kuruldu.
– Başbakan Binali Yıldırım, televizyon kanallarına bağlanarak bunun bir darbe girişimi olduğunu ve bu girişime izin
verilmeyeceğini açıkladı.
– Darbeciler, Ankara Gölbaşı’ndaki Polis Özel Harekât Merkezine saldırdılar.
– Burada görevli 44 polis memuru şehit edildi.
– MİT Müsteşarlığına saldırıldı.
– Genelkurmay Başkanlığını basarak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı rehin aldı.
– Darbeci askerler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast yapmak için Marmaris’te kaldığı otele baskın
düzenlediler.
– Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir uçakla İstanbul Atatürk Havalimanı’na hareket etti.
– Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu sırada çeşitli televizyon kanallarına görüntülü bağlantı gerçekleştirerek
askerî kalkışmaya tepki gösterdi ve halkı darbe girişimine karşı meydanlara çıkmaya davet etti.
– Küçükçekmece Başsavcısı Ali Doğan, girişimin yasadışı olduğunu belirterek darbeci askerler hakkında tutuklama
kararı çıkarttı.
– Darbeci askerler kendilerine karşı direnişi kırmak için savaş helikopterleri ile sivil halkın üzerine ateş açmaya
başladılar.
– TBMM, savaş uçakları ve savaş helikopterleri ile darbeciler tarafından bombalandı.
– Darbe sürecinde yaşanan en önemli gelişme, özel kuvvetler mensubu astsubay Ömer Halisdemir’in komutanından
aldığı emirle özel kuvvetleri ele geçirmeye çalışan General Semih Terzi’yi vurmasıyla yaşandı.
– Bu olay darbecilerin planlarının bozulmasına yol açtı.
– Darbeciler tarafından ele geçirilen Atatürk Havalimanı, halkın desteğiyle darbecilerden temizlendi.
– Saat 03.20’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’a geldi.
– 16 Temmuz Cumartesi sabahı darbe girişiminin başarısız olacağını anlayan darbeci askerler, Ankara‟da sivil halkın
üzerine bomba atmaya devam etti.
– Savaş helikopterleriyle Ankara Emniyet Müdürlüğüne ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne saldırıldı.
– Boğaziçi Köprüsü, Genelkurmay Başkanlığı binası ve kuvvet komutanlıkları binaları emniyet güçleri tarafından
darbecilerden geri alındı.
– Savcılığın başlattığı soruşturmayla darbeye karışan ve destek veren FETÖ mensupları tutuklanmaya başlandı.
– Böylece darbe girişimi bastırıldı.


Neden:
– Millî iradeyi ortadan kaldırmak,
– Zor kullanarak demokratik yapıyı sonlandırmak,
– Dış güçlerin bölgesel çıkarlarına destek olmak,
– Örgüt yandaşlarına statü, servet ve güç kazandırmak,
– İç savaş çıkartarak ülkenin bölünmesine ve parçalanmasına destek olmak.


Sonuç:
– Darbe girişimi, TSK içine sızmış FETÖ mensuplarının sivil halka, devletin güvenlik güçlerine ve TBMM başta
olmak üzere resmî kuruluşlara saldırdığı bir ihanet hareketidir.
– Türk milleti, darbecilere karşı millî iradeyi korumak adına sivil bir inisiyatif göstererek ilk kez meydanlara inmiştir.
– Milletin iradesinin silah ve şiddetle yenilemeyeceği tüm dünyaya gösterildi.
– 15 Temmuz Darbe Girişimi sonucu 248 kişi şehit oldu ve 2196 vatandaş yaralandı.
– Darbe girişiminin ardından TBMM’deki siyasi partiler darbeye karşı ortak bir bildiri yayımladılar.
– Darbeciler ve onları destekleyenlerle etkin mücadele için TBMM, hükûmete anayasa gereği Olağanüstü Hâl (OHAL) uygulama yetkisi verdi.
– Darbe Girişimi tüm yurtta yaklaşık 22 saat süren bir mücadele sonucunda bertaraf edildi.
– Türkiye’de OHAL uygulaması başladı.
– Sadece darbeye karışanlar değil TSK başta olmak üzere tüm kamu kuruluşlarına sızmış bulunan FETÖ mensupları ve FETÖ yapılanmasında yer alanlar için yargı süreci başlatıldı.
– Milletin darbecilere karşı gösterdiği iradenin ve kazanılan zaferin ardından her yıl, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü kutlamaları gerçekleştirilmektedir.


Önemi:
– Türkiye’de daha önce yaşanmış olan demokrasi ve hukuk dışı darbe girişimlerinden çok farklıdır.


Terörle Mücadele
– Terörizm, amacı şiddet yoluyla kargaşa çıkararak toplumun direnme gücünü kırmak, bir ülkedeki siyasi ve sosyal
düzeni zayıf göstererek halkın siyasal düzene desteğini azaltmaktır.
– Tarih boyunca Terörizmi yöntem olarak benimseyen yasal veya yasa dışı örgütler, bu yolla birtakım siyasi ve
ekonomik çıkarlar sağlamayı hedeflemektedir.
– Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde bazı devletler, ekonomik veya politik çıkarları gereği, diğer
devletlere karşı dolaylı yıpratma ve dayatma yöntemi olarak terör örgütlerini bir silah olarak kullanmaktadırlar.
– Bu devletlerin gizli destekleri sonucu terörizm, günden güne yaygınlaşmış ve uluslararası bir nitelik kazanmıştır.
– Terörizmin dünya devletlerince belirlenmiş ortak bir tanımı, terörist örgütlenmeleri kendi gizli emelleri için araç
olarak kullanan devletler yüzünden yapılamamaktadır.
– Bu sebeple terörle mücadelede dünya devletleri birlik içinde hareket edememektedir.
– Dünyada çok önemli bir stratejik konuma sahip olan Türkiye, bazı devletler tarafından istikrarsızlaştırılmak ve zayıflatılmak istenmektedir.
– Güçlü bir Türkiye’nin oluşmasını engellemek isteyen devletler, terör örgütlerini kendi çıkarları doğrultusunda
Türkiye’ye karşı yönlendirmekte hatta bu terörist örgütlerini bir iç ve dış politika aracı olarak kullanmaktadırlar.
– Türkiye’nin yakın tarihine bakıldığında birçok terör örgütü ile karşı karşıya kaldığı görülür.
– Türkiye, 1973’te başlayan dış destekli bir Ermeni Terör Örgütü ASALA şiddeti ile karşılaştı, 1980’lerin sonunda PKK bölücü terör örgütü saldırıları başladı.
– Günümüze kadar varlığını sürdüren PKK terörü nedeniyle pek çok güvenlik görevlisi şehit oldu, binlerce masum
insan katledildi.
– PKK, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere birçok yerde güvenlik güçlerine, öğretmenlere,
işçilere ve bölge halkına saldırılar düzenleyen kanlı bir örgüttür.
– PKK, dış güçlerin de yardımlarıyla Türkiye’yi bölmeyi ve parçalamayı amaçlayan ayrılıkçı bir terör örgütüdür.
– PKK terör örgütüyle uğraşan Türkiye, sınır komşuları olan Irak ve Suriye’de yaşanan iç istikrarsızlıklar nedeniyle,
2014 yılından itibaren bölgedeki güvenlik açığını değerlendirerek güç kazanan ve dış desteklerle büyüyen DAEŞ terör örgütünün hedefi hâline geldi.
– DAEŞ, Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’deki yerleşim birimlerine saldırılar düzenleyerek ya da Türkiye içinde
düzenlediği bombalı saldırılarla terör eylemleri gerçekleştirdi. Bu terör saldırıları sonucu pek çok güvenlik gücü şehit
düştü, masum siviller hayatını kaybetti.
– DAEŞ, vahşi terör faaliyetleri ile bütün dünyada ses getiren radikal bir terör örgütü oldu.
– Türkiye, PKK ve DAEŞ’in yanı sıra FETÖ ile de etkin bir şekilde mücadele etmektedir. FETÖ, halkın dinî
duygularını ve yardımseverliğini istismar ederek devletin pek çok kurumunda gizli yapılanmalar gerçekleştirmiş bir
terör örgütüdür.
– 11 Aralık 2015’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla FETÖ/Paralel Devlet Yapılanmasına (PDY) yönelik Türkiye genelinde operasyonlar başlatılmıştır.
– Terör örgütünün yasa dışı amaçları hazırlanan fezlekede tespit edilmiştir.
– FETÖ, 1999 yılından beri ABD’nin Pennsylvania (Pensilvanya) Eyaleti’nde yaşayan Fetullah Gülen’in liderliğinde kurulmuştur.
– Uluslararası güçlerin emrinde olan FETÖ, Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmeyi amaç edinmiş bir terör örgütüdür.
– FETÖ, deşifre olmasının ardından yargı ve emniyet teşkilatları içine yerleştirdiği kişilerle demokratik yolla seçilmiş
Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı 17-25 Aralık Yargı Darbesi girişiminde bulundu.
– Devletin etkin mücadelesiyle güç kaybeden FETÖ, bu kez Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine yerleştirdiği kadrolarıyla
15 Temmuz 2016’da askerî bir darbeye kalkıştı.
– Türkiye terörle mücadelesini kararlı bir şekilde sürdüren bir devlettir.
– Türkiye; terörle mücadelesini askerî, siyasi, hukuki ve sosyal önlemler alarak sürdürmektedir.


Bilim, Sanat ve Spordaki Gelişmeler
– 1980’li yıllarda Turgut Özal’ın liberal politikalarıyla Türkiye dünyadaki gelişmelere ve rekabete açılmaya başladı.
– Bu ortamda iş ve ekonomi dünyasına ek olarak yazılı medya ve bazı sivil toplum örgütleri de bu sürece katıldı.
– Medyanın gelişimi Türkiye’de devlet dışındaki sivil alanların canlanıp gelişmesine yardımcı oldu.
– 1990’lı yıllarda özel medyanın gelişmesi Türk sinemasını olumsuz etkiledi.
– Türk sinema sektörü 1990’lı yılları ekonomik kriz içinde geçirdi.
– Yavuz Turgul’un yönettiği ve senaryosunu yazdığı Eşkıya filmi, 1996-1997 sezonunda 2 milyon 568 bin 339 kişi
tarafından izlendi.
– Böylece Türk sineması için yeni bir umut doğdu.
– 1990’lı yıllarda genç bir yönetmen kuşağı ortaya çıktı.
– 2004’te, 5224 sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun” çıkarıldı.
– 2016 yılında yerli sinema sektörü, sadece vizyon gelirleriyle 690 milyon TL’lik bir gelir elde etti.
– Sinema sektörünün toplam büyüklüğü 3 milyar TL’ye ulaştı.
– 1990’lı yıllarda Türkiye’de başlayan liberalleşme ve medyanın gelişimi, müzik alanında pop müzik tarzının
gelişmesini sağladı
– 1990’lı ve 2000’li yıllarda Türkiye’de spor alanında önemli gelişmeler yaşandı.
– Bulgaristan Türklerinden Naim Süleymanoğlu, 1986’da Avustralya’da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nda
Türkiye Büyükelçiliğine sığınarak Türkiye’ye iltica etti.
– 1993 Dünya Şampiyonası’nda üç altın madalya kazanmasının yanı sıra, iki dünya rekoru kıran Süleymanoğlu, 1994’te Bulgaristan’da yapılan Avrupa Halter Şampiyonası’nda sadece üç kaldırış yaparak üç dünya rekoru kırdı.
– Naim Süleymanoğlu halter kariyeri boyunca 46 dünya rekoru kırdı.
– 1999-2000 futbol sezonunda UEFA Kupası’nda oynama şansını elde eden Galatasaray Futbol Kulübü, bu kupayı
kazanarak ilk kez bir Avrupa kupasını Türkiye’ye getiren Türk takımı oldu.
– 2002’de Güney Kore ile Japonya’nın ortaklaşa düzenlediği Dünya Kupası’na Türkiye A Millî Futbol Takımı, 48 yıl aranın ardından turnuvaya ikinci kez katılma başarısı gösterirken aldığı dünya üçüncülüğüyle de tarihî bir başarıya imza attı.
Türkiye’ye ilk Nobel ödülünü 2006 yılında Orhan Pamuk getirmişti.
– Bilim alanında ise en büyük başarı bir Türk bilim adamının 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmasıyla gerçekleşti.
– 1979’dan itibaren çalışmalarını ABD’de sürdüren Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser hastalığı konusunda yaptığı önemli çalışmalar ve hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü‟ne layık görüldü.



Not: Ünitenin devamına www.tarihkursu.com /ders notları bölümünden ulaşabilirsiniz.

Daha fazlası için bizi takip edin

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Post